Böylece sendikalar üyeden aldığı aidatları tekrar üyeye döndürerek üyenin de kazanması sağlayarak üyesine hizmet etmiş olacaktır. Yeter ki sendika yöneticilerinin niyetleri halis ve vizyonları geniş olsun. Sendikanın imkânlarından 3-5 yönetici mi faydalansın, yoksa tüm üyeler mi faydalansın. Takdir sendika yöneticilerinindir.

Türkiye Cumhuriyeti’nde kamuda çalışan kadrolu memur sayısı 2023 Haziran ayında 3.470.727 Sayısına ulaşmıştır. Bu çalışanların çok büyük bir kısmı sendika üyesidirler. Resmi Gazetenin 04.07.2023 tarih ve 32238 sayılı tebliğine göre 1.035.278 üye sayısıyla en fazla üyesi olan sendika Memur-Sen sendikasıdır. Ortalama sendika aidatı 210 lira civarındadır. Sendikalar üyelerinden kestikleri bu aidatların hesabını vermemekte ve gelişigüzel rast gele kullanmaktadırlar. Örneğin; çalıştay adı altında 5 yıldızlı 7 yıldızlı otellerde toplantılar yapılmakta, şubelerde sayısı belli olmayan gerekli ve gereksiz birçok yemekli toplantılar yapılmakta, temsil gideri, huzur hakkı, yolluklar ve benzeri hesapsız harcamalar yapılıyor. Hali hazır da bu aidatlar ilk başta bizlere az bile gözükmüş olsalar da bir araya geldiğinde devasa bir sermaye oluşturmaktır. Bu aidatların bize az gözükmesi ve hesap sorulmamasının sebebi nasıl olsa devlet bizim adımıza sendika aidatlarımızı ödüyor diye, üye hesap sorma gereği duymuyor. Sendika başkanlarının ve sendika da görevli kişilerin maaşlarını ve sendikaların giderlerinin ne kadar olduğunu merak etmemekte ve sendikaları denetlememekteyiz. Yönetim organizasyonu şeması içerisinde Genel Denetleme Kurulu her ne kadar olsa da aynı kurumdaki bir yapı denetim görevini ne derece bağımsız, sağlıklı ve etkin yapabilir ki? Bu denetimsizlik neticesinde de milli servetimiz israf olmaktadır. Örneğin 1 milyon 35 bin 278 üyesi olan memur-sen aylık 217 milyon 408 bin 380 TL para kasalarına girmektedir. Tüzüğün 45. maddesine göre belirtilen nakit paranın dışında kalan para bankaya yatırılır. Yıllık 2 milyar 608 milyon 900 bin 560 TL büyüklüğünde muazzam bir sermayeyi hiçbir hesap vermeden yönetebilmektedirler. Bu muazzam sermaye o kadar büyük ki Türkiye’de banka kurmak için gerekli sermaye 2,5 milyar Türk lirasıdır. Yani bu sendika aidatları bir sene biriktirilse çok rahat bir şekilde banka kuracak sermayeyi oluşturabiliyor. Sendikalar ellerinde bu gücün ne kadar farkındalar? Yasaların kendilerine verdiği yetkiler ölçüsünde; faize duyarlı olanlar katılım bankasını kuramaz mı? Kurdukları işletmelerle veya bankalarla üyelerine düşük kâr paylı finansman veya düşük faizli kredi kullandıramazlar mı? Toplamış oldukları sıfır faizli sermayeyi yardımlaşma sandığı kurup üyelerine belirli şartlarda veya kura usulü dağıtamazlar mı?


Konumuzla alakalı olarak sendika yöneticilerin ufuklarını açması açısından Türkiye’nin güzide kurumlarından biri olan 1961 yılında kurulan amacı TSK mensuplarının yardımlaşma ve emeklilik fonu OYAK kurumunu tanıyalım. TSK mensuplarının maaşlarından her ay belirli miktarda yaptıkları kesintilerle bugün dünya çapında üne ulaşmış pek çok firma kurmuştur. Ereğli Demir Çelik Fabrikası, İskenderun Demir Çelik Fabrikası, Oyak Çimento Fabrikaları, Oyak Yatırım bu firmalardan bazılarıdır. Oyak grubu bu şirketleri işleterek hem ülke ekonomisine hem de üyelerinin bütçelerine katkı sağlamaktadır. 2021 yılı itibariyle 24 ülkede faaliyet gösteren OYAK, 36.693 çalışanı ve 451.564 üyesi ile Türkiye’nin en büyük tamamlayıcı mesleki emeklilik fonu olarak varlığını sürdürmektedir. Bu yatırımları üyelerinden topladığı aidatlar ile yaptı, yapıyor, yapmaya da devam etmektedir. Topladığı fonun getirilerini de üyeleriyle paylaşmaya devam ediyor. Oyak örneği vermemizdeki temel espri OYAK’ın üyelerine sağladığı maddi katkılardır. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunun 20. maddesine göre sendikaların ve konfederasyonların ticaretle uğraşamayacağı hepimizce malumdur. Memur Sen Tüzüğün 5. maddesinin 2. fıkrasının (l) bendinde; “İktisadi işletme kurar ve işletir.” denilmektedir Oyak’ın üyelerine sağladığı maddi katkı modeline benzer sendikalar da iktisadi işletmeler kurarak niçin böyle bir faaliyette bulunmasınlar? Topladıkları sermayeyi liyakatli bir şekilde yöneterek üyelerine bir fayda sağlayamazlar mı?


Eğer sendikacılar Oyak gibi benzeri bir modeli uygulayamıyorlarsa yardımlaşma sandıkları kurarak üyelerine maddi katkı pekâlâ sağlayabilirler. 4688 sayılı Kanunun 19. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde ve 26. maddesinde, “yardımlaşma sandıkları kurulabileceği” hükmü bulunmaktadır. Ayrıca Memur Sen Tüzüğün 5. maddesinin 2. fıkrasının (j) bendinde; “Yardımlaşma sandığı kurar” denilmektedir. Kurulacak olan yardımlaşma sandığı, üyelerine borç para verebilecek. Hem de bu parayı faizsiz bir şekilde verebilir. Çünkü toplamış oldukları üyelik aidatlarına herhangi bir finansman maliyeti ödemedikleri için vermiş oldukları borç, enflasyon muhasebesine ihtiyaç duymayacaklardır. Bu bağlamda sendika aidatlarının tekrar üyeye dönmesi sağlanarak altı yıl içerisinde tüm üyelere finansman destek sağlanmış olacaktır.


Aşağıda tablo halinde hazırlanan örnek uygulamada altı yıl içerisinde bu döngü sonucu tüm üyeler finansal destekten faydalanmış olacaktır. Hatta memur maaş artışlarıyla beraber sendika aidatlarının da arttığı dikkate alındığında aşağıdaki hesaplanan tablodaki döngü, bir yıl erken olacak şekilde beş yıl içerisinde tüm üyelere katkı sunmuş olacaktır. Şimdi bu konuyu bir örnekle somutlaştırmaya çalışalım.

Sendikanın toplamda 1 milyon üzerinde üyesi var. Ortalama aidat 210 liradan aylık düz hesap sendikanın kasasına 210 milyon para girmektedir. Kişi başı 100 bin faizsiz finansman sağlayıp geri dönüşünün de 12 ayda olduğu hesaplandığında aşağıdaki tablo ortaya çıkmaktadır

Eğitim Bir Sen'den Üyelerine Umre İmkanı Eğitim Bir Sen'den Üyelerine Umre İmkanı

Görüldüğü gibi kaynaklar verimli kullanıldığında, şahsi menfaatler kamu menfaatinin önüne geçmediğinde toplumsal bir refahı sağlamak hiç de zor değildir.

Abdullah YILMAZ