Yenişafak Gazetesi Yazarı Ahmet Ünlü köşesinde "Mühendisler, amiri oldukları işçiden daha az maaş alıyor!" başlıklı haber:

Okuyucularımızdan gelen talepleri gündeme taşımak için onlardan gelen sorunları köşemize taşımaya devam ederek onların sesleri olmaya devam edeceğiz.

Mühendisler amiri oldukları işçiden daha düşük maaş alıyor

Okuyucumuz; “Hocam Türkiye’de yeryüzünde başka hiçbir ülkede olmayan bir şey oluyor ve o da kamu mühendislerinin amiri oldukları işçiden daha düşük maaş almaları.” ifadelerine yer vermiş.

Daha önceki yazılarımızda da bahsettiğimiz üzere kamu personel reformu için gerekli adımların atılma zamanı gelmiştir. Amir durumunda olan bir personelin aldığı maaşın hiçbir şekilde astlarından düşük olması kabul edilemez. Astların personel statüsünün yani işçi, memur veya sözleşmeli olmasının önemi yoktur. Aksi durumda çalışma barışı bozulacağı gibi eğitimin, tecrübe ve birikimin anlamsızlaştığı bir manzara ortaya çıkar.

Bu nedenle okuyucumuzun belirttiği gibi bir durumun kabulü mümkün değildir. Bunun için bu konunun acilen masaya yatırılması gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle işçilerle yapılan son toplu sözleşmede İşçi Sendikalarının beklentisinin üzerinde bir maaş artışı getirilmesi işçi memur maaşları arasında ciddi bir sorun oluşturmuştur.

Kamu mühendisleri hakkında daha kapsamlı raporlar hazırlanmalıdır

Kamu mühendislerinin sorunlarını elimizden geldiği kadarıyla gündeme taşımaya çalışıyoruz. Ancak gelinen noktada bir arpa boyu yol alınamadığını görmek üzüntü vericidir. Bu nedenle ilgililere iletmek üzere daha kapsamlı ve dört başı mamur bilimsel bir rapor hazırlanmasının faydalı olacağını düşünüyoruz.

Ek gösterge düzenlemesi mühendislerin emekli maaşında mağduriyet oluşturdu

7417 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla getirilen 3600 ek gösterge düzenlemesi ile ek göstergelerdeki artışlar 15.01.2023 tarihinde yürürlüğe girdi. Girdi girmesine de bazı meslek grupları sevinirken bazıları üzüldü.

Özellikle getirilen düzenleme ile ortaya çıkan dengesizlik şimdiden mühendisler açısından rahatsızlık oluşturmaya başladı. Ayrıca 5434 sayılı Kanuna tabi olanlarla 5510 sayılı Kanuna tabi olanlar arasındaki dengesizlik de bariz bir şekilde ortaya çıkmaya başladı.

Örnekle getirilen düzenlemeyi açıklamak gerekirse; ¼ derece ve kademeden emekli olan 25 yıllık bir mühendis düzenleme öncesinde 14.811,18 TL emekli maaşı ve 446.414,56 TL emekli ikramiye alırken sonrasında ise 15.064,88 TL emekli maaşı ve 454.061,50 TL ikramiye almaya başladı.

Ancak ¼ derece ve kademeden emekli olan 25 yıllık bir hemşire düzenleme öncesinde 12.147,21 TL emekli maaşı ve 366.121,69 TL emekli ikramiyesi alırken sonrasında ise 14.811,17 TL emekli maaşı ve 446.414,56 TL emekli ikramiyesi almaya başladı.Getirilen düzenleme sonrasında ortaya çıkan manzara maalesef budur. Düzenleme öncesindeki yazılarımıza bakıldığında oluşacak sıkıntılardan bahsedilmişti. Bu durumda mühendisler ve mimarlar kıyasen ciddi bir emekli maaşına ve ikramiye kaybına uğramıştır.

Kadroya geçen öğretmenler mazeret tayini istiyor

Okuyucumuz; “MEB 7433 sayılı Kanunda mazeret tayini olarak sadece can güvenliği ve sağlık özrüne yer verildiği için engelli ve eş durumunu 3 yıl dolmadan kabul etmiyor. Aynı Kanunla kadroya geçen Sağlık Bakanlığı 1 yılı dolana eşi memur olanlar için tayin hakkı verdi.

Aynı Kanun farklı uygulamalar var. Bu yüzden 3+1 sistemi biran önce 1+1 şeklinde revize edilmeli. MEB in özellikle sonradan engelli olanlar için kadroya geçmiş olsa bile 3 yıl tayin hakkı vermemesi tam bir akıl tutulması. Engelli öğretmenler ilk ataması kadrolu yapılırken.” ifadelerini kullanmış.


Maalesef Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlerin mazeret nedeniyle yer değişikliğine çözüm üretmekte zorlanıyor. Elbette öğretmenlerin durumu diğer personellerden farklıdır. Bir öğretmenin yer değişikliğinin öğrenciler üzerinde olumsuz etkilerinin olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Özellikle ilköğretimde öğretmen değişiklikleri öğrenciler üzerinde daha fazla olumsuz etkiler bırakmaktadır. Okuyucularımızın bu durumu gözden kaçırmaması gerekiyor. Ancak mazeret nakillerine de çözüm üretilmesi gerekmektedir. Önemli olanın zoru çözmektir.

Daha önceki yazılarımızda öğretmen dağılımındaki dengesizlikten bahsetmiştik. Ancak şuana kadar öğretmen dağılımındaki dengesizliğe çözüm üretilemedi. Dengesizliğe hem hazırlanan raporlarda hem de Sayıştay raporlarında yer verildiğini görüyoruz. Her çözümün bir maliyeti olduğu için maalesef ciddi bir adım atılamıyor.

Daha önceki yazımızda; “Norm kadro verilerine göre en az 100 bin öğretmen ihtiyacının olduğu Millî Eğitim Sistemi’nde aynı anda 50 bine yakın norm fazlası öğretmen ve 80 binden fazla ücretli öğretmen görev yapmaktadır.” ifadesine yer vermiştik.


Sayıştay raporlarında da öğretmen dağılımındaki dengesizliğe yer verildiğini görüyoruz. Sayıştay raporu’ndan çarpıcı bir örnek vermek gerekirse; Ankara’nın Çankaya ilçesinin norm kadrosu 6.822 iken öğretmen mevcudu 8.105’tir. İlçe genelinde öğretmen ihtiyacı 325, öğretmen fazlası ise 1.608’dir. Sayıştay Raporu’nda ayrıca şu ifadelere yer verilmiştir; “Bakanlığın ‘Resmi Eğitim Kurumlarında Görev Yapan Öğretmenlerin Mevcut İhtiyaç ve Norm Durumu’na ilişkin veriler incelendiğinde, il ve ilçeler bazında öğretmen ihtiyacı ile öğretmen fazlası sayılarının birçok bölgede yüksek olduğu görülmektedir.

Raporda büyükşehir belediyesi bulunan illerdeki ihtiyaç ve fazlaya ilişkin bilgilere yer verilerek belirtilen illerde öğretmen ihtiyacı 107.109 iken, aynı zamanda 29.626 adet öğretmen fazlası bulunmakta olduğu belirtilmiştir.

Yine rapora göre Türkiye genelinde 153.640 adet öğretmene ihtiyaç varken, aynı zamanda 41.654 öğretmen norm fazlası durumundadır. İhtiyaç duyulan sayının yüksekliği karşısında aynı zamanda ihtiyaç fazlası olması, kısmen öğretmenlere alanları dışında istekleri olmadan ders görevi verilememesinden kaynaklanıyor ise de, bu dengesizliğin en önemli nedeninin sağlıklı bir planlama yapılmaması ve özellikle bazı merkezlerde çeşitli saiklerle ihtiyacın çok üzerinde öğretmen görevlendirilmesi olduğu açıktır. Örneğin Ankara’da norm kadro 53.036 iken mevcut öğretmen sayısı 53.606’dır. Bir başka deyişle mevcut öğretmen sayısı ihtiyaç duyulan sayının üzerindedir. Ancak buna rağmen 5.169 öğretmen ihtiyacı bulunmaktadır.

Üniversitelerdeki Eş Dost Ataması Tam Gaz Devam Ediyor Üniversitelerdeki Eş Dost Ataması Tam Gaz Devam Ediyor

Sayıştay raporunda belirtilen öğretmen dağılımındaki sorunlar hala devam ediyor. Öğrenci-öğretmen dengesi merkeze alınarak bu soruna çözüm bulunması gerekmektedir. Acı reçete içeren bu soruna çare bulmak için bedel ödenmesi ve birilerinin kötü adam olması gerekiyor. Asker ve emniyet personelinde de zorunlu yer değiştirme olmasına rağmen bu personel grubunda norm kadro fazlası sorunu yaşanmamaktadır.

Ahmet Ünlü Yenişafak.com.tr