Musa Akkaş, “Bir yığılmayla karşı karşıya kalacağız ve ciddî anlamda derslik sıkıntısı çekeceğiz. Bu sorunun nasıl çözüleceği hakkında Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) da herhangi bir açıklamada bulunmadı” dedi. “ÖĞRETMEN AÇIĞI VAR” Eğitimde en önemli sorunlardan birisinin de öğretmen açığı olduğunu ifade eden Musa Akkaş, “Şu an itibariyle, 130 bin civarında öğretmen açığı var. Atama bekleyen öğretmen sayısı 400 bin ve eğitim fakültelerinde okuyan gençlerimizin sayısı da 300 bin. Yani 700 bin civarında öğretmen adayı atama bekliyor. Bakanlık; öğretmen açığına binaen Şubat ayında 20 bin sözleşmeli öğretmen alınacağını ilân etti. Bu rakam atama bekleyen öğretmenlerin beklentisini karşılamaktan çok uzak” diye konuştu. “FORMASYON GÖRMEMİŞ İNSANLAR” Her yıl Türkiye genelinde il valiliklerinden ücretli öğretmen görevlendirmesiyle ilgili bilgi aldıklarını söyleyen Musa Akkaş, “Ücretli öğretmen; ders karşılığı ücret alan kişilerdir. Bunların içerisinde lisans. ön lisans, eğitim fakültesi mezunları var. Öğretmenlikle hiç alâkası olmayan, pedagojik formasyon görmemiş insanlar, maalesef ücretli öğretmen olarak görevlendiriliyor. 81 ilde 80 bin 583 ücretli öğretmen görevlendirildi. 81 ilde ücretli öğretmenin görevlendirilmesi 81 ilimizde de öğretmen açığının olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı. “YÖNETMELİKTE DÜZENLEME YAPILDI” Ücretli öğretmenlerin hiçbir özlük hakkının olmadığını belirten Akkaş, “Ders başına ücret aldıkları için aylık ellerine geçen para asgarî ücret kadar bile olmuyor. Okul müdürü istediği zaman işlerine son verebiliyor, ayrıca öğretmenlik formasyonu almayan ön lisans mezunları dahî ücretli öğretmen olabiliyor” dedi. 2014 yılından bu yana mülâkatla yönetici atayan MEB’in, ehliyetsiz insanlardan oluşan bir makam düzeni kurduğunu sözlerine ekleyen Musa Akkaş, “Yalnızca mülâkat yapılmak suretiyle tek taraflı atamalar oldu, insanlar ayrıştırıldı, emekleri çalındı. Ziya Selçuk’un göreve gelmesiyle birlikte yönetmelikte düzenlemeye gidildi. Yönetici atamalarına mülâkata ek olarak yazılı sınav da getirdi. Bu, torpilin önüne geçti diyebiliriz, ancak, bunun da bir çözüm olmadığını düşünüyorum. Ziya Selçuk gittiği zaman gelen kişi de kendisine göre düzenleyebilir. Bakanlığın imzaladığı protokollerle okullara öğretmenlikle hiç alâkası olmayan farklı cemiyet, dernek, vakıflar ve cemaatlerin dahil edilmesi, eğitimcileri kaygılandırmaktadır. Eğitim kurumları, hiçbir cemaatin tarlası değildir. Türkiye 15 Temmuz felâketini yaşadı, tekrar yaşamak istemiyoruz.” uyarısında bulundu.