İl içi atama sonuçları Kurban Bayramı’ndan önce açıklandı ve süreç bayram sonrası ilişik kesmeye-göreve başlamaya evrildi. Bilahare il dışı yer değiştirme süreci başlayacak. Bilahare mazerete dayalı yer değiştirme dönemi tabii... Yer değiştirme dönemlerinde ilgili öğretmenlerimiz, tıpkı ÖSYM ekranlarına kilitlenmiş bir öğrencinin heyecanı ve telaşı kendisine bulaşmışçasına hareket ediyor. Psikolojisi mi dersiniz haletiruhiyesi mi işte o yanı hep öğrenciye benziyor. Bu benzeşimin edindirdiği izlenimler bağlamında diyorum ki: Yer değiştirme olayını kendilerine çok fazla dert etmemeliler. Yer değiştirme olayını dünyanın sonu olarak görmemeliler. Yer değiştirme olayına hayat memat meselesi nazarında bakmamalılar. Yer değiştirme sonucunu, ÖSYM ekranının başında f5 tuşuna basarak sabahlayan öğrenciler gibi kazanan ve kaybeden ayrımına dönüştürmemeliler. Malum olduğu üzere yer değiştirmelerin sonunda altı üstü bir okuldan başka bir okula geçiş var. Bunu da gözünüzde çok büyütmeyiniz Sayın muallimeler, muallimler. Gözünüzde büyütmeniz gereken ise ADAM olması gereken KÜÇÜKLER! Bilmem anlatabildim mi dilim döndüğü kadar? Burası çünkü çok önemli! Bilinmelidir ki öğretmenler; atanmış ve yıllarını bu meslekte harcamış, eğitim-öğretim hizmet sınıfında, öğretmen unvanlı kimseler olarak öğrenci gibi davranıp kendilerine öğretmen gibi tepki verilmesini beklemesin. Zira öğrenci gibi davranan öğrenci gibi muamele görebilir. Fakat öğretmen gibi davranan kesinlikle öğretmen gibi muamele görür. Bu muamele hoşumuza gider lakin diğer muamele can sıkar öyle değil mi? Binaenaleyh yer değiştirme dönemlerinde sakın ola çocuklaşmayalım. Mesleki imaj, algılarla oynar, unutmayalım! Ve bunu önemsemeliyiz ki öğretmen, en başta ekmeğini kazandığı bu işin her okulda, her şartta, her durumda elinden geldiği kadarını yapabilmelidir. Bir okul, elinden geleni yapan öğretmenleri kadardır. Bunu akıllarda tutmak elzem elbette. Zira elinden geldiği kadarı küçümsemeyiniz, adam olacak küçükleri büyüten bu ruhtur. Ne yazık ki öğretmen gözünde il içi, il dışı, mazerete dayalı yer değiştirmeler kadar büyümedi adam olacak küçüklerin sorunları ve konuları... Ne güzel olurdu mevcut hizmet puanı sorunsalı kadar konuşulabilseydi adam olacak küçüklerin problemleri ve mevzuları... O değerli zamanlarınızı çalmadan, sizleri daha fazla meşgul etmeden konuyu şuraya getirip yazıyı bağlama derdindeyim. Dertlerimi maddeleyerek anlatayım o zaman: 1- MEB’in hizmet puanı ile ilgili çiçeği burnunda esasları haksız rekabeti kışkırtıyor. 2- MEB, bu esasları çok dar bir zamana sıkıştırıp erken hayata geçirerek yer değiştirme dönemlerinde yapılan her işleme şaibe ve şüphe koşullanması ile bakanların ekmeğine yağ sürüyor. 3- Hizmet süresi-hizmet puanı çelişkisi ile öğretmenleri yaralıyor. İnşallah kangren olmaz. 4- MEB, HAYDİ yüksek lisansa kampanyasından HURRA yüksek lisansa kampanyasına davetiye çıkarmış olabilir. 5- İnşallah başarı belgeleri, üstün başarı belgeleri, ödüller bir yerlerde pişirilip BİRilerinin ağzına düşmez. Bu belgeleri hak etmeyenler, hem belge hem puan alarak YER DEĞİŞTİRME DÖNEMLERİNDE katmerli haksızlığa neden olur. Ve bana sorarsanız bu sorunsalın tedavisini... Naçizane şöyle salık veririm: Hizmet puanı, meslekle ilgili olmalıdır. Kesinlikle mesleğin dışına çıkmamalıdır. Bu bakımdan doktoranın, yüksek lisansın hizmet puanı ilavesi kaldırılmalıdır. Çünkü hizmet puanına bağlanan hassaten her yüksek lisans -mış gibi olacak kanaatindeyim. Diyebilirim ki öğretmenin gelişim yollarını açmak, onu yumuşak karnından vurarak olmaz. Meslek dahilinde yeni ölçütler belirlenip öğretmene destekleme kurslarında olduğu gibi cüzi hizmet puanı ilaveleri yapılabilir. Böylece yaralar tedavi olur yoksa kangrene davetiye... Saygılarımla... Yusuf SEVİNGEN