ürkiye’yi üretmeden tüketen ve dışa bağımlı hale getiren siyasi iktidarın faturasını, halk aç kalarak ödemeye devam etmektedir.
Gerçekler başa çıkılamayacak kadar korkunç olduğunda yalana sığınan her hükümet gibi, Cumhur İttifakı da gerçekleri kamufle etmek için dizayn ettiği TÜİK’i canla başla çalıştırsa ve hatta başka kurumların enflasyon oranı açıklamasını engellemeye gayret etse de artık TÜİK’in açıkladığı rakamların diğer devlet kurumları açısından bile dikkate alınmadığı apaçık ortadadır.
Bu durumun en güncel ve en yakıcı örneği, iktidarın arpalığı haline gelen TÜİK enflasyonu yüzde 84 açıklamışken, tüm vergi, ceza ve harçlara “yeniden değerleme oranı” adı altında yüzde 123 zam yapılması olmuştur. 
Ekonomik kriz ilk patlak verdiğinde sorulan sorulara “gözündeki ışıltıyı” cevap olarak gösteren Ekonomi Bakanı, son açıklamasında “kimse bizi vatandaşı enflasyona ezdirmekle suçlayamaz” diyerek aklımızla alay etse de durum açıktır: Enflasyon oranı gerçek dışıdır ve iktidar, yoksul halka kaşıkla verdiğini kepçeyle geri almaktadır.
İşçiler ve kamu emekçileri, ücret artışlarını TÜİK’in yalan enflasyon oranına göre alıp vergilerini, harçlarını ve cezalarını yalan enflasyon oranından yaklaşık yüzde 40 daha fazla olan “yeniden değerleme oranına” göre ödeyecektir. Bu yeniden değerleme oranı, geçen yıl Ekim ayı ile bu yılki Ekim ayı arasında Üretici Fiyat Endeksi’ndeki (ÜFE) ortalama fiyat artışını ifade ettiğine göre; şaha kalktığı söylenen ekonominin yoksul halkı çiftelediği tartışmasız bir gerçektir.
Daha 2020 yılında yüzde 9.11 olan değerleme oranının 2 yıl sonra yüzde 122.93’e çıkarak tarihi bir rekora imza attığı bu ekonomik tabloda, enflasyonun yüzde 84’ten ibaret olduğuna inanmamızı bekleyenler, bizi yoksullaştırdıkları yetmezmiş gibi akılımıza da hakaret etmektedir!
Gerçek olan şudur ki birbirini kovalayan bu yalan rakamlar arasında işçiler açlık sınırının, kamu emekçileri de yoksulluk sınırının altında ücretlerle yaşam mücadelesi vermektedir. Hanelerin ışıkları bir bir sönmekte, meyve sebzenin taneyle girdiği evlerde temel gıda maddeleri artık lüks sayılmakta, yurttaşların büyük çoğunluğunun aldığı ücretlerin 3/2’si sadece kira ve faturalarla erimekte, bankalar mont almak isteyenler için kredi vermekte, çocuklar aç yatmaktadır.
Bu acı tabloyu gaipten bulunan doğalgaz rezervleri de, TÜİK’in yalancı rakamları da, yeni saray müjdeleri de değiştirememektedir. 
Eğitim-İş olarak hükümete sesleniyoruz: Tutarlı olmak sizin halka karşı görevinizdir. Ya işçi ve emekçinin ücret artışını yeniden değerleme oranına göre ya da vergi, ceza ve harçlardaki çok sevdiğiniz TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranına göre düzenlemek zorundasınız! 
Artık sayenizde uzun süredir aç olan halkın, karnının tok olduğu tek şeyin bu yalanlar olduğunu idrak etmelisiniz!

MERKEZ YÖNETİM KURULU