Öğretmen ve Öğrencilerin Eğitim Gezilerinde Yeni Düzenleme! Öğretmen ve Öğrencilerin Eğitim Gezilerinde Yeni Düzenleme!

Eğitim-İş Sendikası, Çankaya Milli Eğitim Müdürlüğü'nün Saraçoğlu Mahallesi'ndeki adresinden depreme dayanıksız bir binaya taşınmasını protesto etti. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, "Adeta seyyar hale getirilen Çankaya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün başına gelenler, Milli Eğitim Bakanlığı'nda çalışanların can güvenliğinin ve haklarının ne kadar önemsendiğinin en güncel örneği olmuştur. Akıl dışı bu taşınmayla Bakanlık hem müdürlük çalışanlarının hem bürokratik işler için müdürlüğe gelen yurttaşlarının canını tehlikeye atmıştır" dedi.

Çankaya Milli Eğitim Müdürlüğü, geçen nisan ayında, Saraçoğlu Mahallesi'ndeki adresinden Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) ait olan ve depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle boşaltılan binaya taşınmıştı. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ve sendika üyeleri, bugün Çankaya Milli Eğitim Müdürlüğü'nün yeni binası önünde bu taşınmayı protesto etti. Özbay, şunları söyledi:

"DEVLET, OKULA GİRDİĞİNDE YURTTAŞIN GÖRDÜĞÜ ÖĞRETMENDİR"

"Bir ülkenin refahı, o ülkenin içerisinde yaşayan insanların yaşam koşullarıyla ölçülür. Bir devletin itibarı, devleti temsil eden devlet memurunun gördüğü itibarla ve yaşam koşuluyla ölçülür. Devleti temsil eden siyasi iktidara buradan bir kez daha seslenmek istiyorum. Hani o meşhur söz var ya; 'İtibardan tasarruf olmaz’. Devlet nedir bilir misiniz? Devlet, vatandaş buradaki İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne girdiğinde karşısında gördüğü devleti temsil eden kamu emekçisidir. Devlet, okula girdiğinde yurttaşın gördüğü öğretmendir. Devlet, Emniyet'e girdiğinde yurttaşın gördüğü polistir. Yani siz, bu ülkenin kamu çalışanlarının itibarını ayaklar altına alıyorsanız, ekonomik olarak tüketiyorsanız, insanca yaşam koşullarını elinden alıyorsanız asıl itibarsızlık tam da burada olur. İtibar, birilerinin saraylarında, birilerinin bindiği uçakta, birilerinin yazlığında, kışlığında, birlerinin çocuklarının yediği manda yoğurdunda değildir. İtibar, bu ülkedeki her bir insanın insanca yaşam koşullarındadır. Ve devlet içinde itibarın en temel göstergesi, kamuda devleti temsil eden kamu emekçilerindedir.

"BU TAŞINMAYLA BAKANLIK HEM MÜDÜRLÜK ÇALIŞANLARININ HEM DE YURTTAŞLARIN CANINI TEHLİKEYE ATMIŞTIR"

Adeta seyyar hale getirilen Çankaya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün başına gelenler, Milli Eğitim Bakanlığı'nda çalışanların can güvenliğinin ve haklarının ne kadar önemsendiğinin en güncel örneği olmuştur. TOKİ'nin projesi kapsamında Saraçoğlu Mahallesi'ndeki müdürlük binası, yerine havuz yapmak üzere boşaltılıp yıkılmış; yeni yer olarak, çok da yakın olmayan Harbiye Mahallesi'ndeki TÜİK'e ait olan bir bina gösterilmiştir. Buraya kadar plansızlıktan ibaret olan olaylar dizisi, müdürlüğün yeni binasına yakından bakınca adeta bir skandala dönüşmüştür. Zira Çankaya Milli Eğitim Müdürlüğü'nün yeni binası, daha önce depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle boşaltılmış bir binadır. Akıl dışı bu taşınmayla Bakanlık hem müdürlük çalışanlarının hem bürokratik işler için müdürlüğe gelen yurttaşlarının canını tehlikeye atmıştır.

"DEPREME DAYANIKSIZ TESPİTİ YAPILAN BİR BİNAYA SİZ KAMU ÇALIŞANLARINI NASIL SOKARSINIZ"

Daha yakın zamanda resmi rakamlarda bile 50 bini aşkın insanın depremde kaybetmiş bir ülkenin yöneticilerinin insanları zorla çürük binalara sokmasının mantıkla, vicdanla yan yana gelir bir tarafı yoktur. O gün de söyledik, bugün de söyleyeceğiz. Doğal bir afetin felakete dönüşmesinin temel sebebi, merkezine insanı koymayan, yaşamı koymayan, rantı koyan siyaset anlayışıdır. Yani bu depremde resmi rakamlara göre bile 50 bin olan, ama bunun çok daha üzerinde olduğunu hepimizin bildiğimiz, maalesef ki insan yaşamının yok sayıldığı bu ortamda öldürenin yalnızca deprem olmadığını, öldürenin plansızlık ve öldürenin göz göre göre bu ölüme davetiye çıkaran anlayış olduğunu görüyoruz. Depreme dayanıksız tespiti yapılan bir binaya siz kamu çalışanlarını nasıl sokarsınız? Buraya gelecek yurttaşların ve burada çalışanların, kamu çalışanlarının yaşam hakkını nasıl düşünmezsiniz? Bunu hangi akılla, hangi mantıkla, hangi vicdanla izah edebilirsiniz?

"BİNA, FİZİKİ ŞARTLARI NEDENİYLE HEM İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENCESİNDEN HEM DE HİJYENDEN OLDUKÇA UZAKTIR"

Üstelik bu yeni binanın, insan hayatını tehlikeye atmasından başka sıkıntıları da vardır. Müdürlükte çalışan personelin ulaşımını zorlaştıracağı düşünülmemiştir. Yine çok sayıda engelli çalışan olmasına rağmen binada asansör, engelli rampası, engelli tuvaleti dahi yoktur. Bina, fiziki şartları nedeniyle hem iş sağlığı ve güvencesinden hem de hijyenden oldukça uzaktır. Canları hiçe sayılan çalışanların yaptıkları itiraza da kulak tıkanmış, hatta CİMER'in bile konuyu geçiştirdiği düşünülürse bu taşınmanın tam da bir ‘ben yaptım oldu' icraat olduğu anlaşılmaktır. Birçok temasa rağmen; Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Eğitim Müdürlüğü'nde yapılan birçok temasa rağmen çözmek gibi bir amacın olmadığı, yaşanan sürece bakıldığında da ihmalin ötesinde artık bir kasıt olduğu da çok nettir.

"İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ KANUNİ BİR HAKTIR VE KEYFİ OLARAK GASP EDİLEMEZ"

Okul ve kurumlar harabe haline gelmişken Bakanlık, tadilat ve onarım işlemlerini yurttaşların sırtına yükleme çabası içerisindedir. Tüm okul ve kurumlarımızın bakım ve onarımındaki eksikliği, bunun yanı sıra da Ankara'nın merkezinde böyle bir olayın yaşanılması asla kabul edilemez. Eğitim-İş olarak Milli Eğitim Bakanlığı'nı bir kez daha uyarıyoruz. İş sağlığı, iş güvenliği kanuni bir haktır ve keyfi olarak gasp edilemez. Başka ülkelerde sadece hafif yaralanmalarla atlatan afetlerin ülkemizde felakete dönüşmesinin sebebi kader değil, bu insanın hayatını hiçe sayan yönetim anlayışıdır. Bu kararınızdan derhal dönmek ve hem müdürlük çalışanlarının hem de yurttaşların güvenle girebilecekleri bir bina tahsis etmek zorundasınız."

ankahaber