Neo-Liberalizmin Başımıza Sardığı Sorun

Abone Ol

LGBT nedir?

 LGBT bir kavram mıdır?

LGBT bir kurum adının kısaltılmış hali midir?

Nedir bu LGBT?

LGBT hareketlerinin amacı nedir?

LGBT'liler İslam dinine hakaret ediyorlar mı?

Sanırım birçok kişi LGBT kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyor.

 

Mübarek gün böyle bir yazıyı okuyunca çoğunuzun midesi bulanacak ama bilgilendirme yapmak zorundayım, üzgünüm.

***

 

LGBT'liler Türkiye'de genellikle Taksim ve Beyoğlu gibi ülkemizin Batılı cereyanlara açık bölgelerinde  yaşarlar.

LGBT, "lezbiyen", "gey", "biseksüel" ve "transgender" kelimelerinin baş harfleridir. 1900'lerden itibaren kullanılmaya başlayan "LGBT", eşcinsel hakları mücadelesinde kullanılan çatı kelimedir. 

Eşcinsel hareketi olarak adlandırılan LGBT hareketi, eşcinsel kelimesinin travesti, transeksüel ve biseksüelliği kapsamıyor oluşu nedeniyle çatı kelime olmaktan çıkmıştır. Hareket GLBTT kelimesini kullanmaya başlamış ancak lezbiyenlerin toplumda "yok" sayılıyor düşüncesi sebebiyle, L harfi başa alınmış ve kadınlara bir tür pozitif ayrımcılık yapılmıştır. Yurtdışındaki bazı örgütler bu çatı kelimeye daha sonradan interseksüelleri temsilen I ya da queeri temsilen Q harflerini eklemişlerdir. Oldukça karışık bir durum ve insanın normal sınırlarını zorlayan dönüşümler. Önemle vurgulamak gerekir ki lgbt kelimeleriyle sembolleştirilen bu durum doğal bir vakıa değil. İnsan fıtratının benimsenip kabul edilmemesinin bir sonucu.
***
LGBT hareketinin son yıllarda Türkiye'de etkisini artırıp, eylemlerini yaygınlaştırdığı gözlemlenmektedir.  Her hareketleri Türkiye'de gündem olan LGBT hakkında olumsuz bir cümle kuran kişiler de yoğun şekilde eleştiriye maruz kalıyor. Bu yazının başına da böyle bir durumun gelmesi sürpriz olmayacaktır. 

Türkiye'de genellikle İstanbul'da örgütlenen LGBT hareketi mensupları daha çok Beyoğlu'nun İstiklal caddesi ve çevresinde etkin hareket edebiliyorlar.

***


Geçtiğimiz aylarda, Amerika Birleşik Devletleri'nde Yüksek Mahkeme eşcinsel evliliğin hukuki bir hak olduğuna hükmetti. Bu haber hem Türkiye'de hem de dünyada LGBT'liler arasında büyük bir sevinçle karşılandı. 

 "LGBT'lerin (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Travesti) merkezi Amerika'dır, planlı olarak oradan Üçüncü Dünya ülkelerine yayılmaktadırlar. Bu Amerikan neo-liberal dünya yaratma politikalarının cinsiyetçi cinsel sapma ayaklarından biridir. Böylece ABD cinsel sapmaları da meşrulaştırıyor. Bildiğim kadarıyla Marksizm-Leninizm-Maoizm bu tür cinsel sapmaları desteklemez. Ne Marks'ta ne de Mao'da cinsel sapma durumu olan eşcinselliği meşru görme zihniyeti yoktur. Fakat ülkemizde sosyalist kimlikli siyasilerin bu harekete katılmaları ve yürüyüşlerinde boy göstermeleri bir tür ideolojik körlük vakıasıdır.

Evet LGBT'lerin kaynağı Amerikan emperyalizmidir. Bu cinsel sapma derneklerinin merkezi Amerika'da bulunmaktadır. Türkiye gibi ülkelerde de şubeleri vardır. Eşcinsellik özellikle 12 Eylül sonrasında Türkiye solcuları tarafından savunulması için derin unsurlar tarafından kurgulandı.

Ayrıca İnsan hakları martavalı da NEO-LİBERAL ABD emperyalizminin ürünü bir terimler toplamıdır.Eşcinselliğin meşrulaştırıcısı Amerikan emperyalizmidir. LGBT'ler Amerika'da kurulmuş ve Üçüncü Dünya ülkelerinin fakir halklarını bu derneklere çekme, bu dernekleri meşrulaştırma faaliyeti vardır.

***

İnsanlık doğal olandan uzaklaştıkça, bozulur, çürür, kokar. Etrafına mikrop saçar, hastalık yaratır. Doğal olan erkeğin erkek gibi, kadının kadın gibi olmasıdır. Bu söylediğim cinsel anlamda öyle olmaktır. Erkek erkek olmaktan çıkar kadınlaşmaya (yani travestileşmeye, homoseksüelleşmeye) başlarsa doğal olmaktan çıkar ve toplumun ahlakı hem cinsel, hem dostluk, arkadaşlık anlamında bozulur. Ve ortaya bir sapma durumu çıkmış demektir. Ve her 

 sapma insanlığa zararlıdır. Cinsel tercih meselesi neo-liberal bir söylemdir. Erkeğin 

 kadınlaşması bir cinsel sapma durumudur.

Bu gün lgbtlilerin haklarını savunan, yürüyüşlerine katılıp onlara destek veren partilerin vekillerine sormak gerekir, 1968 kuşağı devrimcileri döneminde kim eşcinselliği meşru gördü. Eşcinsel dernekleri açılmasını kim teşvik etti? Onların da çıkardıkları dergiler vardı. Hangisinde eşcinsellik 'Cinsel tercih' olarak görüldü ve meşru sayıldı? Asla böyle bir şey olmadı. Sosyalizmin literatüründe eşcinsellik, cinsel tercih gibi kavramlar meşru olarak yer alır mı? Bu kavramlara dayanarak bir yaşam oluşturulabilir mi?

Homofobik meselesine gelince, biz Amerikan neo-liberalizminin icadı olan terimlerle dünyayı yorumlamayız. Homofobik kelimesi  neo-liberal bakış açısının bir terimidir. Kafa karıştırmak, yanlış yönlendirme yapmak amacıyla üretilmiştir. Biz dünyaya ve topluma vahyin bize öğrettiği bakış açısıyla bakarız.

Cinsel sapma kuruluşları bir ağ gibi çeşitli ülkeler ve özellikle ülkemizde yayılmaktadır. 

 Cinsel ahlak deforme edilmekte, cinsel ahlakın yerini cinsel ahlaksızlık almaktadır. Bu ajan faaliyet 'insan hakları kisvesine bürünmektedir."

 



LGBT hareketi dünyanın her yerinde "Onur Yürüyüşü" adı altında eylemler gerçekleştiriyor. İstiklal Caddesi'nde de geçen yıl gerçekleştirilen eylem ve yürüyüş, LGBT üyelerinin İslam’a ve toplumun kutsallarına nasıl baktıklarını ortaya koyması açısından manidardı.

***

Orlando saldırısı provoke etti

Özellikle Amerika'daki üniversitelerin sosyoloji bölümlerinde oldukça yaygın olarak çalışılan bir araştırma alanıdır lgbt. Birçok program bu alanda derece vermekte, ayni zamanda okulların bünyesinde kurulan merkezler aracılığıyla da çeşitli seminerler, aktiviteler düzenlenerek, özellikle öğrenciler arasında meseleye ilişkin bir bilinç düzeyi oluşturma çabaları yaygınlaşmaktadır. Türkiye’de bu araştırma alanının, kurumsal bir kimlik kazanması için yapılıyor bu sözüm ona onur yürüyüşleri.

Orlando saldırganı Ömer Metin’in eski eşi Sitora Yusufiy, önceki gün İngiliz DailyMail gazetesine yaptığı açıklamada, Mateen’in “eşcinsel eğilimleri” olduğunu öne sürdü. Mateen’in cinsel kimliğinden emin olmadığını belirten Yusufiy, “Saldırıyı Radikal İslamcı düşünceleri yüzünden değil, kendi cinsel kimliğiyle ilgili, içinde yaşadığı mücadele yüzünden gerçekleştirdiğini düşünüyorum” dedi. 

Mateen’in eski eşinin bu iddialarına ‘Pulse’ gece kulübü müdavimlerinden de destek geldi. Gece kulübünün müdavimlerinden Ty Smith ve Chris Callen katliamdan önce Mateen’i “Pulse” adlı mekânda onlarca kez gördüklerini, “Bazen gelip bir köşede oturur ve kendi başına bir şeyler içerdi... Bazen de sarhoş olup epeyce gürültü çıkarır, agresifleşirdi” sözleriyle anlattı.

Görüldüğü gibi lgbtlileri provoke eden şahıs ta kendileri gibi biri. Dolayısıyla gündelik maişet peşinde koşan insanları lgbtlilerden ve saldırılarından korumak gerekiyor, ama nasıl?

Toplumsal olaylara karşı tedbir alma ve önleme işi yasal güce yani güvenlik güçlerine bırakılmalıdır. Ancak toplum da güç kullanmamak şartıyla her türlü yasal tepkisini ortaya koymalıdır. Bu anlamda Alperen Ocaklarının tüm toplum kesimlerince örnek alınmasını beklerim.