İlk ve orta dereceli okullar önümüzdeki hafta sonu yarıyıl tatiline giriyor. MEB, ille de karne vereceğim diye tutturdu oysa böylesi bir ortamda not ve karne vermek yaşadığımız bu zor sürecin ruhuna kesinlikle uymuyor! Bu yüzden, bu yıl ara karne vermemek sanki en doğru olanı.

Karne notuyla ilgili tartışmalar sürüyor. Kimi sendikalar konuyu yargıya taşıdı, kimileri de tüm öğrencilere 100 puan verilmesini istedi. Bazıları da geçen yılki notların dikkate alınmasını öneriyor! Veli, öğretmen ve öğrencilerden gelen tepkiler ise çok farklı. MEB, herkesi memnun edecek ortak nokta bulmakta zorlanıyor.

Tüm öğrencilere 100 verilsin önerisi destek kadar eleştiri de aldı.

“Herkese 100 verilirse, imkânı olduğu halde canlı derse katılmak için hiç gayret göstermeyen, hiç ders çalışmayan öğrenci ödüllendirilmiş olmaz mı?” diye soru soran öğretmen ve velilerimiz var.

Yine aynı şekilde, internet erişimi ve dersi izleyecek tableti olmayan öğrencilere düşük not vermek ne kadar adil diye soranlar ve geçen yılki notları önerenler de var.

Her üç taraf da haksız mı? Haklı ya da haksız demek mümkün değil!

Görünen o ki ortak bir noktada anlaşmak mümkün değil. Hele ki bir de öyle ya da böyle verilen ya da verilmeyen notlarla dağıtılan diplomalar liselere girişte esas alınırsa, işte asıl kıyamet o zaman kopar! Çünkü çok büyük haksızlıklara neden olur!..

Herkese 100 puan!

Pandemi döneminde herkese 100 puan verilmesini isteyenlere göre, aşağıdaki nedenlerden dolayı canlı ders etkinlikleri üzerinden puan değerlendirmesi adaletli sonuçlar doğurmayacaktır:

Belli bölgelerimizdeki internet hizmetinin yetersizliği,

Ailede birden fazla canlı derse katılan kişi bulunması,

Bilgisayar ve tablet imkânından yoksunluk,

Ebeveynlerin cep telefonlarından derslerin takip edilmeye çalışılması.

Sosyal adalet ve ölçme değerlendirme perspektifinden bakıldığında ise herkese 100 verilmesi nedeniyle ileriye yönelik ciddi davranış değişikliği ortaya çıkabilir. Tembelliğe pirim verebilir!..

Nereden bakarsak bakalım, sıkıntılı bir durum!..

Ders kitapları?

Devlet ders kitaplarını yıllardır ücretsiz veriyor. Baskı ve içerikleri hep tartışmalıydı ama görünen o ki memnuniyetsizlik tahminlerin çok üzerinde! Twitter’da yaptığımız ankete göre, katılanların yüzde 93’ü bu konuda mutsuz!..

“Ders kitaplarımız, yardımcı ders kitaplarına ihtiyaç duyurmayacak şekilde, içerik, kalite, ölçme değerlendirme, sınavlara hazırlık, etkinlik, eğitim psikolojisi, fotoğraf ve baskı konularında yeterli donanıma sahip mi?” diye sorduk, gelen cevaplar hiç de iç açıcı olmadı.

Memnunum diyenlerin oranı sadece yüzde 7’ydi.

Peki, o zaman onca masraf niye?

Pek çoğu kapağı açılmadan çöpe gidiyormuş. Öğretmenler derslerini yardımcı ders kitaplarıyla yapıyormuş! Veliler ise pahalı ve ekstra masraf diye şikâyetçi.

Keşke ders kitapları en iyi şekilde hazırlansa ve pek çok ülkede olduğu gibi öğretim yılı sonunda toplanıp, bir sonraki yılın öğrencilerine dağıtılsa ama nedense hiç gündeme gelmiyor.

Ya da kitaba harcanan paralarla daha çok tablet alınıp öğrencilere dağıtılsa ve ders kitapları da içine yüklense...

Bu konuda çok şey yapılabilir, yapılmalı da. Aktarılanlara göre, hiçbir şey bugünkü uygulamadan daha tartışmalı olamaz!..

Devletin büyük bir özveriyle kaynak ayırıp dağıttığı kitaplar hem en iyi olmalı hem de ekstra masraf gerektirmemeli.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, fakir fukara öğrenciler kitap alamama durumuyla karşılaşmasın diye ders kitaplarını ücretsiz hale getirin talimatı vermişti. Öyle de oldu. Ders kitabından daha çok masrafın yardımcı ders kitapları için yapıldığını duysa, eminim ki çok üzülecektir!..

Özetin özeti: Eğitimde huzur, ülkede huzur demektir!..

Milliyet