ŞEKERCİ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Bir Kızılderili Atasözü; “Bir çocuğun eğitiminden tüm kasaba sorumludur” der. Ancak, bu herkes her işe karışsın ve işler içinden çıkılamaz hale getirilsin anlamına gelmez. Yürütmenin esası, herkese yetki ve vazife taksimi yaparak kaosa neden olmamaktır. Bakanlıkların da amacı bu değil midir? Merkezi yönetim anlamında eğitimin Milli Eğitim'e, sağlığın Sağlık Bakanlığı'na, sporun ise Gençlik Spor Bakanlığı'na bağlı olması da bu yüzdendir.

Spor kulüpleri ile başlayan, öğrenci meclisleri ile devam eden süreçte teamülleri zorlayan bir durumla karşı karşıya olduğumuzu okul ziyaretlerimizdeki serzenişlerden de anlıyoruz. Eski İl Müdürü Ata Özer zamanında alınan cezalar zihinlerdeki yeri taptaze iken, İstanbul 'a özel Spor Kulüpleri kurulma konusunda uygulanan Mülki İdare baskısı -ki okulların tek tek aranarak talimat verildiğini biliyoruz - netice vermiş ve neredeyse tüm okullarda maksat hasıl olmuştur.

Spor kulüplerine ilişkin, defter tutulması, noter, genel kurul, üye kaydı, malzeme temini, antrenör, lisans, sağlık raporu, spor salonu gibi temel sorunlar, okul müdürlerini meşgul eden sorunlar olarak tazeliğini koruyor. Tam da burada tavsiyem okul yöneticilerinin kulüp ihtiyaçlarının karşılanması için İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri üzerinden ödenek istemeleri olacaktır. Burada çözüm adresi kuşkusuz Valilik olmalıdır.

Gelelim Öğrenci Meclisi meselesine;

MEB 2024 Türk Dili ve Edebiyatı (9,10,11 ve 12. Sınıf) Yeni Müfredatı MEB 2024 Türk Dili ve Edebiyatı (9,10,11 ve 12. Sınıf) Yeni Müfredatı

2019 yılında MEB tarafından resmi yazıyla kaldırılan Öğrenci Meclislerinin yeniden kurulması talimatı ile karşı karşıya kalmış durumdayız.

Hukukta temel kaidedir:

Yasalar anayasaya, yönetmelikler kanuna, genelgeler yönetmeliklere uygun olmak zorundadır. Eğer bu uygulamada bir maslahat keşfedilmiş ise bakanlığın tüm illerde uygulaması gerekir. Bakanlık, bir maslahata binaen -ki biz bunu biliyoruz-kaldırmış ise yeniden tecrübe etmeye gerek yoktur. Tabi bu arada, sırada daha ne var onu da bilmiyoruz.

Alışık olmadığımız kadar -son süreçte- Milli Eğitim olarak mülki idare ile iç içe geçmiş durumdayız. Her geçen gün,İlçe Milli Eğitim Müdürlerini bypass eden yeni uygulamaları müşahede ediyoruz. DYS üzerinden doğrudan yazı yazma, toplantı düzenleme ve sıradışı bir çok örnek sayılabilir.

Yürütme erkinde bu kadar rol karışıklığının olması yönetsel kaosa davetiye çıkarır. Her makam kendi yerinde ağırdır. Makamların işlevselliği kişilere göre bu kadar değişkenlik arz etmemeli.

Unutmayalım;

Mülkün temeli sadece adalet değildir.

İdris ŞEKERCİ

Eğitim Bir Sen İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı