Bir insan için kan ne ise bir kurum için de para odur. Parası olmayan veya yetersiz olan bir kurumun gelişmesi, büyümesi ve görevlerini yerine getirmesi mümkün değildir.

Şimdiye kadar Milli Eğitim Bakanlığı, ilkokul ve ortaokullara elektrik, su, yakıt, telefon ve internet faturaları dışındaki harcamaları için ödenek göndermiyordu.  Okullar bağışçılar ve varsa kantin, salon vb. yerlerin kiralanması ile elde ettikleri gelirlerle okulun temizlik, bakım, güvenlik, onarım vb. hizmetlerini yerine getiriyorlardı. Dolaysıyla her kurum kendi yağı ile kavruluyordu.

Bu durum, okulların eğitim-öğretimin kalitesine etki etmekte, ekonomik durumu iyi olan velilerin mahallelerindeki okulu değil de daha iyi olduğunu düşündükleri okula yönelmelerine, usulsüz adres değişikliklerine ve yüksek miktarlı bağış vermeye zorlanmalarına neden oluyordu.

Milli Eğitim Bakanlığı yerinde bir uygulama ile artık ilkokul ve ortaokullara da ödenek göndermektedir. Bu okullar arasındaki eşitsizliklerin kaldırılması noktasında önemli bir adımdır.

Ancak okullara gönderilen ödeneklerin kullanılması noktasında önemli sıkıntılar vardır. İşin başında bu sıkıntıların farkına varılması sorunların çözümü noktasında önemlidir.

Öncelikle harcama yetkilisi olan okul müdürlerine, alımları nasıl yapacakları konusunda herhangi bir eğitim verilmedi. Onlar da ya birbirlerine sorarak veya internetten araştırarak alımların nasıl yapılacağını öğrendiler. Formal bir eğitim verilmediğinden, alım işleri ile ilgili dikkat edilmesi gereken hususları tam olarak öğrenemediler. Okul müdürünün bu konudaki serzenişlerine gerek sosyal medyada gerekse yüz yüze görüşmelerimizde şahit oluyoruz.

Bu konuda karşımıza çıkan ikinci sorun ise okulun ödenek talebinde bulunması, neye ihtiyacı varsa alıma yönelik ödenek gönderilesi gerekirken bu yapılmamıştır. Re’sen gönderilen ödenekler okulun ihtiyaçları ile uyuşmadığı gibi gönderilen ödenek de ya okulun ihtiyacından fazla ya da eksik olmuştur. Fazla ödenek gönderilen okullar, gelen bu ödenekleri harcamaları yönünde milli eğitim müdürlükleri baskı yapmış bunun sonucu, gelen ödenekler ile ya ihtiyaç duyulmayan malzemeler alınmış ya da ihtiyaç duyulan malzemelerin alımı abartılmıştır. Enflasyonist bir ortamda fazla mal almak iyi görülebilir belki. Ancak bu durumda ayrılan ödeneğin ihtiyacı olan okula gönderilememesi gibi bir durum ortaya çıkabilir.

İlkokul ve ortaokulun bir arada bulunduğu okullara ayrı ayrı ödenek gönderildiğinden, özellikle bu okullarda mal alımlarının abartıldığı görülmektedir.

Okul Müdür ve Müdür Yardımcıları tatilden yararlanamayacak Okul Müdür ve Müdür Yardımcıları tatilden yararlanamayacak

Ödeneklerin kullanımında yapılan usulsüzlüklerden biri de ihaleyi alan kurumun mal alımını yapılmış gibi göstererek, okula kendi bünyesinde bir hesap açması ve sonraki süreçte okulun ihtiyaç duyduğu malı o hesaptan düşülerek ihale konusu olmayan malları vermesidir.  Burada hesaptan düşme işi, malın ihalede belirlenen değerden değil de okula verildiği günkü cari değerinden yapılması ile ikinci bir usulsüzlük karşımıza çıkmaktadır. Halbuki zamana yayılan alımlarda sözleşme düzenlenmesi zorunludur.

Alımlarla ilgili karşımıza çıkan bir diğer durum ise gönderilen ödeneklerin eşik değerin altında olması nedeniyle doğrudan temin yolu ile alınmasıdır. Doğrudan temin de rekabet ortamı oluşmayacağı açıktır. Ortada dolaşan söylenti, fiyat araştırmasının bir firma üzerinden yapıldığı, fiyat teklifi istenen firmada iki firmanın daha kaşesinin bulunduğu dolaysı ile üç firmadan teklif alma yerine tek firmadan iki firmanın daha tekliflerinin alındığı yönündedir. 

Bütün bu sorunların çözümü oldukça basittir. Öncelikler başta harcama ve ihale yetkilisi olmak üzere  muayene ve kabul komisyonlarında görevlendirilenlere, görev, yetkileri ve sorumlulukları ile ilgili eğitimlerin verilmesi, sonrasında okulların ihtiyaç duydukları mal ve hizmet alımları için ödenek talebini ödenek talep modülü vasıtası ile yapması ve firmaların tekliflerini elektronik ortamda vermelerinin sağlanması ile alımlardaki uygunsuz durumlar giderilebilir.

Mustafa AYGÜN