Memurların (aday veya asil) en fazla sıkıntıya düştükleri konuların başında zamanında verilmeyen mal beyanı gelmektedir. Birçok memurun Mal Bildiriminde Bulunulması Hakkında Yönetmelik’te yer alan ince detayları bilmediği için ağır disiplin cezalarına muhatap olduklarına şahit olunmaktadır. Bazen bazı idarecilerde bu durumu fırsata çevirebilmektedir. Hem Danıştay 5. Dairesi hem de Danıştay 12. Dairesi verdiği kararlarla adeta ezberleri bozmuştur. Bu yazımızda bu konuyu izah etmeye çalışacağız.

Genel mal beyanı dönemi, kurumlar tarafından memurlara hatırlatılıyor

Mal Bildiriminde Bulunulması Hakkında Yönetmelik, personelin mal beyanındaki usul ve esasları açıklamaktadır. Bu yönetmeliğin 8’inci maddesinde mal bildiriminin konusu maddeler halinde belirtilmiş ve burada yer alan mal bildirim konularının mal beyannamesi verilmesi gerekli olan sürelerde verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Genel mal beyan dönemi ise sonu (0) ve (5) ile biten yıların en geç Şubat ayı sonudur. Burada belirtilmeyen bir hususun beyana tabi olması söz konusu değildir ve kimse de beyanname isteyemez.

Ayrıca, genel mal beyan dönemleri kamu kurumları tarafından çalışanlarına sıklıkla hatırlatılmaktadır. Hatta mal beyanı formları dağıtılarak doldurtulmaya çalışılır. Dolayısıyla genel mal beyanında mal bildiriminde bulunmayan pek kalmaz.

Yönetmelikte yer alan ek mal bildirimi ne zaman verilmelidir?

Bu yönetmeliğin ek mal bildirimi başlıklı 10 uncu maddesinde ise; “...mal varlıklarında önemli bir değişiklik olduğunda, değişikliği izleyen bir ay içinde yeni edindikleri mal, hak, gelir, alacak ve borçlara münhasır olmak üzere ek mal bildirimi vermek zorundadırlar. 8’inci maddede gösterilen mahiyet ve miktardaki malın iktisabı ile hak, alacak veya gelir sağlanması veya borçlanılması, mal varlığında önemli değişiklik sayılır” hükmüne yer verilmiştir.

Yine bu yönetmeliğin 8’inci maddesinde ise; memurların kendilerine ödenen net aylık tutarının beş katından fazla değer ve tutarındaki artışın beyan edileceği hükme bağlanmıştır. Bu hükümler gereğince belirli bir tutarın altında yer alan mal varlıklarının beyan zorunluluğu da bulunmamaktadır. Çünkü, yönetmelikle genel beyan döneminde gayri menkullerin tutarı dikkate alınmaksızın beyan zorunluluğu getirilmişken ek mal beyanında edinilen malın hem mahiyet hem de miktarının birlikte dikkate alınması gerektiğinden net aylık tutarının beş katından az tutardaki mal edinimlerinin beyan zorunluluğu bulunmadığını düşünüyoruz.

Ancak, gayrimenkullerin ek bayanı konusunda tartışma olduğunun da bilinmesi gerekmektedir. Konuyu anlamayan bir amirin eline düşülürse durumun vahim olduğu bilinmelidir. Şayet yönetmelik maddesinde geçen “mahiyet ve miktardaki malın iktisabı” ifadesi “mahiyet veya miktardaki malın iktisabı” şeklinde ifade edilmiş olsaydı, o zaman gayrimenkullerle menkuller ayrı ayrı dikkate alınmalıydı. Ancak, böyle bir ayrıma gidilmediği açıkça görülecektir.

Süresinde mal bildiriminde bulunmamaktan ne anlaşılmalıdır?

Yönetmeliğin süresinde mal bildiriminde bulunmama başlıklı 17'nci maddesinde zamanında bildirimde bulunmayanlar hakkında nasıl bir süreç izleneceği açıkça belirtilmiştir. Bu maddede görüleceği üzere, devletin istihdam ettiği memurlarının peşine hafiye gibi düşmek ve işte seni şimdi yakaladım demek yerine unutma, mevzuatı bilememe veya tereddüt edilen konular gibi durumlarda kurumların veya soruşturmacının gerekli hatırlatmayı yapması ve belirlenen sürede de beyanda bulunulmaması halinde hem disiplin hem de adli yönden gerekli cezai işlemin yapılması gerekmektedir.

Yönetmeliğin geneline bakıldığı takdirde beyanname verilme sürelerinin açıkça belirtilmiş olmasına rağmen ayrıca ihtarda bulunulma müessesesi getirilerek süre verilmesi ve bu süre sonunda da beyanda bulunulmamasının cezalandırılması cihetine gidilmesi cezai işlem uygulamadan önce yapılması gereken önemli bir iyi niyet göstergesi ve durumudur.

İlgili kanun ve yönetmeliğin birlikte değerlendirilmesi halinde; beyannameler arasında karşılaştırma yapılması zorunluluğu bulunması ve mal varlığındaki artışların izah edilememesi halinde de yaptırım uygulanması önemli bir husustur. Aksi takdirde en tepedeki yöneticiden tutun da en alt unvandaki personele kadar bu yaptırımla karşılaşmayacak personel yoktur. Ancak, kamu kurumları zaman zaman bu yöntemi imha vasıtası olarak da kullanmaktadır. Zaten bu yöntemle imha edilmeyecek memur da yok gibidir.

Danıştay yapılan yanlışa dur dese de uygulama devam ediyor

Devlet memurlarına herhangi bir hatırlatma yapılmadan ek mal bildiriminde bulunulmadığı gerekçesiyle mezkur Yönetmeliğe göre ceza verilemeyeceğini bu köşeden yıllar önce yazmıştık. Ancak, uygulamanın bizim yazdıklarımızın aksine olduğunu belirterek memurların bu konuda dikkatli olmaları gerektiğini de hatırlatmıştık.

Danıştay 5. Dairesi’nin verdiği Esas No: 2016/17722, Karar No: 2017/12426 No.’lu kararla bizim yazdıklarımızı teyit ederek adeta memurları imhadan kurtardı. Danıştay’ın bu kararında şu ifadelere yer verilmiştir; “…Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, mal bildiriminde bulunulmadığının idarece tespiti halinde bu hususun davacıya ihtar edilmesi gerekliliğinin bir idari usul olarak düzenlenmiş bulunduğu görülmektedir. Bu usul, aynı zamanda davacının suç işleme kastıyla hareket edip etmediğinin açığa kavuşturulması bakımından da önem arz etmektedir.

Dolayısıyla, mal bildiriminde bulunmadığı belirlenen davacıya ilk olarak ihtarda bulunulması, ihtara rağmen otuz gün içinde mazeretsiz olarak bildirimde bulunmadığı takdirde şartları varsa disiplin cezası tesis edilmesi yoluna gidilmelidir. Bu durumda, davacının, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında soruşturmayı yürüten müfettiş tarafından mal beyanında bulunmasının istenilmesi üzerine ek mal beyanı ile … plakalı aracı beyan etmesi nedeniyle edindiği malı gizleme maksadı taşıdığı söylenemeyeceğinden, anılan cezanın konuluş amacı göz önünde bulundurularak suç işleme kastıyla hareket etmediği sonucuna ulaşılan davacının oniki ay uzun süreli durdurma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.”

Diğer yandan, benzer bir konuda, Danıştay 12. Dairesinin verdiği Esas No:2019/7108, Karar No: 2020/3308 no’lu kararında da şu ifadelere yer verilmiştir;… Sanayi ve Ticaret İl Müdürü olan davacının, süresinde mal beyanında bulunmadığı için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/D-(j) maddesi uyarınca bir yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırılmıştır. Davacılar murisi …’ın söz konusu alım ve satım işlemlerine ilişkin olarak süresi içinde mal bildiriminde bulunmamış olduğu açık ise de, dava konusu disiplin cezasına ilişkin işlemden önce 13.01.2009 tarihinde mal bildiriminde bulunmuş olması, söz konusu müeyyidenin amacı, davacının haksız ve geliri ile mütenasip olmayan mal edindiğine ve edindiği malı gizleme maksadı taşıdığına yönelik herhangi bir iddia ve tespitin bulunmaması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, muris …’ın suç işleme kastıyla hareket etmediği, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ve bu Karar Danıştay 12. Dairesince de onanmıştır.

Görüleceği üzere, yönetmelikte yer alan açık hükme rağmen yıllarca memurlar disiplin cezalarıyla perişan edilmiştir. Demek ki bu kadar açık hükmün anlaşılması için birilerinin can yakıcı ceza alması ve mahkemelerde sürünmesi neticesinde Danıştay’ın karar vermesi gerekiyormuş. Ne diyelim, iyi ki Danıştay varmış yoksa birçok masum çalışan verilen cezalarla perişan olacaktı. Çıkarılacak bir tebliğle konu detaylı bir şekilde açıklığa kavuşturularak bundan sonra benzer sorunlardan memurların sıkıntıya girmesinin önüne geçilebilir.

Ahmet Ünlü / Yenişafak