Bürokratik işleyişimizin keyfe keder, bütünlükten yoksun ve bir eliyle yaptığını diğer eliyle yıkan nitelikte olduğunu değişik vesilelerle yeniden deneyimliyoruz. 9 Şubat 2019 Tarih ve 30681 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan MEB Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik bunun en somut örneği. Bilindiği üzere önceki yönetmelik İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri alan öğretmenlerinden İmam Hatip Liselerine “müdür” olarak görevlendirilme isteğinde bulunanlara, atölye ve laboratuvar öğretmenlerinden meslekî ve teknik ortaöğretim kurumlarına müdür olarak görevlendirilme isteğinde bulunanlara, bu eğitim kurumları ile sınırlı olmak üzere ilave ‘5’ puan verileceği belirtiliyordu. Değişik vesilelerle kamu yönetiminde kullanılan bu ‘pozitif ayrımcılık’ yeni yönetmelikle bambaşka bir noktaya taşınmış. Yeni yönetmelik ilave ‘5’ puanı kaldırmış ancak Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumlarına Müdür olmak için atölye ve laboratuvar öğretmeni olma, İmam Hatip Liselerine Müdür olmak için de İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri alan öğretmeni olma şartını getirmiş. Değişikliğin, İmam Hatip Liselerine bu kurumların kültür ve değerlerine uygun olmayanların yönetici olarak gelmesini önlemeye matuf, bir takım izaha muhtaç talep ve beklentiler üzerinden yapıldığı ilgili olanların malumu. Bu tarz gerekçelerle yapılan sistemik düzenlemeler sorunları çözmedikleri gibi çarpan etkisiyle, sorun yumağı olan sistemi iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor: Birincisi; bu değişiklik Anayasa’daki ‘eşitlik’ ve ‘liyakat’ ilkelerine, 657 sayılı DMK’daki ‘kariyer’ ve ‘liyakat’ ilkelerine açıkça aykırı. İkincisi değişiklik daha birkaç ay önce ‘kronik eğitim sorunumuzun mucizevi çözümü’ olarak lanse edilen ve il il tanıtımları gövde gösterisi formatında devam eden 2023 Vizyon Belgesine aykırı. Belgede “Okul yöneticiliği profesyonel bir uzmanlık alanı olarak düzenlenerek bir kariyer basamağı olarak yapılandırılacak, özlük hakları iyileştirilecektir” deniliyorken yeni düzenleme bunun tam aksini yürürlüğe sokuyor. Yöneticiliği belirli alanlarla sınırlandıran bu düzenlemenin profesyonellik ile ilintili olmadığı açık. Üçüncüsü yönetmeliğin 5 maddesinin c bendinde“Görevlendirileceği eğitim kurumu ile aynı türdeki eğitim kurumlarından birine öğretmen olarak atanabilecek nitelikte olmak ve görevlendirileceği eğitim kurumu ile aynı türdeki eğitim kurumlarından birinde aylık karşılığında okutabileceği ders bulunmak” denilmiştir. Bu hüküm pratikte okulda hangi alan veya dallar olduğuna bakılmaksızın tüm atölye ve laboratuvar öğretmenleri müdür olarak atamanın önünü açıyor. Yani içinde sadece sağlık hizmetleri alanı bulunan bir mesleki ve teknik eğitim okuluna bu alanla ilgili olamayan üstelik bu okula öğretmen olarak da atanamayan bir metal teknolojileri alanı öğretmeni okul müdürü olarak atanabilecekken bu okullara öğretmen olarak atanıp görev yapabilen biyoloji öğretmeni müdür olamayacaktır. Dördüncüsü bu okulların atölye, laboratuvar ve meslek dersleri branşından olmayan mevcut yöneticilerinin yaşayacağı mağduriyetleri, hak kayıplarını ve şüphesiz bunun doğuracağı yıpratıcı hak arama sürecidir. Anayasa ile, DMK ile, MEB’in şu anki söylem ve eylemlerine rota çizdiği ifade edilen 2023 Eğitimde Vizyon Belgesi ile açık şekilde aykırılık teşkil eden bu düzenlemenin iptal edilmesi aklın ve mantığın gereğidir. Bir takım münferit hadiseleri gerekçe sistemi rayından çıkaracak uygulamalar yerine eşitlik, adalet, liyakat ilkelerine uygun iş ve işlemler tesis etmek zaruridir. Buna dönük çalışmak yerine sistemi ifsat edecek uygulamalara yol vermek MEB’in iç tutarlılığını bozduğu gibi iş barışını da, kurum aidiyetini de bozuyor. 01.03.2019 Özgür Eğitim-Sen Yönetim Kurulu