Kamu vicdanı olgusuna oldum olası güvendim. Bazen hemen bazen geç tecelli eder, bazen de toplum vicdanı yargılamayı yapar fakat hükmü erteler. Ama eninde sonunda doğruyu bulur. Bu ülkede nice acılar yaşanmıştır, ya da birilerince yaşatılmıştır. Fakat sonunda yapanlar bir bir bedel ödemişlerdir. Bedel yalnızca hapis yatarak olmuyor bazen gözden düşmek, ayıplanmak, vicdansızlık ve ahlaksızlıkla suçlanmakta büyük cezalardandır. Bütün mesele yapılacak işin yarınını kestirip feraset sahibi olmaktır. Bütün mesele değerleri esas alıp ona göre ölçülü bir tavır geliştirebilmektir. Bütün mesele rüzgara göre bir o yana bir bu yana savrulmamaktır. Söylediğinin sonuna kadar arkasında durmaktır. O dediyse doğrudur demektense Allah dediyse doğrudur diyebilip haktan yana olabilmektir. Makamların millete ait olduğunu, o makamları milletin hakkını hukukunu gasp için değil korumak için kullanmaya çalışmaktır. Elbette insanız hatalarımız ve kusurlarımız da vardı. Fakat bu hataları kamu adına verirken el bir düşünüyorsa biz bin düşünmek zorundayız. Çünkü hiç kimsenin topluma ağır bedeller ödetmeye hakkı yoktur. İşte bundandır ki dün namuslu davranıp yanlışları haykıranlar başı dik olur, ancak dün namussuzları savunanların ise biraz utanma varsa başı öne eğik olur. Türkiye’nin özellikle son on yılda fırtınalı günler yaşadığını hepimizin malumudur. Bu fırtınalarda ağır tahribatların olduğu önemli oranda can ve mal kaybının da yaşandığı bir vakadır. Fakat bize göre telafisi en zor olan tahribat devlete olan güvenin azalması olmuştur. Elbette bu güven azalması kendiliğinde olmamıştır, bunun uygulamada birçok örneğine rastlanılmış nitekim devletin kendisi de bu hataların varlığını kabul etmiştir. Bilindiği üzere 2010 yılında ÖSYM sorularının çalınmasına KPSS dahil birçok sınavda usulsüzlük yapıldığı tespit edilmişti. O gün için soruların çalındığı Türk Eğitim Sen tarafından açıklananca dönemin meşhur tiyatrosu devreye sokulmuştu. Bunlar da Ergenekoncudur, onlara destek oluyorlar denilmişti. Daha sonra Ergenekoncu oyunun da malum çevrelerce tezgahlandığı ortaya çıkmış ve onun da tezgahlayanlar bedel ödemişlerdi. Makama getirildiği için değer, ahlak tanımayanlar işte tıpkı Ali Demir gibi gün gelir başı önünde eğik bir şekilde toplumun yuh sesleri kulaklarda çınlar gibi hesap vermeye götürülürler. Onu atayan, kararnamesine imza atanlar, hatta yaptığı yolsuzluğu o günü için inanmayanlar da şimdi Ali Demir’e hesap sormaktadır. Hala görevde olup Ali Demir’e rahmet okutan birçok bürokratın varlığı da inkar edilemez. Kamu vicdanında ağır hasarlar bırakan birçok uygulama ergeç cezasını bulacaktır. Mülakat hırsızlarına, menfaat çetelerine, devletin nizamını dinamitleyenlere, mülakat yapılmadan sonuçları açıklayanlara, e posta üzerinde puan verenlere mutlaka hesap sorulacaktır. Sonuç olarak bürokrat olanlar, devletin önemli kademelerinde görev yapanlar yanlış yapmayın, kul hakkı yemeyin işinizi önce kanuna-yasaya uygun yapın sonra vicdanınızı hakim tayin edin. Aklınızı hiç kimseye kiralamayın, idraksiz olmayın, ahlaksızlığa yeltenmeyin. Bunu yap diyen amirlerinizden resmi yazı almadan asla yapmayın. Sonra yapa yalnız kalırsınız ne toplum içine çıkacak yüzünüz olur, ne de çoluk çocuğunuza bırakacağınız onurlu bir adınız. Remzi ÖZMEN Kamu Sen İstanbul Temsilcisi