Sürekli aramıza fitne tohumları ekip bundan menfaat temin etmeye çalışanlar var. Aslında mesele, aklı başında, görmüş geçirmiş, tecrübeli bir Türkiye vatandaşı için gayet açık ve net ortadadır. Sürekli çatışmalı ortamda tutulması gereken bir Türkiye isteniyor.

Dini, ırkı, rengi mezhebi ne olursa olsun Türkiye'nin vatansever şerefli insanlarının millet bilinciyle kuşandığı bir savaşın/mücadelenin tam ortasındayız. Birlik beraberliğimize, değerlerimize yönelik topyekûn bir saldırı var. Birinden kurtulsak diğerine yakalanıyoruz.

Bakınız, son iki yüzyıldır aynı vatanın aynı toprağın aynı dinin ve aynı medeniyetin insanları birbirleriyle çatışmaya zorlanıyor. Bu kirli, korkunç, büyük bir oyundur.

Bu bakımdan özgür, güçlü, zengin bir ülkenin onurlu vatandaşları olma yolunda gayret sarf eden her kesimden insanın özellikle böyle bir dönemde saflarını sıklaştırmaları gerekmektedir. Kirli yapıların tuzaklarını engellemek için bu birliktelik çok önemli.

Biz bu topraklarda kalıcıyız;

Safını Türkiye’den yana koyanlar bu vakitten sonra bizlere yaşam hakkı tanımayan, kendine bağımlı tek bir renkten halk kurmaya niyetli baskıcı zihniyetlere karşı hep birlikte “biz bu toprakların evladıyız ve burada kalıcıyız”mesajını vermesi gerekir. Tam bir kararlılıkla ve samimi bir tavırla bunu dosta düşmana ilan etmeliyiz.

Bu ülkede yaşayan her kesimin ahlak, vicdan sahibi insanlarına büyük işler düşüyor. İhtiyacımız olan çatışma, kavga, nefret değil bilakis ortak akıl, ortak vicdan ve ortak vatandır.

İnsanın kendisini gerçekleştirmesinin tüm yollarının tıkandığı, var olma bilincinden kopartıldığı, kasıtlı olarak sürekli birbirlerinden uzaklaştırıldığı, bunun için engelleme operasyonlarına tabi tutulduğu bir zamanda ve ortamda istiklal, ahlak ve vicdan değerleri için mücadele eden insanlara ihtiyacımız var.

Yıllardır tek bir ideolojiye göre toplumu şekillendirmeyi hedefleyen, kendi gibi düşünmeyen, inanmayan, yazmayan, çizmeyen, giyinmeyen her kim varsa düşman olarak gören baskıcı, militarist, faşist zihniyetlerin hâkimiyeti altında geleceğimiz heba edildi.

Bir ve diri olmamız istenmiyor;

Bugün hepimizin içinde yer aldığı vatan toprakları üzerinde haince tuzaklar kuruluyor. Erdoğan işte bu tuzakları ortadan kaldırmak için, kendini bu toprakların evladı olarak gören hemen her kesimden insana kucak açarak bağrına bastı.

İstenmeyen tam olarak buydu! Çünkü bu ülkede farklı kesimler kendi aralarında çatıştıkça, millet olma bilincinden uzaklaştıkça, birileri bu kaos ortamından güç ve nüfuz devşiriyor.

Başkanlık sistemini tartışmaya açanlar, parlamenter sistemi geri çağıranlar; bir bakıma darbeler, ekonomik krizler, yasaklar, baskılar, çatışmalar, kavgalar ve vesayetçi düzen üzerine bina edilen eski Türkiye’yi istemektedir.

 Saldırı hepimize yönelik;

Bu sebeple Erdoğan, “Kardeşlerim, sizi Allah için seviyorum”, “Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Boşnağıyla, Arnavuduyla 80 milyon tek milletiz” dedikçe, ülkeyi geriyor, kutuplaştırıyor, ülkede siyasi nefret dili hâkim olmaya başladı dediler.

Oysa bu ülkede “bir ve diri olalım” demek bizi ayrıştırmak ve çatıştırmak isteyen küresel baronlara bir meydan okumadır.

Bizler aynı medeniyetin, aynı kültürün, aynı iklimin, aynı toprakların çocuklarıyız. Tekrar ediyorum, vatansever olanların rengine, ırkına, diline, mezhebine bakılmıyor. Saldırı hepimize yönelik!

Erdoğan öncesi hükümetleri hap gibi yutan derin yapılar, faiz ve savaş lobileri, medya baronları son 10 yıldır Erdoğan’ı tasfiye edip ülkeyi bir 50 yıl daha kontrolde tutmak, kısacası yarı sömürge bir ülke haline getirmek için var güçleriyle mücadele ediyor.

Yazının Devamı İçin TIKLAYINIZ