2019-2020 Eğitim ve Öğretim yılı pazartesi başlayacak ve yaklaşık On dokuz milyon öğrenci, bir milyon da öğretmen iş başı yapacaktır. Peki kamuoyu neyi konuştu. Okul idareleri velilerden yardım topluyor. Kimi bir top kağıttan, kimi yüklü bir paradan bahsetti. Aslında bu gerçek ne yenidir ne de “Hayır olamaz, kimse para toplayamaz” tehditleri ile son bulacak bir uygulamadır. Soruşturma açarım diyen sayın bakan da okulların yardım toplamak zorunda olduğunu gayet iyi biliyor. Buna bir çözüm bulunması gerektiğini bu işin adının konulması zamanı geldiğini de çok iyi biliyor. Adı ise ya devlet okullara sizin tüm ihtiyaçlarınızı ben karşılayacağım diyecek ya da çocuğunu okula gönderen her veli yıllık 200 lira şu hesaba yatıracak diyecektir bunun üçüncü bir yolu yoktur.
Hepimiz biliyoruz ki Sayın bakanın bu konuda ses vermesi diğer konularda ki sessiz çığlığından başkası değildir. Çünkü bakan bey icraat yapmak istedikçe tehdit görüyor ve önüne konulan engellerle karşılıyor.
Şu son dönemlerde yalnızca proje okulu atamalarında dört ayrı kararnamenin bakan imzasıyla çıktığını buna engel olunduğunu ve yine bakan bey ve ekibine baskılar sonucunda bunların durdurulduğuna şahit oluyoruz.
Bunun yanı sıra değiştirmek istediği İlçe Müdürleri için sendikanın, vekillerin devreye girdiğini ve bakan beyin icraat yapmasına engel olunduğunu görüyoruz.


Sağır sultanın bile duyduğu Anadolu’nun her yerine bir gün dahi kursa gelmeyen kişilere seksen bin sertifikanın dağıtıldığı olayın üzerine gitmek istiyor gidemediğini biliyoruz. Bazı ilçelerdeki özellikle taşıma ile ilgili yolsuzlukların sümen altı edilmesi için baskıların geldiğine şahit oluyoruz.
Soruşturma sonucu yer değiştirmelerde müfettiş kararının aksine siyasi kararların daha çok rağbet gördüğüne şahit oluyoruz.

Bakan bey liyakat ve adalet dedikçe geçmişi aratmayacak tarzda adaletsizlik ve liyakatsizlik yarışına giren, bunun öncüleri olan, adaletsizliğe, liyakatsizliğe çanak tutanlar baş tacı edildiği sır değildir.
Özellikle lise yığılmalarını önlemek isteyen bakan beyin boş kalan imam hatip liselerine dokunmaya cesaret edemediğini bu yüzden Anadolu Liselerinde ikili eğitime geçilmesine veya sınıf mevcutlarının elliye dayandırıldığına seyirci kaldığı gün gibi ortadadır.

Yukarıda yalnızca bir bölümünü verdiğimiz açmazlar da gösteriyor ki Sayın bakan bazı engellere takılıyor. O da nasılsa müdürden bana bir zarar gelmez işin kolayını bulmuş vurun abalıya diyerek müdürleri tehdit ediyor. Ya da içindeki çocuğu dışa vurarak iyi ve güzel temenniler dile getiriyor.

Devlet işleyişine müdahale etmeyi normal gören ve adamını bulan herkesin bir şekilde istek ve arzusu gerçekleşiyorsa orada milletin hayrına bir şey çıkmaz. İşte tam da burada üstünler hukuku hakim güç haline gelir, devlet ciddiyeti sorgulanır, devlete güven dip yapar, iki yüzlülük ve riyakarlık alabildiğince artar kokuşmuşluk devleti içten içe çürütür ve bu enkazın altında herkes kalır. Bakan bey varsın sussun bu da bizim sesli çığlığımız olsun!..

Remzi ÖZMEN