Dirilişin Anahtarı Kudüs'ün Özgürlüğüdür

Abone Ol

 

 

Ümmetin durumu içler acısı…

Bu sözü;

Dünya genelinde Müslümanlara yapılan saldırılar için söylemiyorum.

Ya..!

Rabbimizin bizi uyardığını hatırlayalım: “Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi, 103)”

***

Evet,

Ümmetin durumu içler acısı.

Bu sözü;

Aynı Allah’a, aynı Peygambere ve aynı kitaba inandıkları halde bir türlü birlik olamayan, bir türlü bir araya gelemeyen Müslümanlar için söylüyorum.

Her vesileyi ayrılık ve ayrışma için kullanan, her dakika yeni bir yapılanma türetip kendi küçük dünyalarında mutlu mesut yaşamaya çalışan Müslümanlar için söylüyorum.

Hâlbuki ne diyor rabbimiz: “Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin. Çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)”

İslam’ın en temel esasları çiğnenirken; bütün vaktini kıyl u kal ile geçiren,

Dünyanın her tarafında Müslümanlar açlık, yoksulluk ve sefaletle uğraşırken; malına mal, mülküne mülk katmaya çalışan,

Bir buçuk milyarlık ve dünyanın her tarafına yayılmış Müslümanların sorunlarına çözüm için en ufak bir çaba sarf etmezken; kendi grubu, vakfı, derneği, cemaati için olağanüstü gayret sarf eden,

Ne kadar “temiz” olduğunu ispatlamak için kendi ekibi dışındaki bütün kardeşlerini “kirli” göstermeye çalışan Müslümanları kast ediyorum.

Ve bilhassa;

Kimi, Müslüman görünümlü şer yapıların sosyal ve dini hayatımıza temayüzü konusunda bizi uyarmayan, rüzgara göre yamulan ve din adamlığını sadece kürsüden vaaz etmekten ibaret sanan,

Kimi, dikkat çekmek için, bin yıllık dini değerleri yok sayarak, yaptığı garip açıklamalarla şov yapan,

Kimi, suya sabuna dokunup başını ağrıtmamak için “tarafsız” konular anlatan bazı dini öncülerimize ve âlimlerimize söylüyorum.

***

Yanlış anlaşılmasın;

Asırlardır İslami şuurun oluşması ve Müslümanların dini hayatının ve birliğinin devamı için mücadele eden İslami kuruluş veya cemaatlere değil lafım. Ama onları da kendi gruplarına gösterdikleri özeni ümmet için göstermeleri gerektiği konusunda âcizane uyarmak istiyorum:

“Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. (Hucurat Suresi, 10) emr-i ilahisini hatırlayalım.

Ne olur ümmet olalım, birlik olalım, kardeşliği tesis için mücadele edelim. Öncelikle kendi içimizdeki ihtilafları giderelim.

Unutmayalım ki biz birlik olmayı beceremezsek, yeryüzündeki tüm Müslümanları bir arada tutmayı sağlayacak, en azından, asgari bileşenler oluşturamazsak ezilmeye devam edeceğiz.

***

Türkiye şu anda dünya Müslümanları ve mazlumları için umut.

 Ne var ki devlet olarak gösterdiğimiz performansı, sivil toplum olarak gösteremiyoruz.

Sivil toplumun ne kadar önemli olduğunu pek kavrayamadık biz her halde. Bir devletin sınırları vardır ama bir STK’nın sınırı yok. Elindeki güç ve imkânlar çok daha büyük ve etkili olabilir.

Faaliyetleri ile devletin de elini rahatlatabilir.

“Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlar. (Şura Suresi, 39)” olarak bir tür Erdemliler olabilirler.

Ya da sivil toplumun önemini kavradık da onu kendi işimize geldiği gibi mi kullanıyoruz?1

Yok, hani, “asırlar boyu” bir derneğin veya vakfın başında dursa doymayacak olan, hatta miras olarak varislerine bırakan birtakım stk yöneticilerini görünce…

(Bu başka bir yazının konusu, sonra ayrıntılı yazacağım inşallah.)

***

Cuma günü bütün dünyada İsrail’in zulmünü lanetlemek için eylemler yaptık. Gerçi burada bile birliği sağlayamadık diyebilirim. Bazı dini gruplar kendi eylemini (reklamını) icra etmenin derdine düşünce…

Hâsılı;

Camiler çok önemli. Şu anda Müslümanların ekseriyetinin bir araya gelebildiği yegâne yerler. Bunu önemsemeli ve geliştirmeliyiz.

Katil İsrail yine kan kusmaya devam ediyor Müslümanların ilk kıblesinde.

İsrail dediğin ne kadar ki, diye söylenenlerimiz olabilir.

Ama “İnkâr edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)” kaidesi gereğince İsrail bütün Millet-i Nemrut’un ümmet coğrafyasındaki elidir.

Bizler İbrahimler olamadıkça onlar yeni putlar üreterek inançlarımızı yok etmeye; bizler Millet-i İbrahim olamadıkça onlar bizi yakmak için yeni ateşler yakmaya devam edecekler.

Mescidi Aksa bizim sigortamızdır.

Sonuç olarak:

Müslümanların üzerinde şu anki en büyük farz, “İslam Birliği”dir. Onun anahtarı ise Kudüs’ün özgürlüğüdür.

Bugün artık hem Aksa hem de mazlumlar için eylem vakti.

Milletin desteği ile var olan kıymetli stk’larımız bir zahmet kayda değer bir yol haritası çizsinler de (tabi önce kendi aralarında ümmet adına birleşip) biz de yoka revan olalım.

Selametle kalın.