Şehri ve yaşayanları doğru anlamış, öncelikleri doğru belirlemiş olan Vali Tuncay Sonel şehrin her kesimindeki insanlarla kurduğu bağ ile Ordu’nun değerleri, gastronomisi ve turizminin markalaşması için çalışıyor. Bu yazımda sizlere bir vali anlatmak istiyorum. Çünkü vali ve belediye başkanları şehirlerin her anlamda taşıyıcılarıdır. Onların başarıları şehirlerimizin turizmine, gastronomisine de yansır. Şehir yaşayanlarına yapılması gerekeni söyleyebilir ya da yapmalarını isteyebilirsiniz; ama yetmez. Bunu istemelerini sağlamalısınız, bunun için iletişim kurmanız gerekir. Vali Tuncay Sonel, bana Tokat ilinde birlikte çalışma fırsatı bulduğum rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nu hatırlattı. Tunceli’de üç yıl görev yapan ve görev yaptığı süre içerisinde yaptığı yatırımlarla, kazandırdığı hizmet ve eserlerle, vatandaşlarla oluşturduğu gönül bağı ile Tuncelilerin gönlünde taht kuran Vali Tuncay Sonel ile yeni görev yeri olan Ordu’da karşılaştım, çok kısa da olsa bir arada olduk, sohbet etme imkânımız da oldu. HALKIN MUTFAĞI çekimleri süresince şehirde her kesimden insanlar ile yaptığımız sohbetlerde Vali Sonel’in çok sevildiğini gördüm. Anladım ki, yaptığı çalışmalarla Orduluların da kısa zamanda gönlünü kazanmış. Anadolu’nun her şehri özel. Mesele şehrin güzelliklerinin farkında olmak ve o şehrin insanlarına iyi bir lider olabilmektir. Bakın Lao Tzu “İnsanlara liderlik etmek istiyorsanız, onlarla birlikte yürüyün” diyor. Yönetici olmak kolaydır, profesyonel bir iş alanıdır. Aslolan lider olabilmek, şehri doğru anlamak, doğru yaşamak ve doğru anlatmaktır. Peter Drucker ise “Yöneticiler işleri doğru yapar. Liderler doğru işleri yapar” sözleri ile tam da bunu anlatıyor. HATIRLANMAK BİR GÜN DEĞİL, HER GÜN Ülkemizin en büyük sorunu korkarım Vali ya da belediye başkanlarının öncelik belirleme konusundaki kafa karışıklıkları. Vali Tuncay Sonel bu meseleyi şehrin her kesiminde, insanları ile kurduğu bağ sayesinde aşmış. Yetim ve öksüz çocuklarda olduğu gibi, engeli olan vatandaşlar için de daha önceki görev yerlerinde uyguladığı ve “HATIRLANMAK BİR GÜN DEĞİL, HER GÜN” adını verdiği sosyal sorumluluk projesini Ordu’da da başlatmış. İnsan odaklı çalışmalarını her alanda hissettiren Vali, herkes tarafından erişilebilir, ulaşılabilir durumda olmuş. “KAPIMIZ DA GÖNLÜMÜZ DE AÇIK” diyerek kendisiyle görüşmek isteyen, derdini, kederini, sevincini, tasasını paylaşmak isteyen herkese kapısını açmış. Kısaca bütün iletişim kanallarını açık tutmuş. Bu sayede şehri ve yaşayanları doğru anlamış, öncelikleri doğru belirlemiş; ama yetinmemiş “BÜYÜK ORDU AİLESİ” diye isimlendirdiği Ordu’nun il içinde ve il dışında yaşayan siyaset, bürokrasi, iş dünyası, kültür, sanat, turizm, spor alanındaki değerlerini bir araya getirerek şehrin daha çok gelişmesi, kalkınması adına yapılması gereken çalışmaları, hizmetleri, projeleri istişare ederek gerçekleştirmeyi benimsemiş. Kısaca Vali, Ordu’da tıkanan ve çözüm bekleyen sorunlara tek tek el atmış ve kendi deyimi ile en büyük desteği bir dönem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yapan, şimdiki Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’den almış. Abi olarak gördüğü sayın Güler’in tecrübelerinden çok faydalandığını ifade ediyor. Elbette bu uyum şehrin her dokusuna yansımış. ARIM, BALIM, PETEĞİM Asıl ilgimi çeken bir tarım şehri olan ve Türkiye’deki FINDIK üretimin %75’ini gerçekleştiren Ordu’da dekar başına alınan ürünün hem miktarını, hem de randımanını artırmak amacıyla fındık üreticilerine, çiftçilere doğru budama ve gübreleme tekniklerini yerinde uygulamalı olarak gösteren projeler geliştirmesi ve uygulanmasını sağlaması. Fındıkta olduğu gibi BAL üretiminde de söz sahibi olan Ordu’da, BAL gibi önemli bir değerin markalaşması çalışmalarına ağırlık vermiş. Türkiye’de ilk ve tek olan Arıcılık Araştırma Enstitüsünce uygulanan 10 milyon avroluk “Arım, Balım, Peteğim” projesi doğrultusunda kurulan BALMER Şirketi bünyesinde hizmete açılan, ancak işletme problemleri sebebiyle atıl duruma düşen, bal konusunda sahteciliği önleyecek akredite analiz laboratuvarı ve bal paketleme tesislerini yeniden faaliyete geçirmiş. Söylenecek daha çok şey var ama sayfa bu kadar. Son söz; “İnsanları yönetmezsiniz, işleri yönetirsiniz. İnsanlara liderlik edersiniz.” Grace Hopper. Ülkemizde lider anlayışının çoğalması ve gelişmesi çok ama çok önemli. O kadar az ki; liderlik ruhu taşıyan yönetici gördüğümüzde önce şaşırıyor, sonra hayranlıkla takdir ediyoruz. Bütün şehirlerimizde bu anlayışın öne çıkması dileklerimle. Adnan ŞAHİN / Türkiye