Bilindiği üzere Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde on üçü engellilerden oluşuyor. Özellikle son yıllarda yapılan yasal düzenlemelerle engellilerin durumuna ilişkin iyileştirmeler yapıldı. Ancak yasal mevzuatla senkronize yürüyen bir uygulamanın olmadığı da aşikar. Anayasa'nın 10., 49., 50., 70. maddesi konuya ilişkin düzenleme içermekte. Yine 5378 Sayılı Engelliler Yasası, 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 30. maddesi konuya ilişkin özel vurgular taşımaktadır. Hatta 4857 Sayılı Kanunu'nun 30. maddesi yalnızca kamu için değil özel sektör için de istihdam zorunluluğu getirmiştir. Ancak mevcut yasal zorunluluğa rağmen kamuda yaklaşık yirmi bir bin engelli personel açığı bulunmaktadır. Bu açığın on dört binlik kısmı MEB bünyesinde bulunmaktadır. Şu an itibariyle atama bekleyen engelli öğretmen sayısının bin beş yüz civarında olduğu dikkate alındığında MEB İnsan Kaynaklarının etkin bir planlamayla sorunu kolaylıkla çözebileceği görülmektedir. Ancak engelli öğretmen adaylarıyla ilgili planlı bir politikanın yürütülmeyişi ve kadro planlamasında İş Kanunu'nun getirdiği zorunluluğun hizmetli kadrosuyla doldurulmaya çalışılması gibi gerekçeler sorunu büyütmektedir. Oysa Anayasa'da öngörülen pozitif ayrımcılık gereği engelli öğretmen adaylarının hangi branşlarda oldukları da gözetilerek planlamanın yapılması gerekmektedir. Hem kültür ve inanç değerlerimizin hem mevcut yasal yükümlülüklerin zorunlu kıldığı engellilerin hak ve onurlarının korunması ve gözetilmesi durumu aynı zamanda gelişmiş bir toplum olmanın gereğidir ve göstergesidir. Bu açıdan Özgür Eğitim-Sen olarak hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan engellilerin fiili olarak ikincil bir pozisyona itilmesine rıza gösterilemeyeceğini belirtiyoruz. İlgili mevzuat doğrultusunda hakları tespit ve tayin edilmiş engelli öğretmenlerin de MEB tarafından behemehal branşları dikkate alınarak atamalarının yapılması zaruridir. Bu hem MEB'in sorumluluğu hem de aklın ve vicdanın gereğidir. 21.10.2016 Abdulbaki DEGER Özgür Eğitim-Sen Genel Başkanı