Depremzede halkımızın yıkılan evleri, umutları, yok olan hayatları kadar, sorumsuz davranan yöneticilerin tutumları da yıkıma neden olmuştur. Yıllardır halkımızın şikayet ettiği, halktan kopuk yöneticiler, olağanüstü durumlarda ve gelmiş geçmiş en büyük felaketin yaşandığı bu dönemde halkı yarı yolda bırakıp kaçmayı tercih etmiştir. Kamuoyu ve halkın hayretle karşıladığı ve 3 gündür gündemde olan Hatay Valisi’nin, Hatay İl Sağlık Müdürü’nün, İl Milli Eğitim Müdürü’nün insanların vicdanını sızlatan kaçışlarından bahsediyoruz. Hatay’ın 3 gün önceki valisi, AKP’nin yeni millet vekili aday adayı Rahmi Doğan, valilik yaptığı il, ölüm kalım savaşı içindeyken, kişisel istikbalini düşünerek, insanları yarı yolda bırakıp istifa ediyor. Hatay halkı 4 gün boyunca enkaz altında yardım beklerken sesi çıkmadı. Hatay halkı susuzluktan isyan ederken sesi çıkmadı. Hatay’da hala enkaz altında cesetler varken, bütün bunlar yaşanırken istifa etmek hangi vicdana sığar. 

Hatay İl Sağlık Müdürü, depremde sağlık hizmetleri çöktüğü, hastaneler kullanılamaz hale geldiği için kendi inisiyatifleriyle sağlık hizmetleri yapan sağlık emekçileri olmasa, basit bir yarayı bile saracak bir durumda değildi. Tüm sağlık birimleri, alt yapı çöktüğünden, depremden 10 gün sonra yabancı devletler sahra hastaneleri kurmuş olmasaydı, sağlık hizmetleri akıllarına bile gelmeyecekti. Aynı Sağlık Müdürü hesap vermeden istifa edip milletvekili aday adayı olduğunu ilan ediyor. Deprem bölgesindeki hastaneleri güçlendirmek, bölgedeki insanların yaralarını sarmak yerine istifa etmek, bizce ahlaki değildir. 

İl Milli Eğitim Müdürü, Hatay’a henüz 7 ay önce gelmiş bir Milli Eğitim Müdürüydü. Hatay’da kaç öğretmenin vefat ettiği konusunda net bir rakam yok. Kaç okul kullanılamaz halde yine net bir rakam yok. İl Milli Eğitim Müdürü depremin 26. gününde bir başsağlığı dilemeden ilden ayrılıyor. Üstelik torpille Bursa İl Milli Eğitim Müdürü oluyor. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı’na soruyoruz, yüzyılın felaketinin yaşandığı yerlerde öğretmenlerin barınma sorunu, sağlık sorunu ve olumsuz psikolojik durumları varken bazı illerde zorunlu olarak okula çağırmak hangi mantığa sığıyor. 

TÖBSEN olarak, eski Vali’ye, İl Sağlık Müdürü’ne, milletvekili olmak için kurumlarından istifa eden diğer yöneticilere soruyoruz; halkımız zor durumdayken, bulunduğunuz kurumların hakkını verdiğinize inanıyor musunuz ki, milletvekilliğine soyunuyorsunuz? Takdiri Türkiye kamuoyuna bırakıyoruz. 

TÖBSEN YÚRÜTME KURULU 

ÜCRETLİ ÖĞRETMENLERE MEB'DEN KÖTÜ HABER ÜCRETLİ ÖĞRETMENLERE MEB'DEN KÖTÜ HABER