23 Ocak 2020 tarihli ve “Bingöl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde Neler Oluyor” başlıklı basın açıklamamız yerel ve ulusal bazı yayın organlarında yayınlanmıştı.

Önceki basın açıklamamızda, Bingöl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Vekil Dekanı Prof. Dr. Mehmet ÇİFTCİ’nin haksız, hukuksuz ve şahsi husumetleriyle kurumun bazı çalışanlarına uyguladığı mobbinglerin bir kısmını kamuoyunun dikkatlerine taşımıştık.

Tarihimiz boyunca elimizde somut bilgi ve belgeler olmadan sırf herhangi birini karalamak için faaliyet gösteren bir sendika olmadığımız gibi bu konuda da böyle lalettayin davranmadık.

Hatta elimizdeki bilgi ve belgeleri gerekli mercilere ulaştırmış bulunmaktayız. Bu noktadaki girişimlerimizin sonucunu da yine mutlaka kamuoyu ile paylaşacağımızın bilinmesini isterim.

Biz Türk-Eğitim-Sen olarak, kamuoyu ile paylaştığımız hususların arkasındayız. Bizler basına yansıyan haberlerin ardından Vekil Dekanın veya Bingöl Üniversitesi Rektörlüğünün açıklama yapmasını beklerken, Bingöl Üniversitesinde her türlü yolları kullanarak şubeleşmiş ve güya sendikal faaliyet gösterdiklerini iddia eden bir yapının mobbingci Vekil Dekanı savunma ve aklama girişimlerini hayretlerle karşılamaktayız.

Tüm kamuoyu gayet iyi bilir ki dünyanın hiçbir yerinde sendikalar, işverenin yanında yer almaz ve özellikle işveren veya yöneticilerin çalışanlara karşı zulüm mahiyetindeki işlem veya tutumlarına karşı onları korumaz. Aksine çalışanın yanında yer alarak onların her türlü özlük haklarının korunması ve çalışma koşullarını korumak ve geliştirmek için emek sarf eder.

Eğitim-Bir-Sen Üniversite Şube Başkanı Hüseyin ÇALDAK yöneticilerden medet umarak sendikacılık yapmaya alışmış olmalı ki büyük bir telaşa kapılmış, şahsını ve tüzel kişiliklerini koruyup kollayan Vekil Dekan Prof. Dr. Mehmet ÇİFTCİ’ye sırf duydukları minnet borçlarını ödemek için böyle bir yol izledikleri aşikardır ve ayrıca bunun başka bir izahı da mümkün değildir.

Oysa sendikacılık kutsal bir görevdir, kurum amirlerinden medet umularak ve yöneticilerin desteği alınarak yapılacak bir görev asla değildir. Sözde bu sendika başkanına, üye çalışmaları için çalışanların ayağına giderek, gönüllerini ve rızalarını kazanarak üye kazanmayı denemesini tavsiye ediyoruz.

Eğitim-Bir-Sen Bingöl Üniversitesi şubesinin karşı basın açıklamalarına izahatlarımız ise şöyledir:

Basın açıklamamızda Bingöl Üniversitesini hedef aldığımızı iddia eden yapı, yazımızı tekrar okusun. Yazımızın hiçbir yerinde Bingöl Üniversitesinin tüzel kişiliği değil sadece Fen Edebiyat Fakültesi Vekil Dekanı Prof. Dr. Mehmet ÇİFTCİ’nin hukuksuz ve haksız uygulamalarından söz edilmiştir. Sözde sendikanın basın açıklamalarını iki amaç güderek yaptıkları hususu dikkatlerimizi celp etmiştir.

Birincisi; Sözde sendika, Rektörlük yönetimine “Bakın bizler sizi savunuyoruz” demeye getirerek herhangi bir imtiyaz mı hedeflemektedir? Şunu açık bilsinler ki bizim Üniversitemizin Rektörlük yönetimi ile hiçbir sorunumuz yoktur.

Şayet böyle bir durum söz konusu olsa yine yasal yollar çerçevesinde dile getirmekten asla imtina etmezdik. Çünkü, Türk-Eğitim-Sen olarak bizler, hiçbir zaman biri veya birilerinin kolu kanadı altına girme ihtiyacı duymayacak kadar öz güvene sahibizdir.

İkincisi; Yasalara göre, Dekanlar sendika üyesi olamayacak kişiler arasında sayılmıştır. Prof. Dr. Mehmet ÇİFTÇİ, Bingöl Üniversitesinde çalışma hayatına başladığı andan itibaren önce Rektör Yardımcılığı hemen ardından ise Fen Edebiyat Fakültesi Vekil Dekanı görevini üstlenmiştir.

Üniversitede görev yapmaya başladığı andan itibaren sürekli yönetici pozisyonunda olduğundan sebepledir ki hiçbir sendika mensubiyeti Bingöl Üniversitesi bünyesinde olmamıştır.

Buradan anlaşılan şudur, sözde sendika şubesi bu defa Vekil Dekana “Bak biz senin yanındayız, sende istediğimizi yap” imtiyazını mı hedeflemiştir? Oysa Türk-Eğitim-Sen Bingöl şubesi olarak sadece somut belgelere dayanarak Vekil Dekan Prof. Dr. Mehmet ÇİFTCİ’nin üyelerimize her fırsatta mobbingler uyguladığını hatta öyle ki hızını alamayarak bir Araştırma Görevlisinin de görev süresinin uzatılmamasına dayanak teşkil edecek hukuka aykırı işlemler tesis ederek Üniversiteden atılmasına neden olduğunu dile getirmiştik.

Bu eylemimizi ise yine yasal yollarla sendikal faaliyet bilinci ile göstermeye çalıştık. Haksızlığa ve zulme uğrayan üyelerimizin, sesini duyurmayacak haklarını savunmayacaktık da ne yapacaktık peki? Sözde sendika ismi altında Bingöl Üniversitesinde örgütlenmiş malum yapı yasal sınırları içerisindeki gerçek sendikacılık faaliyetlerimizi neden abesle iştigal etmiştir anlayabilmemiz söz konusu dahi olamayacaktır.
 
Üniversiteden ilişiği kesilen Araştırma Görevlisi üyemiz ile ilgili belgelerin tamam olduğu halde, görevini yapmadığını söyleyen sözde sendikaya şunu sormak isterim; Araştırma Görevlisinin atılmasına dayanak teşkil eden belgeleri Vekil Dekan ile beraber mi düzenlediniz ki her şeyin usulüne göre olduğunu iddia ediyorsunuz? Atılan Araştırma Görevlisine mobbingci Dekan Prof. Dr. Mehmet ÇİFTCİ’nin açtırdığı bir disiplin soruşturmasında, sabah 08:30 da yapılan kontroller sırasında mesaiye gelmemiştir diye tutulan tutanaklarda hafta sonu tatili olan Cumartesi gününe bile mesaiye gelmediği şeklinde tutanaklar tutulduğu ispatlanmışken hala Fen Edebiyat Fakültesinde düzenlenen belgelerin doğru olduğunu savunacak kadar mı gözünüz dönmüştür? Ayrıca 1,5 yılıdır üniversitenin farklı birimlerinde çalışan bu kişi hakkında görev süresinin uzatılmaması için kararlar alınmasının neresi hukukidir? Hukuka intikal ettirilmiş dava konusu idari işlemlerin savunuculuğunu yapmak size mi kalmıştır?

Mobbingci Vekil Dekanı CİMER, Adliye, YÖK, Üniversite, Ombudsmanlık ve farklı makamlara 35 defa şikayet ettiğini iddia ettiğiniz şahıs sendikanıza üye olduğu dönemde bu müracaatları yapmıştır, peki sendikanızda iken neden sesiniz çıkmıyordu? Yine bu Araştırma Görevlisi sendikanız üyesi olduğu dönemde 3 defa disiplin soruşturması açılmıştır, sözde sendikanızın üyelerinin değil de yöneticinin yanında yer aldığını gören şahıs sendikanızdan istifa etmiş ve hak arama mücadelesinin gerçek adresi olan Türk-Eğitim-Sen’e üye olmuştur. Ayrıca sözde sendikanızdan her istifa eden şahsa ağza alınmayacak hakaretler etme hakkını nerden buluyorsunuz?

Vekil Dekan Prof. Dr. Mehmet ÇİFTCİ kendini savunmaktan aciz midir ki savunma hakkını ve ihtiyacını kendinizde buldunuz?  Mobbingci Vekil Dekan sendika başkanı olarak şahsıma her defasında “hayatımda sendikalara üye olmuş değilim ve hiçbir alakam yok” diye beyanları olmuştur. Buna rağmen sözde sendikanın kendi üyeleriymiş gibi canhıraş bir şekilde mobbingci Prof. Dr. Mehmet ÇİFTCİ’yi korumaya çalışmalarını sendikal faaliyetlerinin gereği olarak ifade etmeleri ise akıldan uzak bir durumdur.  

Siz Sendika mısınız, çıkar grubu mu, yöneticileri aklama makamı mı? Önce kulvarınızı anlamanızı ve yöneticilerden medet ummayı bırakıp, kibirden arınıp, insanlara tepeden bakarak onlara hakaretler etmeyi bırakmanızı tavsiye ediyoruz.

Belirttiğimiz tavsiyelere uymayıp ve sorduğumuz soruların objektif cevaplarını aramayıp kendinizi sendika kabul ederek bu ve benzeri faaliyetlerinize devam ettiğiniz takdirde;

Mobbingci Vekil Dekanınız Mehmet ÇİFTCİ’nin daha bu hafta içerisinde öğrencilerin CİMER üzerinden notlarına yaptıkları itirazlarda Fakültenin bir hocasına nezaket sınırları içerisinde sadece müracaatta bulunan öğrencinin notunu tekrar gözden geçirmesini isterken diğer bir Doçent Doktordan bölümde iki yıl boyunca girdiği 5 adet dersin bütün öğrencilere ait vize-final- bütünleme sınav evraklarının istenmesi çifte standart değil midir? Peki bu mobbing değil de ne olarak nitelendirilmelidir?

Her şeyden öte Bingöl Üniversitesinde sendika üyeniz olmayan şahıslar adına, ötekileştirdiğiniz ve mobbing uygulamayı planladığınız üniversite öğretim elemanları hakkında yalan yanlış iddialarla şikayet dilekçeleri vererek disiplin soruşturmaları açtırdığınız ve neticede hiçbir ceza verilmeyen şahısları sırf akademik hayattan koparmaya çalıştığınızda mı yalandır?

Bunları baskı ve yıldırıcı faaliyetleriniz üniversitede bulunan tüm unsurlar tarafından hatta Bingöl kamuoyu tarafından da bilinmektedir.  Şayet akademiye aykırı bu illegal faaliyet, tutum, baskı ve zulümlerinizi sonlandırmadığınız taktirde dile getirdiğimiz her hususu belgeleriyle birlikte kamuoyuyla paylaşacağımızı bildirmek istiyoruz. Bu etapta bunu yapmamamızın nedeni ise üniversitemiz yönetimini zor durumda bırakmamak ve üniversitemizin yıpranmasının önüne geçmek içindir.

Biz Sendika olarak çalışanın, emeğin, alın terinin yanındayız, Hukukun, Hakikatin, Hakk’ın yanındayız. Kimseye şirin gözükmek gibi bir derdimiz asla olmamıştır. Her daim doğruyu söyler ve doğrunun yanında yer alırız. Kamuoyunun dikkatine saygı ile arz ederiz.

Sedat DURSUN

Türk-Eğitim-Sen Bingöl Şubesi Başkanı