Dış politikada yeni rota: Ankara güç odağı olabilir
Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı ve hem Cumhurbaşkanlığı hem de Meclis'teki durum netleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibi önümüzdeki 5 yıl boyunca ülkemizi yönetecek. Peki, seçim sonuçlarının dış politikaya etkisi nasıl olacak? Uzmanlara göre bu süreçte Ankara, 'bölgesel bir güç' olmayı geride bırakıp 'güç odağı' pozisyonuna geçebilir.

Son dönemlerde gündemin en önemli ve belki de tek maddesi olan seçimler geride kaldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha aynı göreve seçilirken, TBMMdeki çoğunluk da AK Partinin başını çektiği ittifakın oldu.
Kabinenin de açıklanmasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğanın A Takımı belli oldu. Dışişleri Bakanlığına MİT Başkanı Hakan Fidanın getirilmesi çokça konuşuldu ve belli ki konuşulmaya devam edilecek. Her ne kadar seçimlerin ardından farklı alanlarda beklentiler öne çıksa da aslında seçim sonuçlarının belki de en önemli etkisi dış politikada olacak.
Erdoğanın zaferini ilan etmesinin ardından gelen telefonlar ve kimi tebriklerdeki detaylar, seçimlerin AB ve ABDdeki yansımaları, Erdoğan ile Mısır Lideri Sisinin telefonda görüşmesi. Tüm bunları alt alta koyduğumuzda Türkiye için seçimlerin aslında dış politikada belki de tarihin en ilginç dönemlerinden birini getirmesi muhtemel.
Seçimlerin ardından yaşananları ve Ankaranın dış politikadaki yeni muhtemel yol haritasını Mersin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Kaan Kutlu Ataç ile konuştuk.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabineyi açıkladı
"Devletler ve kurumlarla çok taraflı süreçler başlar"
Ataç önce bir saptamada bulunuyor ve Türkiyedeki seçimlerin uluslararası sistemde ekonomik-askeri-ideolojik fay hatlarının yeniden şekillendiği bir döneme denk geldiğini ifade ediyor.
Bu jeopolitik tsunaminin Türkiyeyi de doğrudan etkileyeceğinin sır olmadığını kaydeden Ataç, gelişmelerin iki farklı açıdan ele alınabileceğine işaret ediyor.
Madalyonun bir yüzünde Türkiyenin devletlerle ve uluslararası örgütlerle çok taraflı ilişkileri var. Diğer yüzünde ise Türkiyenin yakın coğrafyasından başlayarak bölgesel ve küresel ilişkileri öne çıkıyor. Bu iki dinamik çoğu zaman birbiriyle iç içe ilerliyor.
Kaan Kutlu Ataç bu noktada çok değerli bir meseleye dikkat çekiyor ve "Türkiyenin artık bir bölgesel güç olmanın ötesine geçerek bir güç odağı konumuna yükseldiğini görüyoruz." diyor.
Biraz daha açmasını istiyoruz meseleyi. Ataç, anlatmaya devam ediyor:
Türkiye milli gücünü kimi coğrafyalarda sert güç/yumuşak güç harmanlanmasıyla denge değiştirici/dengeleyici/arabulucu/kolaylaştırıcı özelliklerini kullanmaktan çekinmiyor. Eğer süreklilik ve istikrarda belli bir tempo yakalanabilirse, Türkiyenin son dönemde dış politikada stratejik otonomi hedefine bir adım daha yaklaşması mümkün.
Ancak bu süreç kendi içinde de kimi ciddi meydan okumaları içeriyor. Bunların en önemlisi güçlü bir finansal altyapı. Attığınız adımları destekleyici güç olarak sağlam bir finansal altyapınız olması lazım."
[Ankara için önümüzdeki süreçlerde en önemli gündem maddelerinden biri şüphesiz Suriye olacak.]
Suriye konusunda yeni bir başlangıç mümkün mü?
Türk dış politikasını anlamaya çalışırken fotoğrafın en önemli parçası olan Suriyeyi iyi analiz etmek şart. Seçim sonuçlarının Ankara-Batı ilişkisine etkisini netleştirebilmek için de aslında ilk bakılması gereken yerlerden biri Suriye.
Kaan Kutlu Ataç, 2023 başından itibaren Şam rejiminin Arap coğrafyası ile ilişkilerini normalleştirmesini hatırlatıyor. Arap Ligine geri dönüşü Esad iktidarının kabullenilmesinin işareti olarak yorumluyor.
Ankaranın Suriye Lideri Esad ile liderler düzeyinde temas konusunda niyet beyanlarını sıkça duyuyorduk. Ancak seçimin hemen ardından gelen iki mesaj bu niyetin şimdilik rafa kalktığını gösteriyor.
"Birincisi Cumhurbaşkanı Erdoğanın seçim sonrası ilk konuşmasında gündeme getirdiği konulardan birinin Suriyenin kuzeyi ve Kamışlı meselesi olması." diyor Ataç.
Cumhurbaşkanının bu konuşmada "Güneyimizdeki güvenlik tehditlerini, terör örgütleriyle yürüttüğümüz mücadeleyi artıracağız. Siyasi ve diplomatik kanalları daha etkin işleteceğiz." ifadesi askeri ve diplomatik anlamda Ankaranın tempoyu arttıracağına dair önemli bir işaret.
İkinci mesaj ise Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalının "İki liderin görüşmesi yakın zamanda pek de mümkün değil." açıklaması.
Ataç bu iki mesajdan yola çıkarak Suriye ile yeni dönemin Rusya ve İranın da dahil olduğu mekanizma üzerinden sürebileceği görüşünü paylaşıyor. Esed rejimi, muhaliflerin durumu, Türkiyedeki geçici koruma altında bulunan Suriyeliler, ABD ve ABnin bölgeye bakışı gibi çok farklı dinamikler nedeniyle Suriyenin sıcak gündem maddesi olacağını söylüyor Ataç.
Kaynak : TRT

Şu an seçim olsa hangi partiye oy verirdiniz?
İmsak | |||
Güneş | |||
Öğle | |||
İkindi | |||
Akşam | |||
Yatsı |