Ahlak, kelime olarak huy, mizaç, tabiat, seciye, karakter ve alışkanlık gibi anlamlara gelir. Terminolojik anlamda ise ahlak, akıl sahibi kişinin iradi olarak, yani kendi özgür iradesiyle bilerek yaptığı davranışları ifade eder. Başka bir ifadeyle ahlak, insanın karakter yapısını, neyi yapıp neyi yapmayacağını belirleyen, insanın yaptıkları hakkında iyi ve kötü şeklinde değerlendirmelerde bulunulmasını sağlayan kurallar bütünüdür. Daha kısa ifade etmek gerekirse, ahlak, insanların uymak zorunda oldukları davranış kurallarıdır.Ahlak insanın özelliklerinin bütünüdür. Ahlaklı olmak doğru, güzel, iyi işlerin yapılması; kötü, yanlış ve çirkin işlerden uzak durulmasıdır. Etik evrensel ahlak ise yereldir. Etik toplumsal, ahlak kişiseldir. Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilmiş bir peygamberin ümmetiyiz.
Sorumluluk kişinin kendi eylemlerini ya da kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, kısaca mesuliyettir. Sorumluluk, karakterin en önemli öğelerinden biridir. Sorumlu olan kişi kendi üzerine düşen görevleri ve işlevleri zamanında ve istenilen şekilde istenilen biçimde yerine getirmek zorundadır. Sorumluluk duygusu ya küçük yaşta doğal olarak var olan çevre dolayısıyla insanın içinde yer eder veya daha sonra dışardan verilen eğitimle kazanılır. Sorumsuz insan sürekli başkaları tarafından güdülen insandır. Sorumlu insan ise, yapılması gereken bir işi zamanında yapabilmek için inisiyatifi ele alıp kendiliğinden harekete geçebilen insandır. Yine sorumluluk bireyin uyum sağlaması, üzerine düşen görevleri yerine getirmesi ve kendine ait bir olayın başkaları üzerindeki etkilerinin sonuçlarını üstlenmesi, başkalarının haklarına saygı göstermesi ve kendi davranışının sonuçlarına sahip çıkabilmesi” olarak tanımlanmaktadır. Sorumluluğu öğrenmek de tıpkı diğer becerileri öğrenmek gibidir. Çocuk ne kadar çok denerse bu konuda o kadar çok başarılı olur. Çocuğun kendi kendini yöneten, yüksek benlik saygısına sahip, doyumlu bir birey olarak gelişmesi, büyük ölçüde ona sağlanan fırsatlara ve ebeveyn yaklaşımına bağlıdır.
Koruyucu ebeveyn yaklaşımı, çocuğun bağımsızlık ve sorumluluk hissetmesini engeller. Ebeveynler iyi niyetle yaklaştıklarını düşünerek çocukları için her şeyi yapmaları gerektiğine inanırlar ve onların bütün yaptıklarından kendilerini sorumlu hissederler. Yemeğinden giyimine, ev ödevlerinden hobi ve arkadaş seçimlerine kadar, çocuk adına her şeye karar verirler. Çünkü onlara göre çocukların davranışları kendi anne babalarının yeterliliğini yansıtır. Fakat çocuklarını bütün sonuçlardan korudukları için onların öz güvenlerini ve bağımsızlıklarını yok edebilirler. Bir başka aile tutumu olan destekleyici yaklaşım, çocuğun sınırlar içinde karar vermesine ve bu kararların sorumluluğunu taşımasına olanak tanır. Bu yöntem, sorumluluk almayı içeren bir yaklaşımdır. Aynı zamanda öz disiplini, yani kendi kendini yönlendirme yeteneğini geliştirir. Bu tutumu benimseyen aileler, evdeki işler konusunda çocuktan yardım beklediklerini açıkça belirtirler. Böylece başlangıçta çocuğun acemice yapacağı bu işler, daha sonra deneyime ve sorumluluğa dönüşecektir. Bu nedenle iki buçuk yaşından başlayarak döke saça da olsa çocuğun çorbasını kendi başına içmesine fırsat vermek, kendi odasında kendi yatağında yatmasına ortam hazırlamak, sofra hazırlama, alış, veriş, araba temizliği gibi konularda onun yardımını beklemek, “sorumluluk” konusunda çocuğu cesaretlendirici ve destekleyici bir ortam sağlar. Bu ortam, çocuğun kendi kendine yetmesine ve kendini yönetmesine fırsat vereceğinden onun kendine olan güvenini de artıracaktır.(Yavuzer, 2002 )
Çocuğunuzun öncelikle evde bazı sorumluluklar üstlenerek sorumluluk bilincinin gelişmesi, onun okul ile ilgili sorumluluklarını da daha kolay üstlenmesine ve karşılaşabileceği sorunlarla baş edebilmesine yardımcı olacaktır. Çocuğun yaşı ne olursa olsun sorumluluk almayı öğrenmenin anlamı, şu üç alanda kabul edilebilir davranışlar gösterebilmektir. Kurallara uyma,tercihlerin ya da seçimlerin sonucuna katlanma, başka insanlara ve onların haklarına saygı göstermedir.
Etik kurallara uyan ahlaklı ve sorumlu kişiler yetiştirmek insanlığın en büyük idealidir.Bu günün dünyasında bu idealin gerçekleşmediğini üzülerek müşahade ediyoruz. Eğitimciler öğrencilere öyle bir ruh kazandımalılar ki edepli,ahlaklı ve sorumlu kişilikler çoğalsın.Dünya iyilerin çoğalmasıyla huzura ve yaşanılabilir bir çehreye kavuşacaktır.(1ilhamifindik@gmail.com)