Yetişmiş ara ele­man ihtiyacı, usta ih­tiyacı, operatör ihtiyacı… 10 OSB’ye, yüzler­ce yerli yabancı firmaya, KOBİ’ye ev sahipliği yapan Gebze’de sanayici ‘eli tornavida tutan’ adam arıyor. Abdurrahman Aslantaş bir yan­dan ihtiyacın giderilmesi için yapılması ge­rekenleri sıralarken, sol eliyle üniversite me­zunlarının cv’lerinin masanın üstünde gide­rek kalınlaşarak biriktiğini gösteriyor.

Sanayinin eleman ihtiyacı var, üniversite­lilerin işsizliği kabarıyor. En önemli sorun bu.

Türkiye’de 208 üniversite, 8 milyona yakın da öğrencisi var. 31 milyon çalışan toplam 85.3 milyonluk nüfusa bakıyor.

'Şatafatlı' görüntüler MKYK masasında: Erdoğan'ın teşkilatı uyarması bekleniyor 'Şatafatlı' görüntüler MKYK masasında: Erdoğan'ın teşkilatı uyarması bekleniyor

Genç işsiz sayısı da, üniversite mezunu işsiz sayısı da artıyor. Üstelik arkadan daha büyük bir dalga geliyor.

Eğitimin verdiği ile sanayinin ve diğer sek­törlerin beklentileri arasındaki makas açılı­yor. Peki sorunu kim, nasıl çözecek?

Başkan Hisarcıklıoğlu’nun açıklamasına göre; TOBB bugüne kadar 153 eğitim tesisini faaliyete geçirdi. Daha sonra Milli Eğitim Ba­kanlığı ile işbirliğine giderek 154 ilçede 154 okul yapımı için harekete geçti. İşbirliği kap­samında 81 ildeki 121 Mesleki ve Teknik Ana­dolu Lisesi, gençler için umut ve uzmanlık ka­pısı haline getirildi.

Mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sa­yısı 1 milyonu aştı. Belediyeler, OSB’ler, kal­kınma ajansları ve bazı şirketler de bu ihtiya­cın giderilmesi için proje üretiyorlar.

Ancak özellikle aileler çocuklarının ‘ara eleman’ olmasını pek tercih etmiyor.

Geçtiğimiz hafta, bugün 76 yaşında olan ilk kuşak bir sanayici ile tanıştım. Ofisinde “Ba­bam Bilecik Osmaneli’de maliye veznedarıy­dı” diyerek başladı anlatmaya.

Uzun uzun küçük yaşta kaybettiği babasını anlattı. Kalem kağıt alıp yaşasaydı kaç yaşında olacağını hesapladı. Babasının geceleri evle­rinde gaz lambasında TMO üretimi kağıtların üstünde saatlerce sabit kalemle hesaplar yap­tığını anlattı.

TMO kağıtlarını gösterip “Sakın bu kağıt­ların üzerine yazma, devlet kağıdıdır.” de­diğini. Haylazlıkların­dan söz etti.

İlk okulda söylediği yalan ortaya çıkınca, masasının üzerine ka­panarak üzülen baba­sının, arada bir kafa­sını kaldırıp; “Demek bana yalan söyledin” diyerek tekrar tekrar masaya kapandığını an­lattı. O günkü kadar üzgün ve pişmandı.

Sonra annesini anlattı. Daha sonra onların anne ve babalarını, hasta halasını, soy ağacı­nı. İlk okulunu, öğretmenini, arkadaşlarını, o günlerdeki başarı ya da başarısızlıklarını an­lattı. Aile terbiyesini, dürüstlüğün mayasını anlattı.

Eğitim hayatını, yarım kalan üniversite yıl­larını… Müthiş bir bellek gücü ile Bilecik Os­maneli’nin o yıllarını, bazı akrabalarını, yaşa­mındaki önemli olayları, hem de sektirmeden ayıyla, yılıyla.

Gebze’nin tepelerinde, Pelitli’de, yeni bir fabrikanın yeni yapılmış bir ofisinde yaşamı­nı masaya yatıran 76 yaşındaki bir işadamı. Bugün rahmetli olmuş yine Pelitli’de yatan ortağı ile birlikte kurdukları iş yerinde anlatı­yordu. Bugün 7 fabrika, 700’den fazla çalışan, Ar-Ge’si, 100’den fazla ülkeye ihracatı, tarım­da yapısal dönüşümü sağlayabilecek ‘Uzman Çiftçi’ projesi ile büyük bir organizasyonun Onursal Başkan Yardımcısı: İ. Ethem Serda­roğlu. Ne günümüzün işadamı tipolojisine uyuyordu, ne daha çok para kazanmak için ku­ral tanımadan hızla akan zamanın bir aktörü olma çabasına. Bir başka özelliğini de anlata­rak beni iyice şaşırttı: “Levent Bey, ben sürek­li okudum. Artık gözlerim yoruldu, belleğim zayıfladı. Roman okuyamıyorum.” dedi. Ama ‘gazete’ okumaya devam ediyordu.

Başladı; kaç yaşından itibaren gazete oku­duğunu anlatmaya. Refi Cevad Ulunay’dan başlayarak bugüne kadar Nezih Demirkent dahil başyazarlardan söz etti.

Geçmişte okuyup da bugün takip etmedik­lerini nedenleriyle sıraladı. Gazeteniz ‘Dün­ya’yı neden okumaya başladığını da anlattı, nasıl yararlandığını, halen kimi haberleri ke­serek şirketteki ilgililerle paylaştığını da…

Tekrar görüşmek üzere sözleştik. Kendisi­ne sormadım ama bence başarmıştı. Üstelik O, bugün çocuklarımızı meslek sahibi yapmak için tercih etmediğimiz ara eleman olarak ha­yata başlamış, bir ‘sanat okulu’ mezunuydu.

DÜNYA