Sendikadan yapılan açıklamada şöyle denildi: 

Eğitim-Bir-Sen olarak, Millî Eğitim Bakanlığı personeline de uzman ve başöğretmenlik ünvanı hakkı tanınmasının sağlanması için iş bıraktık ve Millî Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptık. 

Yeni yasama döneminde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye devam edecek olan Öğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Taslağı’nda şube müdürü, uzman, araştırmacı ve müfettiş kadrosunda bulunan Millî Eğitim Bakanlığı personeline de uzman ve başöğretmenlik ünvanı hakkı tanınmasını sağlamak amacıyla Türkiye genelinde üyemiz şube müdürü, uzman, araştırmacı ve eğitim müfettişlerinin katılımıyla bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdik. Eylemde, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yapılan hatadan dönülmesi; şube müdürü, uzman, araştırmacı ve müfettiş kadrolarına da uzman ve başöğretmenlik ünvanı hakkı tanınması çağrısında bulunduk. 

Meslek kanunu ayrıştırıcı değil kapsayıcı olmalıdır 

Millî Eğitim Bakanlığı önünde yapılan eylemde konuşan Genel Başkanımız Ali Yalçın, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun ayrıştırıcı değil kapsayıcı olması gerektiğini vurgulayarak, “Hatadan dönülsün; şube müdürü, uzman, araştırmacı ve müfettiş kadrosunda bulunan eğitim çalışanlarına da uzman ve başöğretmenlik ünvanı hakkı tanınsın” dedi. 

MEB'e Uyarı: "Norm Fazlası Atamalarında Büyük Hata Yapılmaktadır" MEB'e Uyarı: "Norm Fazlası Atamalarında Büyük Hata Yapılmaktadır"

Kamu personel sisteminin, kamu politikasının belirlenmesi, yürütülmesi ve düzenlenmesi konusunda -şube müdürü, daire başkanı, genel müdür şeklinde hiyerarşik sıralanan- yönetim hizmetleri kadro grubunun söz sahibi olacağı şeklinde tasarlandığını, ancak yönetim hizmetleri kadro grubuna görev, yetki ve sorumlulukların genişliğiyle uyumlu olmayan, sınırlı özlük haklarının ve yetkilerin verildiğini ifade eden Yalçın, “Hiyerarşik olarak kendilerine bağlı ve yönetim, karar alma, uygulamaya koyma, hesap verme sorumluluğu bulunmayan diğer kamu görevlilerinden çok da farklılaştırılmamış bir seviyede özlük haklarının verildiği görülmektedir. Nitekim bu hatalı yaklaşım, öğretmenlik mesleğini konu edinen ve eğitim personeline ilave mali haklar getiren meslek kanunu düzenlemelerine de yansımıştır. Meslek kanununda da kanunun kapsamı yönüyle düğme daha baştan yanlış iliklenmiş, 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu, eğitim çalışanları arasında da ayrıştırıcı, farklılaştırıcı, dışlayıcı bir içerikle yürürlüğe girmiş; eğitim-öğretimin içerisinde bilfiil bulunan şube müdürleri ile dengi ve üstü kadrolarda bulunanlar, uzman ve başöğretmenlik ünvanını elde etme hakkından mahrum bırakılmıştır. Aynı hatalı ve eksik yaklaşımın TBMM’de görüşülmekte olan Öğretmelik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Taslağı’nda bulunduğunu görüyoruz. Taslağın hazırlandığı süreçte ve komisyon görüşmelerinde eğitim çalışanları arasında ayrımcı ve dışlayıcı bakış açısının değişmediğini üzülerek müşahede ettik” şeklinde konuştu. 

Şube müdürü ve dengi veya üstü kadroda bulunan personelin büyük bir çoğunluğunun diğer bakanlıklardan farklı olarak öğretmen kökenli olduğunu, öğretmenlik ünvanının bu kişiler yönünden kazanılmış bir hak, hak edilmiş bir ünvan, yetkinliğe sahip bir mesleki tecrübe sahipliği niteliğinde olduğunun unutulduğunu kaydeden Yalçın, şunları söyledi: “Söz konusu kadrolarda bulunanların eğitim-öğretim kamu hizmetinin niteliği gereği eğitim yönetimi ve denetimi faaliyetlerini icra ettiği, bulundukları kurumların sadece bir idari faaliyet yürütülen yerler değil eğitim kurumlarını tamamlayan yapılar olduğu göz ardı edilmektedir.” 

Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlerin beklentilerini karşılayacak bir içerikle yeniden düzenlenmesi amacıyla Eğitim-Bir-Sen olarak bir kanun taslağı/önerisi hazırlayarak Millî Eğitim Bakanlığı’na, TBMM Başkanlığı’na, Meclis’te grubu bulunan partilerin yöneticilerine sunduklarını, söz konusu öneride şube müdürü, dengi veya üstü eğitim yönetimi/denetimi kadrolarında bulunanlara da kariyer basamakları sürecinde ünvan için başvuruda bulunma hakkı tanınmasını ifade ettiklerini hatırlatan Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gelinen noktada, bu kadrolarda bulunan eğitim çalışanlarının, uzman ve başöğretmenlik ünvanına ve haklarına sahip olmaları yönündeki beklentilerinin meslek kanunu içerisinde olması noktasında halen fırsat ve imkân vardır. Hedefler ve gerçekler bağlamında eğitimi ve eğitimciyi bütünsel, eşit, adil ve hakkaniyete uygun bir bakışla ele alan bir meslek kanunu içeriğinin oluşmasının mümkün ve elzem olduğuna inanıyoruz. Eğitimcinin hak ve yetkilerini genişleten, ona destek olan bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu konusundaki beklenti karşılanmalıdır.” 

Ali Yalçın, “Hükûmeti ve TBMM’yi meslek kanununda beklentileri karşılayan; millî eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdür yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı ve eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlarda aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik/başöğretmenlik ünvanına dayalı hakları tanıyan bir düzenleme konusunda adım atmaya çağırıyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

Editör: Serhat SALİMOĞLU