Önce tespitle başlayalım: Darbe girişimi sonrasında köşe bucak PDY/PÖ ve/ya FETÖ mensupları ve örgüte müzahir olanlar temizlenmeye çalışılırken emniyet ve ekonomi alanında beklenen hamlele gelmiyor. Külliye’den Genelkurmaya kadar en kritik mecralara bile sızmayı başarmış ve kriptolarını yedekleriyle yerleştirmiş bu terör örgütünün özellikle ekonomi içerisinde uzantılarının olmadığını iddia etmek safdillik olur. Bu olası isimlerin ekonomi ve emniyette görev üstlenme süreçlerine değin belli bir koordinasyon ve örgütlülükle hareket ettiklerini tahmin etmek zor değil. İşin doğası gereği, bu koordineli sızmanın bir de “hamileri ve göz yumanları” olması icap eder. Beklenen hamleden kastımız, tüm bu ağların tespiti, tedrici, emniyet ve ekonomi alanında temizliğidir.

İlk olarak emniyet alanında PDY/PÖ ve/ya FETÖ ile etkili mücadelede beklenen hamlelerin yetersiz olduğunu belirtelim ve somut veriler ile ilerleyelim: Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi 2008 ile 2014 Yılları arasında Polis Meslek Yüksek Okulu sınavlarını yapmış, FETÖ örgütünün Emniyet’e sızması bu şekilde gerçekleşmişti. Konuyu teknik olarak incelemeye aldığımız zaman PMYO’na giriş sınavlarında 2014 yılı hariç son 7 sınavın soruları PDY/PÖ ve/ya FETÖ militanları tarafından çalınmış ve/ya FETÖ militanlarına sızdırılmıştır.

Bu bağlamda, Türkiye’nin 2002 yılında nüfusunun 70 Milyon olduğu, 2016 yılında ise Türkiye nüfusunun 79 milyona çıktığı resmi kayıtlar incelendiğinde ortaya çıkmaktadır. Yani 2002 yılı ile 2016 yılları arasında Türkiye’de nüfus artışı yüzde 13 olarak kayıtlarda görünmektedir.

Türkiye’deki nüfus artışı istatistikleri üzerinden PMYO’na alınan öğrencilerin karşılaştırması yapalım: İstihbarat raporlarına yansıyan araştırmalar neticesinde, Türkiye’de 2002 yılında 122 bin  emniyet mensubunun olduğu, 2016 yılında ise emniyet mensubu sayısının 260 bin olduğu verisine ulaşıyor. Türkiye’de 2002 ile 2016 yılları arasında nüfus artışı yüzde 13 iken, 2002 ile 2016 yılları arasında emniyet mensubu artışı yüzde 131 olarak karşımıza çıkıyor. Bu istatistik verileri incelendiğinde PDY/PÖ ve/ya FETÖ’nün stratejik ve planlı olarak her yıl 10 bin emniyet mensubu alarak kendi ordusunu kurduğu/kurmayı amaçladığı da deşifre oluyor. 

Bütün bu istatistik bilgileri incelendiğinde PDY/PÖ ve/ya FETÖ, Polis Meslek Yüksek Okulu sınavlarında soruları çalarak başarı sağladığı, sınavı kazanan fakat bir şekilde emniyet kadrolarına sızamayan örgüt militanlarını ikinci yıl tekrar sınava tabii tutarak kazandırdığı, 2008-2013 yılları arasında devlete yerleştirilen pek çok PDY/PÖ ve/ya FETÖ mensubu polis memurunun hızlı bir şekilde yükselebilmesi için Atatürk üniversitesi ile lisans tamamlama adı altında bir program başlattığı istihbarat raporlarında yer alıyor.

Durum ne bu minvalde? Açıklık getirelim: Bazıları işi o noktaya vardırdı ki adeta “PDY/PÖ ve/ya FETÖ militanları emniyet kadrolarında temizlendi diyorlar ve/ya diyecekler. Oysa herşeyi bir kenara bıraksak, devletin resmi kayıtlarında yer alan yukarıda deşifre ettiğimiz resmi verileri göz önünde bulundurduğumuzda PDY/PÖ ve/ya FETÖ’nün emniyete sızdırdığı militanların sadece bir kısmının tasfiye edildiği gerçeği görülmekte.

Durum böyle iken  emniyet kadrolarında yer alan/gizlenen FETÖ militanlarını yeniden tespiti, tedrici, emniyet kadrolarından tasfiye etmesi zaruri bir hal almıştır. PDY/PÖ ve/ya FETÖ’nün sapkın/sapık lideri FG’nin ‘uyuyan hücreler’ dediği yapının bir kısmının bu teşkilatlarda gizlendiği varsayımını da hafife alınmamalıdır. Zira Gezi olaylarından bu yana yaşanan sürecin Türkiye’yi iç savaşa sürüklemek ve üst iradeyi tasfiye amaçlı olduğunu bilerek bu amaca hizmet eden ya da en azından sessiz kalarak destek veren üst düzey bürokratlarında istihbarat raporları göz önünde bulundurularak mutlaka tasfiye edilmesi gerekmektedir.

Gelelim PDY/PÖ ve/ya FETÖ için önemli olan ve ülke için tehlike arz eden  ekonomide uyuyan FETM hücrelerine: Üst iradeye suikast düzenlemeye kalkan askeri imamın ekonomi cenahından çıkması bizi şaşırtmadı. Zira aylarca FETÖ’nün bu kurumlardaki derin-stratejik yapılanmasına defalarca dikkat çekmeye çalıştık.

Bir ülkeye yönelebilecek en önemli tehditlerden biri ekonomik darbe ve casusluk faaliyeti olduğunu defalarca işledik ve geçmiş darbeden daha tehlikeli darbenine ekonomik darbe olacağının da altını defalarca çizdik. Özellikle ekonomi kurumları ile ilgili deşifremizin, ekonomik güvenlik kavramının ülkeler için askeri güvenlik kadar önemli olduğuna inandığımız ve stratejik ürün ve sektörlerden dönemsel kriz saldırılarına değin çok geniş bir alanda kapsamlı bir strateji gerektiği ve ekonomi kurumlarında istihbarat açığından dolayı bunun yapılamadığının notunu da tekrar düşelim.

Ekonomi alanında FETÖ ile etkili mücadeledeki aksaklığa somut bir örnek ile açıklık getirelim: Ekonomik casusluk ve ekonomi istihbaratı için önemli olan kurumlardan BDDK’da hala etkin görevde olan Başkan Yardımcısı M.İ.K. Bu şahsın PDY/PÖ ve/ya FETÖ ile iltisakına bakalım: BDDK Başkan Yardımcısı M.İ.K., 1999 ve 2000 yılları arasında FETÖ ile bağlantılı Anadolu Finans Kurumu’nda,  2012 başlangıç olmak üzere birkaç yıl FETÖ ile iltisaklı ve FETÖ üssü olan Fatih Üniversitesi’nde ve Asya Katılım Bankası’nda görev yapmış kariyerini ise FETÖ sayesinde kazanmış. BDDK’da hala aktif görevde olan M.İ.K.’nın birinci dereceden akrabası M.K. halı hazırda FETÖ örgütü ile iltisaklı, birinci derece akrabalarından çok sayıda isim halı hazırda örgüt  mensubu ve 17-25 Aralık darbe girişiminden sonra örgütün bankası Bank Asya’da destek amaçlı hesap açtıkları kayıtlarda mevcut.

Peki bu ismi kim koruyor? Açıklık getirelim: Dar dairede elde ettiğimiz bilgilere göre bu şahsı koruyan kişinin BDDK Başkanı M.A.A. olduğu iddiası (!), M.A.A.’nın bu şahsı korumasının altında yatan sebebin ise FETÖ elinde duygusal (!) belgelerin-belgelerin olduğu bilgisi. Yine aynı şekilde BDDK Başkan Yardımcısı M.İ.K.’nın ise dar dairede kendi deyimi ile kendisini korumaya alan kişinin Bakan Nurettin Canikli’nin olduğu iddiası(!)

Ekonomi alanında mücadelenin olmadığına BDDK’daki konu sadece somut bir örnekti. Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, kamu bankaları dahil olmak üzere halı hazırda FETÖ ile ilintili isimler kritik yerlerde görev yapıyor. FETÖ ile ilintili bu isimler hücre yapılanması olarak ekonomi ve kamu bankaları üzerinden yeni bir darbe girişimi için gece gündüz çalışıyor. Bunları yerinde tutan ve koruyanlar ise onlarla kirli ilişkilere giren danışman, milletvekili, GYY ve buralardan beslenip örgüte kayıt bırakan müptezeller ordusu olduğu gerçeği de raporlara yansıyor.

Emniyet ve ekonomi alanında arınma olmadıkça ülkede PDY/PÖ ve/ya FETÖ tehlikesi sona ermez. Bu konuda kimsenin duygusal davranma lüksü yoktur. PDY/PÖ ve/ya FETÖ bağı sadece aktif örgüt üyeliği anlamına  gelmez. PDY/PÖ ve/ya FETÖ stratejilerine destek olacak tavırlara ısrarla girenler, ekonomi alanında kirli ilişkilere giren danışman, milletvekili, GYY ve buralardan beslenip örgüte kayıt bırakan müptezeller de aynı şekilde muameleye maruz kalacaktır. İşin ucu nereye ve kime dayanırsa dayansın, bunun üst iradenin işareti ile yapılacağından kimsenin şüphesi olmasın! Artık dakika bile kaybedilemeyecek dönemdeyiz. Şimdi aksiyon vakti!

Ömer ADIYAMAN / ANALİZ HATTI
@omradymn