Son yıllarda her milli gün ve bayramlarda yeni bir tartışma konumuz oluştu. Milli gün ve bayramların denk geldiği haftada Cuma hutbesinde Mustafa Kemal Atatürk'ün adı anılmadı tartışması. Birkaç yıldır devam eden tartışma bu 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda çok daha hararetli oldu.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı bu yıl tam Cuma gününe denk geldi, Meclis'te HDP'nin isteğine boyun eğerek tezkereye 'Hayır' oyu veren CHP, ulusalcılar nezdinde bayağı zorda kaldı. CHP, bu ezikliği üzerinden atmak için geçtiğimiz yıllara oranla daha fazla abandı "Hutbede Atatürk'ün ismi anılmadı" konusuna.

CHP'li yetkililer birbiri ardına açıklama yaptı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Başkanı'nı hedef aldı. Diyanet'in Atatürk tarafından kurulduğu vurgulandı, hasılı kıyamet koparıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı, Mustafa Kemal Atatürk'ün camilerde devlet yetkililerinin isimlerinin anılmaması hususundaki genelgesini hatırlattı, Başkan Ali Erbaş'ın çeşitli törenlerde Atatürk'ün ismini anarak yaptığı duaları hatırlattı, videolarını paylaştı. Bunların hiçbiri CHP'lileri kesmedi.

Bu tartışmaları bitirecek tek bir hamle var: Evet, Atatürk'ün camilerde devlet yetkililerinin isimlerinin anılmamasına ilişkin bir genelgesi var, doğru. Ama Anıtkabir'de Kur'an-ı Kerim okunmayacağına ilişkin bir genelge var mı? Hayır yok.

Atatürk'ün isminin camilerdeki hutbelerde, dualarda, vaizlerde anılması isteniyor mu, isteniyor, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk dualarla yad edilmesi gerekiyor mu, gerekiyor. O halde yapılacak en güzel şey, bugün 8 Kasım, çarşamba günü 10 Kasım. Bu yıl Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 83'üncü yıl dönümü.

Sizce de Anıtkabir'de Kur'an okumanın vakti gelmedi mi?

Hüseyin Likoğlu

Kaynak : Yeni Şafak