Yönetenler üç ayrı ölçüye göre değerlendirilirler. 1-Yönetenin adı Teşkilatından daha az bilinir 2-Yöneten ile teşkilatı aynı ölçülerde bilinir 3-Yönetenin adı teşkilatından daha fazla bilinir. İşte sonuncusu yönetenin lider olduğunu ve markalaştığının en açık göstergesidir. Ölçümüz bu olduğuna göre Memur Sendikalaşmasının markalaşmış ismi kimdir diye taraflı tarafsız memurlara sorulduğunda eğer İsmail Koncuk diyorlarsa bu hakkı da hak sahibine teslim etmek gibi bir mecburiyetimiz vardır. Çünkü iltifat layık olana layık olduğu ölçüde yapıldığı takdirde mahkemedeki doğru şahitliğe benzer, kişinin yüzüne karşı yapılıyorsa bu bir işkencedir. Layık olmayan kişiye gereğinden çok iltifat etmek ise rüşvet yerine geçer. Bu ölçüler dikkate alındığında; yazımız mahkemede doğru şahitlik midir yoksa mensubiyet duygumuzla yazdığımız bir rüşvet midir, soruları mutlaka sorulacaktır. Ancak İsmail Bey’i tanıyan ve takip eden herkesin bunun mensubiyetten öte mahkemedeki bir doğru şahitlik olduğunu bileceklerdir. Biz her konuda yapmaya çalıştığımız gibi bu konuda da sadece bir hakkı teslim etmekten başka bir amaç taşımıyoruz. Gelelim sorumuzun cevabına; 1-İsmail Koncuk her şeyden önce milletin içinden çıkmış, değerleriyle barışık iyi bir vatanseverdir 2-İsmail Koncuk öğrencilik yıllarından beri bir teşkilat geleneğini görmüş ve yaşamıştır. Bunun için teşkilatçılığı çok iyi bilmektedir. 3-Teşkilat mensuplarını dinlemek konusunda son derece sabırlıdır ve kendilerini rahat ifade etmeleri için gerekli ortamı sağlamaktadır. Telefonu hep açıktır. 4- Eleştiriye açıktır ve yapmak istediklerini tartışmaya açar, istişare yapar. 5-Kitap okumakta araştırmakta ve inceleme yapmaktadır. 6-Çok çalışmakta ve gitmediğin yer senin değildir düsturuyla hareket ederek her teşkilatını birkaç kez ziyaret etmiş bulunmaktadır. 7-Sosyal anlamda teşkilat mensuplarıyla iletişim halindedir. Tabiri caizse iyi günde kötü günde arkadaşlarının yanındadır, onları yalnız bırakmaz. Bu anlamda teşkilata güven vermiştir. 8-Sosyal medya, günlük haber ve gelişmeleri iyi takip etmekte sendikacılığın gereğini yapmakta ve çalışan ile ilgili olumsuz bir durum gördüğünde anında müdahale etmektedir. 9-Çok iyi bir öngörüye sahip olduğu için olayları doğru okumakta doğru zamanda doğru müdahalelerde bulunmaktadır. 11- Vatan sevgisi onun çıkarlara göre değil ölçülere göre hareket ettirmektedir. Bu yüzden kendi zararına olduğunu bilse bile kurallı kaideli bir devlet yapısını hep arzulamakta ve savunmaktadır. 12-Adaleti herkes için istediği için ötelenen, kendisini yalnız gören tüm mazlumların gönlüne girmeyi başarmıştır. 13-Çokluk içinde birlik fikrine inanmış, her türlü ötekileştirmeye karşı kederde, tasada, sevinçte toplumun bir ve beraber olması için kavga vermekte ve bunun için liyakat ve ehliyeti önemsemektedir. 14-Hukukun üstünlüğüne inandığı ve bu ülkenin bekası için hukukun adil karar vermesini ve bu kararların uygulanmasını sürekli yetkililerden talep ettiği için hak kaybına uğrayanların gönlünde yer edinmiş ve markalaşmıştır. 15-2010 Sınav yolsuzluğu, Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçmesi, idarecilerin kanunla görevden alınması, mülakatlardaki usulsüzlüklerdeki tavrı, toplu görüşmelerde sarf ettiği emek, İş güvencesi tartışmalarında öne çıkması başta memurlar olmak üzere kamuoyunun ilgisini çekmiştir. Ayrıca son dönemde yine mazlum olduklarına inandıkları devlet memurlarının haklarını dillendirerek önemli bir sendikacılık başarısı göstermiştir. İşte bitmez tükenmez bir enerjiyle gösterilen bu çaba ve gayretler İsmail Koncuk Bey’i diğer sendika başkanlarından ayırmış, onu marka bir isim yaparak öne çıkartmıştır. Sonuç olarak bu yazımızın birinci amacı bir hak teslimiyeti yani mahkemede doğru şahitliktir. İkinci amacı da sendikacılık yapan dostlar eğer adaleti savunur, hukukun üstünlüğüne inanır, mazlumun yanında olur, kurallı ve kaideli bir devlet talebinde bulunurlarsa bundan onur duyarız. Bunları savunur da İsmail Koncuk Bey’i örnek alırlarsa ülkemiz adına bu herkes için hayırlı olur diye düşünüyoruz. Remzi ÖZMEN Kamudannethaber Ajanskamu/www.ajanskamu.net