Sayın Cumhurbaşkanı, sadece yedi gün önce TEOG tartışmasını açtı. Bugün TEOG yok.

Gerçekten yok mu? Maalesef bu soruya “evet” cevabı veremeyeceğim. Zira TEOG yani ortaöğretime geçiş için bir sınav yapma ihtiyacı nasıl ki bir açıklamayla gelmediyse, yani yılların getirdiği bir sonuçsa, kalkması da maalesef bir açıklamayla mümkün olmayacak. Sadece adı değişecek. Bunun gerekçeleri o kadar çok yazıldı ve konuşuldu ki tekrar etmeme, sanırım, gerek yok.

TEOG ile renklenen gündem içinde bazı okumalarımı sizinle paylaşmak isterim.

Sayın Cumhurbaşkanı Bilinçli Bir Açıklama Yaptı

Sayın Cumhurbaşkanı, politik tavır almada, politik söylem geliştirmede ve politik hamle yapmada rüştünü ispat etmiştir. TEOG açıklaması da irticali değildi. TEOG bir seçme sınavı ve yarışma, esasında 8. sınıfa devam eden öğrencilerin sadece %10’unu, bilemediniz %20’sini ilgilendiriyor. Bu da 1,2 milyon 8. sınıf öğrencisi içinde en fazla 150-200 bin öğrenci demek. TEOG’un hayatlarında önemli bir etkisi olmayan daha kalabalık bir kitle için esasında sınavın kalkması ile devam etmesi arasında dramatik bir fark yok. Bu istatistik, TEOG tartışmasının, seçim sonuçlarına yansımasının çıkan gürültüden daha az olacağını iddia etmemizi kolaylaştırıyor. Hatta olumlu katkısı olacağını düşünmek daha doğru bir bakış olacaktır.

Milli Eğitim Bürokrasisi Tercihlerinden Emin Değil

Türk eğitim sistemi merkeziyetçi bir yapıdır. Merkez teşkilatı, eğitim-öğretimin bütün süreçlerini planlar ve duyurur. Taşra teşkilatının neredeyse inisiyatifi yoktur. Bu paragrafta geçen MEB bürokrasisi merkez teşkilatında görev yapanları kastetmektedir. MEB bürokratları, aldıkları kararlardan ve uygulamaya koydukları politikalardan emin değildir. Bu politikaların, kısa ve orta vadede sonuçlarını bilimsel olarak öngörememektedirler. Uzun vade ile ilgilenen olduğunu sanmıyorum. Bunu, merkez teşkilatının birçok uygulamasının süreç yönetimine yakından baktığınızda görebilirsiniz.

Sayın Cumhurbaşkanının açıklamasının ardından, çok kısa bir süre önce TEOG ile ilgili hazırlıklarını kamuoyu ile paylaşan MEB’in hiçbir bürokratının rahatsızlığını dile getirmemiş olmasını da yaptığından emin olmama durumu ile açıklıyorum. Zira Sayın Cumhurbaşkanının, “MEB bürokratları kulak asmıyor” ifadesi de bu “emin olmama” durumuna ilişkin öngörümüzü kanıtlaması bakımından değerlendirilebilir.

TEOG’un Kaldırılmasından Kim Neden Rahatsız?

İşin bir boyutu da bu. Gerçekten TEOG’un kaldırılmasından neden rahatsız olduk? Esasında Türk eğitim sistemi ile ilgili her çalıştayda çıkan sonuçlardan biri de eğitim sistemimiz üzerindeki sınav baskısının olumsuz etkisidir. Bundan öğrenci, veli, öğretmen, müdür… herkes rahatsızdır (!). Ancak öğrenci kendini TEOG’la tanımlar, veli TEOG sonucunu garanti etmek için anasınıfından arayışa girer, öğretmen, öğrencisini TEOG’daki başarısıyla değerlendirir, okul müdürü okulunu, TEOG’da ne kadar başarı sağladığıyla ya da TEOG taban puanıyla tanıtır. Özel okullar TEOG puanıyla ve başarısıyla reklam yapar.  Hatta son günlerde imam hatip ortaokulları ve liseleri de bu reklam furyasına dahil oldu. Etüt merkezleri, özel dersler, TEOG yayıncılığı ve dahasını saymaya bile gerek yok.

Hiçbirimiz Masum Değiliz! 

Peki eğitimde ne eksik? Spor, sanat, düşünme becerileri, yaratıcılık, özgüven, farkındalık, bireysel farklılıklar, 21. yy. becerileri… Yabancı dili bırak anadilimizi bile öğretemiyoruz; sanat, sporu uğruna terk ettiğimiz matematiği, feni öğretemiyoruz. Ve esasında hep birlikte bunun farkındayız.

Maalesef neredeyse hiç kimse yıllardır eğitimde bunların eksikliği için ciddi bir tartışma açmıyor. Bürokratından okul yöneticisine, öğretmeninden velisine hemen herkese ait bir günah bu. Sayın Prof. Dr. Selahattin Turan’ın dediği gibi herkes kendi çocuğunu, öğrencisini, okulunu yani aslında kendi geleceğini düşünüyor. Bir başkasının çocuğunun geride kalmasını umursamıyor. İşte bu ortak vicdan yarası, TEOG’un kaldırılmasından dolayı duyduğu rahatsızlığı, güçlü bir biçimde dile getirmekte bir yutkunmaya bir tutukluğa yol açıyor. Daha açık bir ifadeyle TEOG, eğitim sistemimizin ne kadar kaypak ve kaygan bir zemin üzerine kurulu olduğunu gösteriyor. İşte tam da bu yüzden Sayın Cumhurbaşkanının bir açıklamasıyla yürürlüğe giren ve neredeyse herkesi etkileyen bir karara güçlü bir itiraz da çık(a)mıyor.

Gelelim TEOG’un kaldırılma sürecinin doğru olup olmadığına: Yani şimdi siz, gerçekten, altı ay önce ya da altı ay sonra böyle bir düzenleme yapılsaydı eğitim sistemimiz için daha yararlı bir hamle olacağına mı inanıyorsunuz?

Bir de TEOG’un yerine nasıl bir sistem getirileceğine dair bir kafa karışıklığı var. Bana göre işin en kolay ve hiç tedirgin olmayacağımız tek tarafı burası. Türkiye, ulusal sınav sistemi geliştirme konusunda dünyada rüşdünü ispatlamış ender ülkelerdendir. En kısa zamanda sistem geliştirilir ve açıklanır. Ne bu yıl sınava girecek olanlar ne de bundan sonrakiler mağdur olur. Tabii eğer mağduriyet olarak tanımladığınız buysa.

25 Eylül 2017