Eğitimde 'SIKI DENETİM' İlan Edilmeli

Abone Ol

15 Temmuzda yaşanan darbe girişiminin kaynağı askeri okullardır.  Askeri okullara öğrenci alımıyla ilgili şaibeler yıllardır dile getirilmektedir.  Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir okulda bu tür bir şaibe dile getirilse konuyla ilgili mutlaka soruşturma açılır, müfettiş görevlendirilerek konuya müdahale edilirdi. Askeri okullarda bu şaibeli durum yıllardır ortada olduğu  halde bu okulların bağlı olduğu yetkililer neden müdahale etmemiştir araştırılmalıdır.

Ülkemizdeki tüm eğitim faaliyetlerinin devlet tarafından denetlenmesi Anayasal bir zorunluluktur.  Anayasamızın 42. Maddesinde eğitim ve öğretim çalışmalarının devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı hükmü yer almaktadır. MEB Görev ve Teşkilatı Hakkında KHK’da Milli Eğitim Bakanlığının görevleri arasında “öğretmen ve öğrencilerin eğitim ve öğretim hizmetlerini bu çerçevede yürütmek ve denetlemek” yer almaktadır.

Ülkemizde, istisnai birkaç okul ve kursun (askeri liseler, güvenlik kursları vb)  dışındaki kurumlar Milli Eğitim Bakanlığına bağlıdır. Devlet, istisnalar dışındaki tüm kurumlarda  denetimi Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla yürütmektedir. Bu okul ve kurslarda hangi amaçlarla öğrenci yetiştirildiğini denetlemek, Anayasaya aykırı amaçla öğrenci yetiştirildiği tespit edildiği zaman soruşturma açmak ve kurumların kapatılmasını sağlamak MEB’in sorumluluğundadır.

Ülkemizde herhangi bir kişinin, şirketin, cemaatin, derneğin, vakfın, yerel yönetimin kendi amacına uygun insan yetiştirmesinin ülkemiz için büyük bir tehlike olduğunu acı şekilde tecrübe ettik. Bu nedenle ülkemizdeki eğitim kurumlarının denetimlerinin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır.

MEB, kendisine bağlı kurumların üç yılda bir  idari denetimlerinin yapılmasını esas almaktadır.  Bu kurumlarda yapılacak denetimin  öğretmenlerce yürütülen eğitim öğretim faaliyetlerinin gözlemlenmesini  de kapsaması elzemdir. Çünkü bu çocuklar, sınıflarda yetiştirilmektedirler. Ayrıca hiçbir şeyin gözden kaçmaması için müfettişlere e-okul ve mebbis gözlemci şifreleri yeniden verilmelidir. Denetim sistemine ilişkin düzenleme yapmak üzere olan MEB’in yaşanan acı tecrübeyle denetim yaklaşımını yeniden ele alması yararlı olacaktır.

Son zamanlarda yaygınlaşın kayıt dışı okulöncesi eğitim kurumlarına mutlaka müdahale edilmelidir. Her derneğin, vakfın veya cemaatin kendi doğrusuyla öğrenci yetiştirmesi 20 yıl sonra Türkiye’yi bir çatışma ortamına sürükleyecektir. Dün bir cemaate karşı düşülen hataya bu gün başka bir cemaat için düşülmemeli, tarih tekerrür etmemelidir. Devlet, çocuğun olduğu her kurumu kontrol altına almalıdır.

Diğer yandan yerel yönetimler başta olmak üzere tüm kurumların yürüttüğü eğitim faaliyetleri de sıkı denetime tabi tutulmalıdır. Bazı belediyelerin yaptığı eğitim faaliyetleri denetlenmemektedir. Bazı belediyelerden emin olunması ve eğitim faaliyetlerinin denetlenmemesi tüm belediyeler için yol olacak ve bazı yerel yönetimler bunu suiistimal edebileceklerdir. Bir belediyenin okulöncesinde verdiği “Nezaket” eğitimi bir başka belediyece “kin ve nefret” eğitimine dönüştürülebilir.

Sonuç olarak, okul öncesi eğitimden yetişkin eğitimine kadar değişik amaç ve adlar altında yapılan  ülkemizdeki tüm eğitim faaliyetleri Devlet tarafından kontrol altına alınmalıdır. Bu denetim tek elden Milli Eğitim Bakanlığınca yürütülmelidir.

Doğan CEYLAN
Yönetim Bilimi Uzmanı