Vergi politikalarında, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almak, toplanan vergilerin kamu hizmetleri aracılığı ile topluma döndürülmesi, düşük gelirliler ile yüksek gelirli kesim arasında, dengenin sağlanması gerekiyor diye konuştu. Türkiye'de vergi kalemlerinin çokluğu ve kesintilerin yüksekliği, emekçi, kamu çalışanının belini büktüğünü ve yoksullaştırdığını kaydetti.

Türk Eğitim-Sen Adana 1 Nolu Şube Başkanı Selahattin Dolgun; 'Ülke içinde gelir dağılımını düzenlemenin en etkin yollarından bir tanesi de uygulanan vergi politikalarıdır. Vergi politikalarının temel amacı, çok kazanandan çok, az kanandan az vergi almak yoluyla, toplanan vergilerin kamu hizmetleri aracılığıyla topluma hizmet olarak döndürülmesi, böylelikle de düşük gelirliler ile yüksek gelirli kesim arasındaki dengenin sağlanmasıdır. Lakin kamu çalışanlarından yüksek vergi kesintisi, çalışan memurları yoksullaştırdığını öne sürdü.

Dolgun: Bu vergi sistemi bizi yoksullaştırıyor Türk Eğitim-Sen Adana 1 Nolu Şube Başkanı Selahattin Dolgun; 'Ülke İçinde gelir dağılımını düzenlemenin en etkin yollarından bir tanesi de uygulanan vergi politikalarıdır. Vergi politikalarının temel amacı, çok kazanandan çok, az kanandan az vergi almak yoluyla, toplanan vergilerin kamu hizmetleri aracılığıyla topluma hizmet olarak döndürülmesi, böylelikle de düşük gelirliler ile yüksek gelirli kesim arasındaki dengenin sağlanmasıdır. Lakin kamu çalışanlarından yüksek vergi kesintisi, çalışan memurları yoksullaştırdığını öne sürdü. Türk Eğitim-Sen Adana 1 Nolu Şube Başkanı Selahattin Dolgun bizim Adana gazetesi'ne yaptığı yazılı açıklamada şunlara değindi; 'Ne yazık ki ülkemizde bu durum tersine bir yol izlemektedir. Kamu tarafından izlenen vergi politikasının temelinde belli kesimlerden yüksek oranda vergi alınması ve vergi vermesi gereken fakat vermeyenlerden vergi alınamaması yatmaktadır.

Hal böyle olunca iktidarlar da vergi toplamanın en kolay olduğu kesime yani kayıt altında çalışan kesime yönelmekte ve kaynağından kesilen vergiler yoluyla vergi açığını kapatmaya çalışmaktadır. Gelir dağılımının vergiler yoluyla etkilenmesinde önemli olan bir başka kriter, vergilerin dolaylı mı yoksa dolaysız olarak mı toplandığıdır. OECD ülkelerinde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerine oranı ortalama %35 iken, Türkiye'de bu oran %68,5 civarındadır. Buna göre Türkiye'de vergi adaleti en az olan dolaylı vergilerin dolaysız vergilerin yerine ikame edildiği görülmektedir. Buna ek olarak 2003 yılında yıllık geliri 62 bin 500 TL'den yüksek olan en yüksek gelir grubundan alınan vergi oranı 5 puan indirilerek %40'tan %35'e çekilmiş, 2006 yılında yapılan bir düzenleme ile yıllık toplam brüt geliri 18 ile 30 bin TL olan orta - düşük gelirli grubun gelir vergisi oranı %25'ten %27'ye çıkarılmıştır. Yıllar içinde gelinen süreçte, ücretlileri ve düşük gelirli kesimi doğrudan ilgilendiren gelir vergisinin alt dilimi neredeyse hiç artırılmamakta ve düşük gelirli kesimin ödediği gelir vergisi oranı kısa sürede %15'ten %20'ye yükselmektedir. Buna bağlı olarak Hükümet, çalışanlar üzerindeki vergi yükünü iyice artırıp, 2016 yılında 12 bin 600 lira olan %15'lik gelir vergisi üst sınırını, 2017 yılı için yalnızca 400 lira atışla 13 bin lira olarak belirleyince bütün ücretlilerin üzerindeki vergi yükü iyice artmış, 2017 yılı içinde bir üst vergi dilimine geçmesi ve 5 puan daha fazla vergi ödemesi kesinleşmiştir. Bu durum gelir dağılımının geniş kitleler aleyhine bozulmasında büyük pay sahibi olmaktadır. Çünkü bu yolla geniş kitlelerin satın alma gücü önemli ölçüde daraltılmaktadır. Buna karşılık hazine bonoları ve devlet tahvillerinin vergiden muaf tutulması, rant gelirleri lehine gelir dağılımının bozulmasına sebep olmaktadır. Hal böyle olunca kamu görevlileri kısa sürede bir üst vergi dilimine geçtiklerinden maaşları düşmekte ve Temmuz ayında aldıkları maaş zammının büyük bölümü artan gelir vergisi ödemesine gitmektedir.

Ayrıca bilindiği gibi ücretli kesimin vergiteşvik edilmesi bakımından olumludur. Ancak, ülkemizde vergisini kuruşu kuruşuna ve zamanında ödeyen tek kesim kamu çalışanlarıdır. Bu bakımdan bu teşvikten kamu görevlileri de faydalandırılmalıdır. Yaşanan bu olumsuzlukları gidermenin bir yolu, çalışanlar üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesidir. Kamu görevlileri ve KIT personeli ile sözleşmeli personelin gelir vergileri stopaj usulü ile kesilirken, diğer kesimlerin vergilerinin bir dönem sonra ve taksitler halinde tahsil edilmesi, hatta bir süre sonra çıkarılan vergi afları yoluyla indirime gidilmesi, enflasyonun AB ve ABD gibi gelişmiş bölgelere oranla yüksek düzeyde olduğu ülkemizde, izlenen vergi politikası ile gelir dağılımının geniş kitleler aleyhine bozulmasında rol sahibi olmaktadır. Gelir dağılımında adaletin sağlanması için adil bir gelir vergisi sistemi oluşturulmak zorundadır.

Bu zamana kadar vergisini ödemeyenlere hep af çıkartılırken adeta vergisini düzenli ödeyenler cezalandırılmaktaydı. Getirilmek istenilen bu uygulama adaletin sağlanması ve düzenli vergi ödemenin kesintilerinden dolayı yaşadığı adaletsizliğin ve mağduriyetin giderilmesi adına 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 23. maddesine bir fıkra eklenerek Devlet memurlarına ödenen taban aylık tutarının Gelir Vergisi'nden muaf tutulması sağlanmalı, diğer sözleşmeli personelin de vergi matrahlarından aynı tutarda indirim yapılmalıdır. Bu olmuyorsa, gelir vergisinin %15 ve %20'lik dilimleri yükseltilmeli veya ücretliler için farklı bir gelir vergisi tarifesi uygulanmalıdır. Ne yapılırsa yapılsın mutlak surette çalışanların uğradığı bu vergi adaletsizliği düzeltilmelidir.'

Dolgun devlet eliyle kamu çalışanları fakirleştirilmesin, diyerek özenle altını çizdi.

Bizim Adana

Kamudan haberleri ve gelişmeleri  Ajanskamu farkıyla aktarmaya devam edeceğiz.

Ajanskamu Haber/ www.ajaskamu.net