Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz İlkokul, ortaokul ve lisede taşımalı eğitim var ama okul öncesinde öğrencilerimizi taşımayacağız, öğretmenlerimizi taşıyacağız.

Bakan Yılmaz, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde düzenlenen 2017-2018 akademik yılı açılış programında yaptığı konuşmada, Türkiye´nin gerçek mukayeseli üstünlüğünün, genç ve dinamik nüfusu olduğunu söyledi. Genç nüfusun, Türkiye´nin elmastan da değerli beşeri sermayesi olduğunu ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu: 'Beşeri sermayeyi nitelikli kılan, eğitimdir.

Eğitim sisteminin iyileştirilmesi, okullaşma oranının artırılması, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması bakanlığımızın her döneminde değişmez hedefi olmuştur. Bu hedefe ulaşabilmek için öncellikle hükümetlerimiz döneminde milli gelirden en fazla payı eğitime ayırdık. Eğitim bugün de merkez hükümetin bütçesinden en fazla payı alır. Bir oran vermek istersek 2012 yılında eğitime bütçeden ayrılan pay 11 milyar lira bile değildi. Bütçeye oranı yüzde 11 bile değildi, yüzde 10´du. Şimdi ise üniversite bütçeleri dahil 122 milyar lira.

Toplam oranı da yüzde 19-20´ye geliyor. Bir şeye ´önem veriyoruz´ dediğinizde önemin ölçüsü ona bütçenizden ayırdığınız pay ile orantılıdır.' 'Milli gelirden eğitime ayrılan pay 5,8´dir' Bakan Yılmaz, bütçeden pay ayrılmayan şeye önem vermenin mümkün olmadığını belirterek, eğitime önem verdikleri için büyük oranda bütçe ayırdıklarına işaret etti.

En fazla bütçeyi eğitime ayırdıklarını vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti: 'Bizim dönemimizde de milli gelirin bugün 5,8´i eğitime ayrılıyor. Bu miktara vatandaşların bağış olarak yaptıkları dahil değil. Bu miktara İl Özel İdarelerinden eğitime ayrılan pay da dahil değil. Eğer bunları da eklersek milli gelirden eğitime ayrılan pay 5,8´in de üstüne çıkar. Nereden nereye geldiğimizi göstermek için 85´te milli gelirden eğitime ayrılan pay yüzde 1,2 idi. 20´lı yıllarda 2, 2, 2002´de 2,8-2,9´du şimdi ise 5,8 ve artısı var.

90´larda Avrupa´nın eğitime milli gelirinden ayırdığı pay Almanya´da 4,8, İtalya´da 4,9´du. Biz onların dörtte birini veya yarısını ayırıyorduk. Dolayısıyla da 80-90´larda hem Avrupa Birliği´nin, Avrupa ülkelerinin eğitime ayırdığından daha az pay ayıracaksınız hem de ondan sonra da Avrupa Birliği ülkelerinden eğitimde daha iyi netice umacaksınız. Bu beklentinizle bu ayırdığınız birbirine uygun değildir.'