Eğitimde yaşananlar, ülkedeki diğer gündemleri gölgede bıraktı.
Gün geçmiyor ki eğitime yönelik yeni bir konu gündemde ilk sıraya oturmasın.
Mülakat, öğretmen atamaları, proje okullar derken şimdi de müfredatı tartışıyoruz. Günlerdir onunla yatıp onunla kalkıyoruz. Peki hayata geçer mi ve kalıcı olur mu? Bekleyip görmek gerekir... Yarın da atanacak öğretmen sayısı ve branş dağılımı açıklanacakmış. O da eminiz ki müfredatı gölgede bırakacaktır.
Siyasetteki yumuşama
Erdoğan ve Özel arasında gerçekleşen zirve, görünen o ki dalga dalga alt kademelere yansıyor.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, atanamayan öğretmenlerle birlikte Bakanlığa yürüyen CHP milletvekilleri için “Haberim olsaydı Ankara’da kalır, sorunlarını dinler çay ikram ederdim” demiş.
Fazlasıyla yoruma açık bir davet. Öğrenciler ve öğretmenlere olduğu gibi milletvekillerinin neyi, ne zaman, nerede, nasıl yapacaklarına ve ne söyleyeceklerine karışmamak daha sağlıklı olacaktır.
“Didişerek, dayatarak, görmezden gelerek ya da kabahatli arayarak sorunların çözülemeyeceğini hatta daha da karmaşık bir hale geldiğini nihayet anladık” demek için erken mi bilmiyorum ama bu yumuşamanın devamı mutlaka gelmeli…
45 bin geri dönüş
Bakan Tekin yeni müfredat programıyla ilgili olarak da “Bir hafta içinde eğitim ve öğretim müfredatımız 1 milyon 372 bin defa indirilmiş. Bu çok devasa bir rakam. Aynı şekilde an itibarıyla bir kısmı ayrıntılı rapor, bir kısmı kısa düşünce, görüş ve öneri olmak üzere 45 bin ayrı görüş bildirilmiş” diyerek memnuniyetini dile getirmiş ve “Türkiye’de eğitim ve öğretimle ilgili kamuoyunun bu kadar canlı olmasından ötürü Milli Eğitim Bakanı olarak çok mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum” demiş.
Olaya nereden baktığınıza göre değişen bir yorum ve bir rakam!
20 milyon öğrenci, 2 milyona yakın öğretmen ve akademisyen, 30 milyon veli ve diğer paydaşlarla birlikte devasa bir kitleyi direkt ilgilendiren bir konuda her 50 paydaştan birinin taslağa göz atması, her 1000 kişiden birinin de görüş bildirmesi Bakan Bey için memnuniyet verici olsa da kimileri için çok da yeterli değil.
Bir haftalık geri bildirim sürecinin uzatılmasına yönelik istekler de bu yüzden.
Peki, farklı ortamlarda ve özelikle de sosyal medyada taslağa yönelik değerlendirmeler ne kadar ve ne kadarı eleştirel?
Somut rakam vermek zor ama Bakan Beyi sevindiren rakamların onlarca kat fazlası olduğu kesin.
Umarız içlerinde çok değerli önerilerin de bulunduğu bu paylaşımlara “Biz, bize gelene bakarız, sosyal medyada başka mecralarda yazılıp çizilenler bizi ilgilenmez” gözüyle bakılmaz!..
Yaşam odaklı olmalı!
Önümüzdeki 10 yıllık bir süreçte eğitimdeki tüm roller değişecek.
Günümüz koşullarında ve yapay zekâ destekli gelecekte bilgiye ulaşmak o kadar hızlı ve kolay olacak ki, okullar, öğretmenler, kitaplar ve müfredat programları öğreten değil yönlendiren hale gelecek.
İşte bu yüzden eğitime gönül veren tüm ülkelerin arayış içinde oldukları model müfredat değil yeni bir eğitim sistemidir.
Eğitimin ve diğer tüm sektörlerin ortak akıl üretmesi ve ortak hareket etmesi işte bu yüzden zorunlu.
Yetiştirdiğiniz öğrencilerin ve verdiğiniz diplomaların toplum nezdinde bir karşılığı yoksa bugünkü sistemi ters yüz etmenin kimseye ve özellikle de ülkemize bir yararı olmaz...
Özetin özeti: Yapacak çok işimiz var. Özellikle de eğitimde! Eğitimde taşlar yerli yerine oturmadan hiçbir konuda yol kat etmemiz mümkün değildir!..
Abbas GÜÇLÜ / Milliyet