Kabala'nın 13. Havarisi Evanjelizm' kitabında şöyle bahsediliyor:
ABD Irak'a vurduğunda, Irak ABD'ye adeta altın tepsi içinde teslim edilmişti.
Herkes 'Esas savaş Bağdat'ta olacak' derken Bağdat savaşmadan teslim edilmişti. Tarih 10 Nisan 2003'ü gösteriyordu. Teslimatı yapan, gerçekte Irak'ta herkesin bildiği ama ortalıkta gözükmeyen KESNİZANİ tarikatıydı.
Tarikat 'Körfez Savaşı'ndan sonra Saddam'ın etrafını örümcek ağı gibi sarmıştı. Saddam'ın karısı, çok güvendiği generalleri ve istihbarat kuruluşlarının başındakiler... Hepsi tarikat 'müritleriydi.'
KESNİZANİ TARİKATI,
MOSSAD ve CİA tarafından Saddam'ı içten yıkmak, Irak'ı kolayca teslim almak için organize edilmişti.
Saddam 33 yıllık diktatörlüğünde, birçok karşı ihtilal, suikast vartalarını atlatmıştı. Ancak 'tarikatın' metodu hepsinden farklıydı. Tarikatın 'müritleri' Saddamın en yakınında olanlardı. Onun her hareketini, her adımını an be an tarikat şeyhinin oğlu Nehru'ya aktarıyorlar, sonra da bilgiler kuş olup MOSSAD ve CİA istasyonlarına doğru uçuyordu.
OPUS DEI TARİKATI: Kurucusu Madrid’li bir Katolik papazı Josemaia Escriy de Balagar. Opus Dei kelime anlamı “Tanrı’nın İşleri”
En büyük hedefi, Yeni Dünya Düzeni’nin gerçekleştirilmesidir. Tarikata katılanlar, ‘Yeni Dünya Düzeni’ ana hedefi esas alınarak eğitilirler. 1898 yılına kadar ABD yönetimi üzerinde sadece kısmi bir etkisi olan Kuru Kafa ve Kemik Tarikatı, dünyanın en zengin ve en saygın insanlarını dünyanın en önemli mevkilerine yerleştirme çabası taşıdığı da belli çevrelerce söylenmektedir. Yeni Dünya Düzeni’nin en önemli fikir merkezlerinden biri olan Kuru Kafa ve Kemik Tarikatı’nın, diğer masonik örgütlere nazaran ABD’nin en etkin örgütü oldugu da biliniyor.
MOON TARİKATI: Kurucusu önceleri Budist, sonradan papaz olan Sun Myung Moon. Moon, 1954 yılında K.Kore’den kaçarak, G.Kore’ye yerleşti ve tarikatını da burada kurdu. Moon Tarikatı’nın resmi adı “Birleştirme Kilisesi”dir. 1951 ABD müdahalesinin hemen ardından kurulmuştur. Bugün G.Kore nüfusunun yaklaşık %40’ını Budistlikten Hristiyanlığa devşirmiştir.
GÜLEN TARİKATI: 1966 yılında İzmir Kestanepazarı’nda kuruldu. Bu bölgenin bir diğer özelliği Sebatayistlerin merkezi olmasıdır.
Her üç Siyonist Masonik tarikatların ortak özellikleri çok ilginçtir. Gelelim bu üç tarikatın ortak özelliklerine..
Opus Dei’nin kurucusu Papaz Ecsriya’nın aslı Hristiyan değildir. Yahudi engizisyonu yapıldığı dönemde Hristiyanlığa geçmiş aslen gizli Yahudi olan bir aile kökeninden geliyor. Çalışma bölgesi Hristiyan alemidir.
Moon Tarikatı kurucusu Moon’un da aslı Budisttir. Çalışma alanı Budist inancın yaygın olduğu Asya ve Pasifiktir.
Gülen’in de anne tarafının İspanya’dan gelen Safarad Yahudilerine dayandığı söylenir. Çalışma alanı İslam coğrafyasıdır.
Her üç tarikatın koordine edildiği merkez Amerika, hizmet ettikleri merkez de dünya Siyonizm’idir. Koordine eden kuruluş ise CIA’dir. CIA bu üç tarikat vasıtasıyla hem Budist âlemi, hem Hristiyan âlemi hem de İslam âlemi üzerinde hegemonya kurmayı amaçlamaktadır.
Bir başka benzerlik de üçünün de ABD’de ikamet etmeye başlamalarıdır. Moon, 1959 yılında ABD’ye yerleşmiştir. Gülen, 1999 yılında ABD’ye yerleşmişken, Opus Dei kurucusu Papaz Escriya ise sürekli ABD’de bulunmuştur.
İspanya’da Papaz Escriva, Franco diktatörlüğünün sağ koluydu. Opus Dei Tarikatı’nın lideri Escriva, Franco’nun 35 yıllık diktatörlüğü ile işbirliği içinde olmuştur.
Moon tarikatının ortağı ise CIA’nın kurduğu Kore’deki CIA’nın temsilcisi Albay Bo Hi Pak’da dır. Bo Hi Pak da, Moon Tarikatının en güçlü üyesidir. O’nun aracılığıyla Güney Kore askeri vesayete alınmıştır.
Evangelizm; son yüzyılda ABD'yi yöneten ve son Milleniumda da (İncil tabiridir İsa Mesih'in geleceği, Kudüs'ün güneyindeki Kidron Vadisi'nde Armageddon'un yaşanacağı çağı ifade eder. Kullanırken iki defa düşünmeliyiz) dünyayı yönetmeye aday Küresel Çete'nin gizli dinidir.Yahudi'den daha Yahudi Hıristiyanların uydurma dinidir.
Aslında Haçlı Seferleri, yıllar önce Bush'un seçim kampanyası döneminde başlamıştı. IQ'su 17' den fazla olmadığını değerlendirilen Oğul Bush'un adını 'İslami Terör' koyduğu o günlerde 'Faşist İslami Terör' dediği uluslararası terörle mücadeleye ilişkin konuşma sırasında, ağzından 'Haçlı Seferleri' sözlerini kaçırmasından daha doğal ne olabilirdi ki? Daha sonra yoğun kamuoyu baskısı soncu lafı çevirmiş ve terörizmle mücadeleyi kastettiğini söylemişti. Bilirsiniz İngilizce'de Crusader kelimesi yalnız kutsal savaş için kullanılır, İslam inancındaki cihat gibi. Tabii bu savaş Müslümanlara karşı verilecek savaştır, başkasına değil.
Nasıl Bir İttifak?
Neden Evangelistler İsrail'e bu kadar ilgi gösteriyorlar? Nasıl oldu da bu özel ilişki gelişti?
Evangelistler'in İsrail sevgisinin kaynağı İncil'dir. Pek çok Evangelist'in çocukluk anılarında, pazarları aileleriyle huzur içinde, en güzel kıyafetlerini giyerek, kilisede İncil haritalarının önünde dinledikleri, İncil menkıbeleri önemli bir yer tutar. Zamanla her Evangelist, İncil'de bahsi geçen toplulukla kendisini özdeşleştirir ve vaat edilen topraklar onların hiç gitmedikleri vatanları oluverir. İsrail; İsa'nın doğduğu, vaaz ettiği, çarmıha gerildiği, yeniden canlanacağı topraktır. Bu sebeple her yıl on binlerce Amerikalı Hıristiyan, İsa'nın 'Ayak izlerinde yürümek' için, İsrail'e hacca gider.
Amerikalılar için Ortadoğu, İsa'nın 'ikinci gelişinde' yaşanacak olayların merkezinde yer almaktadır. Evangelistler bu anlamda İncil'i, Tanrı'nın emirlerini ve öğütlerini içeren bir kutsal kitap gibi değil de, merkezinde İsrail'in olduğu birçok kehânetin şifrelendirdiği, bir gizem metni gibi okumaya ve yorumlamaya çalıştıkları kitap gibi görür. Evangelistler'e göre, insanlığın kaderi önceden belirlenmiş bir ilâhî bir senaryo ile kararlaştırılmıştır ve herkes gibi İsrailoğulları da bu kozmik tiyatroda kendilerine biçilmiş rolü oynamaktadırlar.
İşte Mossat ve CİA tarafından oynanan küresel oyunun aktörleri bu saydığımız örgütlerdir. Hepsi din odaklı, insanların uhrevi ve dünyevi duygularına yönelik algı operasyonlarıdır. Amaçları hangi ırk din ve dil olursa olsun sonuçta Büyük İsrail İmparatorluğuna hizmet ettirtip önünde diz çöktürmektir. Biz tarikatlar ve şeyhler derken Cenabı Hakkın düşünme ve ibadet etmemiz için vermiş olduğu beyni tek bir ölümlü günahkarın eline verilmesinin sakıncalarından bahsediyoruz. Bu örgütler şu an bilinen ve en büyükleri olan örgütlerdir. Onbinlerce müridi bulunan herhangi bir tarikatın şu ana kadar olmamışsa bile bu evangelistlerin eline geçmesi halindeki durum tarihin tekerrüründen başka bir şey olmayacaktır.
saygılarımla.

Cem Çağman