Yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi Paydaşların Görüşleriyle Şekillenmeli


Eğitim-Bir-Sen olarak TEOG'un olumlu ve olumsuz yanlarına 2016 yılında yayınladığımız Eğitime Bakış 2016 İzleme ve Değerlendirme Raporunda dikkat çekmiştik. Raporumuzda TEOG kapsamında yapılan sınavların, geçmiş dönemlerde yapılan sınavlara göre, derslerin bir parçası olarak tasarlanmış olması ve yerleştirmede tüm sınıfların yılsonu başarı puanının hesaba katılması yönleriyle, okul-içi eğitim-öğretim süreçleriyle daha fazla bütünleşmiş olduğunu belirtmiştik. Bu durum öğretmenlerin ve okulun rolünü daha da etkin hale getirdiğini ve öğrencilerle velilerde sınav kaygısını azalttığını belirtmiştik. Bu olumlu yanına rağmen TEOG’un, öğrencileri sınava girip girmediğine veya yerleştirme sürecinde tercihte bulunup bulunmadığına bakmaksızın merkezi olarak yerleştirmeyi hedeflemesinden kaynaklı olumsuz sonuçlarına da değinmiştik.

Ortaöğretim kurumlarına yerleştirmenin merkezi olarak TEOG sınavı üzerinden yapılması, öğrencinin puanı kaç olursa olsun hep daha iyi bir okula yerleşme beklentisi oluşturdu ve bu durum sürekli bir nakil arayışına sebep oldu. Daha iyi bir okula yerleşme baskısı zamanla velilerin memnuniyetsizliğini had safhaya çıkardı. TEOG ile yerleşenlerin bu nakil arayışları istatistiklere şöyle yansıdı; 2015-2016 eğitim-öğretim yılı birinci döneminde 434.615 öğrenci nakil başvurusunda bulundu, 101.012’si nakille yer değiştirdi. Bu rakamlar ortalama 300 bin seviyesinde seyretti, yerleştirme oranı ise müracaat sayısının yaklaşık %20’sinde kaldı. Diğer taraftan TEOG, sınav puanını merkezi yerleştirmede esas alarak okulu ve öğrenciyi etiketledi. Bu yaftalamalar üzerinden okullar ve öğrenciler başarılı-başarısız şekilde toplum nezdinde kategorize edildi. Bu durum başarısız olarak addedilen okul ve öğrencilerin aleyhine işleyerek eğitimde fırsat eşitliğini bozdu. Diğer taraftan merkezi yerleştirme okul mahalle ilişkisini bozarak okulların ve öğrencilerin bulundukları mahal ile bütünleşmelerine engel oldu. Bu durum aynı zamanda bugün olumsuz örneklerini gördüğümüz, öğrenci açısından ulaşım güçlüğü, servis maliyeti gibi sonuçları doğurdu. Merkezi yerleştirmeden kaynaklı dolaylı ve dolaysız sonuçlar sınavın kendisini tartışmaya açtı.

Tüm öğrencilerin TEOG sınav puanına göre merkezi olarak yerleştirilmesinin pedagojik boyutu zaman içinde zayıfladı. Merkezi yerleştirme yerine, TEOG'un yürürlüğe konulduğu süreçte vurgulandığı gibi izleme ve değerlendirme fonksiyonunu daha fazla üstlenecek bir sınavın ön plana çıkarılması gerekmektedir.

Gelinen bu noktada TEOG'ta esas sorunun merkezi yerleştirmeden kaynaklandığı gerçeğinden hareketle geçmiş tecrübelerden de istifade ederek rasyonel ve kalıcı çözümler için adımlar atılmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığına çağrıda bulunuyor ve Ortaöğretime Geçiş Sistemi konusunda eğitimin paydaşlarıyla istişare edilerek olgunlaştırılmış, sürdürülebilir bir model geliştirmeye davet ediyoruz.