Engin Akyürek'le edebiyat, oyunculuk ve hayat üzerine

Engin Akyürek hastasıydım, fırsat bu fırsat Bodrum'da kapısına dayandım…

Röportajdan hemen sonra, bir kız arkadaşım aradı. "Nasıl biri anlat" dedi. "Yazacağım bekle" dedim. "Ya ben senin Instagram'da yazmanı bekleyemem, şimdi söyle" dedi.

Şöyle tarif ettim;

Tutkulu sevgili olur… Şahane koca olur… Çok iyi yol arkadaşı olur… Dalış arkadaşı olur (dalgıç aynı zamanda) Felsefe hocan olur… Çok şey öğrenirsin ama derinliğinde de kaybolursun…

Hayat üzerine düşünen, kafa yoran biri… Belli ki kendisine çalışıyor… Sıkı oyuncu, sıkı yazar… 21 öyküsünü topladığı bir kitabı var. Adı, Sessizlik… Şaka gibi, inanılmaz iyi…

Ve tabii… Nefis bir sadeliği, şık, abartısız bir hali, gülünce içinde yıldızlar çakan gözleri, özenle seçtiği kelimeleri, şahane bir gülümsemesi ve altı çizili olmayan bir seksapeli var…

Gerçekten etkileyici biri Engin Akyürek, iyi ki tanımışım. "Sessizlik" kitabının gelirini Darüşşafaka'ya bağışlamış. Kitap 6. baskıda. Bir yerden edinin okuyun…

Sefirin Kızı bitmek üzere. Bodrum'daki iki yılı tamamlamış.. Yeni projelere yelken açıyor. Onu izlemeye devam… Seviyoruz seni Engin…..

"SESSİZLİK" ENFES BİR KİTAP MUTLAKA BULUP, OKUYUN

Benim eşekliğim, "Sessizlik"i yeni okudum. ve dumura uğradım! Bu ne ya! Böyle güzel bir şeyi nasıl yazabildin?

-Estağfurullah, okunacak o kadar çok kitap var ki, benim kitap sırasını beklemiş… Beğenmene çok sevindim, kitapla ilgili güzel bir şeyler duyunca çok mutlu oluyorum. Her şeyiyle bana ait olduğu için belki de…

BİRBİRİNDEN GÜZEL 21 ÖYKÜ VAR… SADE, ABARTISIZ, YALIN

Gerçekten de su damlası gibi bir kitap. 21 öykü de birbirinden sade, abartısız, yalın. Oyunculuğun mu, yazarlığın mı daha iyi bilemedim…

-Ben oyunculuğumun daha iyi olmasını dilerim. Mesleğim oyunculuk. Yazmayı çok sevsem de kafamda sürekli kurgusal hikayeler dönse de kendimi bir yazar olarak görmüyorum. Yaşar Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sait Faik Abasıyanık, Sezgin Kaymaz gibi büyük yazarların ürettiklerini okuyunca, kendimde o hakkı görmüyorum.

ESKİ BAYRAMLAR, MAHALLE ARASINDA OYNAYAN ÇOCUKLAR, GERÇEK İNSANLAR, GERÇEK DEĞERLER

Sıcak, samimi bir dil. Tertemiz bir Türkçe. En önemlisi saf, gerçek duygular. Eski bayramlar, mahalle arasında oynayan çocuklar, gerçek insanlar, gerçek değerler… Bu kavramlara değinmenin özel bir sebebi var mı?

– Bilmem, ben içimde saklı duran o küçük çocuğun, samimiyetini göstermeye çalıştım.

"Geçmiş", bir hafıza, aynı zamanda bir derinlik. Benim çocukluğum 80'lerde, ergenliğim 90'larda geçti. Bayramlar daha sıcaktı, ilişkiler daha samimiydi, cep telefonu yoktu… Ama bunları, geçmişe övgü olsun diye söylemiyorum, tespit yapıyorum. Cep telefonunun hayatımıza kattığı rahatlığı, kolaylığı saymaya başlarsak, hiçbirimiz geçmişe filan gitmek istemeyiz. Böyle karşılaştırmalar, kafamda hikayeler kurgulamama sebep oluyor. Eskiden sevgilimizi aradığımızda, ev telefonunu babasının açma ihtimali vardı. Bugün ev telefonu kullanılmıyor neredeyse. Biz, ev telefonunu bırak, cepten aramak yerine Instagram'dan ona mesaj atmayı daha konforlu buluyoruz. Ben bu değişimler üzerine hikayeler kurgulamayı seviyorum.


Engin Akyürek'le edebiyat, oyunculuk ve hayat üzerine

Engin Akyürek hastasıydım, fırsat bu fırsat Bodrum'da kapısına dayandım…

Röportajdan hemen sonra, bir kız arkadaşım aradı. "Nasıl biri anlat" dedi. "Yazacağım bekle" dedim. "Ya ben senin Instagram'da yazmanı bekleyemem, şimdi söyle" dedi.

Şöyle tarif ettim;

Tutkulu sevgili olur… Şahane koca olur… Çok iyi yol arkadaşı olur… Dalış arkadaşı olur (dalgıç aynı zamanda) Felsefe hocan olur… Çok şey öğrenirsin ama derinliğinde de kaybolursun…

Hayat üzerine düşünen, kafa yoran biri… Belli ki kendisine çalışıyor… Sıkı oyuncu, sıkı yazar… 21 öyküsünü topladığı bir kitabı var. Adı, Sessizlik… Şaka gibi, inanılmaz iyi…

Ve tabii… Nefis bir sadeliği, şık, abartısız bir hali, gülünce içinde yıldızlar çakan gözleri, özenle seçtiği kelimeleri, şahane bir gülümsemesi ve altı çizili olmayan bir seksapeli var…

Gerçekten etkileyici biri Engin Akyürek, iyi ki tanımışım. "Sessizlik" kitabının gelirini Darüşşafaka'ya bağışlamış. Kitap 6. baskıda. Bir yerden edinin okuyun…

Sefirin Kızı bitmek üzere. Bodrum'daki iki yılı tamamlamış.. Yeni projelere yelken açıyor. Onu izlemeye devam… Seviyoruz seni Engin…..

"SESSİZLİK" ENFES BİR KİTAP MUTLAKA BULUP, OKUYUN

Benim eşekliğim, "Sessizlik"i yeni okudum. ve dumura uğradım! Bu ne ya! Böyle güzel bir şeyi nasıl yazabildin?

-Estağfurullah, okunacak o kadar çok kitap var ki, benim kitap sırasını beklemiş… Beğenmene çok sevindim, kitapla ilgili güzel bir şeyler duyunca çok mutlu oluyorum. Her şeyiyle bana ait olduğu için belki de…

BİRBİRİNDEN GÜZEL 21 ÖYKÜ VAR… SADE, ABARTISIZ, YALIN

Gerçekten de su damlası gibi bir kitap. 21 öykü de birbirinden sade, abartısız, yalın. Oyunculuğun mu, yazarlığın mı daha iyi bilemedim…

-Ben oyunculuğumun daha iyi olmasını dilerim. Mesleğim oyunculuk. Yazmayı çok sevsem de kafamda sürekli kurgusal hikayeler dönse de kendimi bir yazar olarak görmüyorum. Yaşar Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sait Faik Abasıyanık, Sezgin Kaymaz gibi büyük yazarların ürettiklerini okuyunca, kendimde o hakkı görmüyorum.

ESKİ BAYRAMLAR, MAHALLE ARASINDA OYNAYAN ÇOCUKLAR, GERÇEK İNSANLAR, GERÇEK DEĞERLER

Sıcak, samimi bir dil. Tertemiz bir Türkçe. En önemlisi saf, gerçek duygular. Eski bayramlar, mahalle arasında oynayan çocuklar, gerçek insanlar, gerçek değerler… Bu kavramlara değinmenin özel bir sebebi var mı?

– Bilmem, ben içimde saklı duran o küçük çocuğun, samimiyetini göstermeye çalıştım.

"Geçmiş", bir hafıza, aynı zamanda bir derinlik. Benim çocukluğum 80'lerde, ergenliğim 90'larda geçti. Bayramlar daha sıcaktı, ilişkiler daha samimiydi, cep telefonu yoktu… Ama bunları, geçmişe övgü olsun diye söylemiyorum, tespit yapıyorum. Cep telefonunun hayatımıza kattığı rahatlığı, kolaylığı saymaya başlarsak, hiçbirimiz geçmişe filan gitmek istemeyiz. Böyle karşılaştırmalar, kafamda hikayeler kurgulamama sebep oluyor. Eskiden sevgilimizi aradığımızda, ev telefonunu babasının açma ihtimali vardı. Bugün ev telefonu kullanılmıyor neredeyse. Biz, ev telefonunu bırak, cepten aramak yerine Instagram'dan ona mesaj atmayı daha konforlu buluyoruz. Ben bu değişimler üzerine hikayeler kurgulamayı seviyorum.


SON 20 YILDA DÜNYA DAHA ÖNCE YAŞAMADIĞI BİR DEĞİŞİMİ YAŞADI

Eski Türkiye'yi ve değerlerini özleyenlerden misin?

-Geçmişi hepimiz özleriz. Orada biz varız çünkü. Şimdiki zaman, bizi ne zaman darlasa, gelecek ne zaman bizi korkutsa, geçmişe sarılır, oradan birkaç anı bulur, ona sığınırız. Son 20 yılda, dünya daha önce yaşamadığı bir değişimi yaşadı. Bizler de buna tanık olduk. Bunların içinde de hikayeler var. Bu hikayelere kafa yormak, üzerine yazmak hoşuma gidiyor.

BİRBİRİMİZİ DİNLEMİYOR, SEVMİYORUZ. SABIRSIZ, EMPATİDEN YOKSUN VARLIKLARA DÖNÜŞTÜK. BENCİL VE ŞİŞİK EGOLARIMIZLA BİRBİRİMİZE ÇARPIP DURUYORUZ

Günümüz dünyasında, sence en çok eksilen hangi duygu oldu?

-Eksilmekten çok, değişime uğradı diyelim. O duygular hala var, sadece başka bir şeye dönüşmüş durumda. Ben bunları olumsuz bir yerden söylemiyorum. Tabii ki iyi kalpli, merhametli güzel insanlar hala var bu dünyada. Ama eskisi kadar birbirimizi dinlemiyor, sevmiyoruz. Sabırsız, empatiden yoksun varlıklara dönüştük. Bencil ve şişik egolarımızla birbirimize çarpıp duruyoruz. Ama şu da var: 1940'larda, 2. Dünya Savaşı'nda 40 milyondan fazla insan öldü. Dünyanın geçmişi, bugünden daha masum değil!

ÖNCE BİZ DEĞİŞECEĞİZ!