Sağlık-Sen Genel Merkez Yönetim Kurulu Genel Başkan Semih Durmuş'a karşı 4'e 3 oy ile Ocak 2023'e seçim kararı aldı, ortalık karıştı. Genel Başkan Semih Durmuş ise teşkilatlara kendi açısından durumu özetleyen bir mağduriyet mesajı yayınladı. İşte o mesaj;

Selamünaleyküm Çok Değerli Başkanım;

İçinde bulunmuş olduğumuz süreç hakkında sizi bilgilendirmek üzere bu bilgi notunu gönderdim.

Sendikamızın 4 Genel Merkez yöneticisi, Karar Defterine şu şekilde bir metin yazarak, imzalamışlardır.
15.11.2022 tarihli sözde karar metni aynen şöyledir; “Genel Yönetim Kurulumuz Semih Durmuş Başkanlığında toplanarak, Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikamız Sağlık-Sen’in 7. Olağan Genel Kurulu’nun 14 Ocak 2023 tarihinde yapılmasına, çoğunluk sağlanamaması halinde 21 Ocak 2023 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir.”
Öncelikle belirtmek isterim ki Genel Yönetim Kurulumuz, benim başkanlığımda, böyle bir gündem maddesiyle her hangi bir tarihte toplanmamıştır.
15.11.2022 tarihinde, şahsımın Başkanlığında toplanan Genel Yönetim Kurulu toplantısında, çok farklı dört ayrı gündem maddesi görüşülerek oybirliği ile imzalanmıştır.
Gerçek bu iken, bahse konu 4 Genel Merkez yöneticimiz, Karar Defterine, Genel Yönetim Kurulumuzun, 15.11.2022 tarihinde, şahsımın başkanlığında “7. Olağan Genel Kurul” gündemiyle toplandığını ve 7. Olağan Genel Kurulumuzun Ocak 2023’te yapılmasına karar verildiğini yazmışlar ve imzalamışlardır.
Karar Defterine, olmayan bir toplantıyı olmuş gibi gösterip, sözde karar yazmak ve imzalamak, sendikamızın tüzüğü açısından da genel yasal mevzuat açısından da suçtur. Bu suçu, şahısların resmi unvanı ya da pozisyonu meşru kılmadığı gibi hafifletmez de.
Yapılan çok açık bir şekilde delegelerimizin ve üyelerimizin iradesine yönelik darbe girişimidir. Bu kirli girişime rıza göstererek boyun eğmemiz ve de sessiz kalmamız mümkün değildir.
Günü ve saati geldiğinde, delegelerimizin hür iradesiyle hayat bulacak er meydanına çıkmak dururken, kapalı kapılar ardında tezgahlanan girişimden medet ummaya kalkmak, asla hayra yorulmayacak niyetleri de ortaya koymaktadır.
30 yıla merdiven dayayan sendikal tarihimizde, böyle bir yola asla başvurulmamıştır. Vurulması da mümkün olamazdı çünkü sendikal mevzuatımız bu tür karanlık girişimlere fırsat vermeyecek kadar açıktır.
Şöyle ki;
4688 sayılı kanunun 10/2 maddesine göre, olağan genel kurul toplantılarının 4 yılı aşmamak üzere tüzüklerde belirlenen sürelerde yapılması öngörülmektedir.
Tüzüğümüzün 15/1 maddesi de sendikamızın olağan genel kurul toplantılarının 4 yılda bir yapılmasını öngörmektedir.
Tüzüğümüzün 18/5 maddesine göre ise talep tarihi itibarıyla, olağan genel kurul toplantı tarihine 6 aydan az bir süre kalması hâlinde olağanüstü genel kurula gidilememektedir.
Bunlara ilaveten Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin de “Olağan Genel Kurul, süresinden önce yapılamaz” şeklinde kararı bulunmaktadır. (14/03/2006 tarih ve 2006/6786 E. – 2006/6621 K. Sayılı kararı).
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bir başka kararında da “…iki olağan genel kurul tarihleri arasında yapılan her genel kurul toplantısı olağanüstü genel kurul olarak kabul edilmektedir” denilmektedir. (07/03/2006 tarih ve 2006/5854 E. – 2006/5736 K. Sayılı karar).

Bu mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere olağan genel kurulumuzu yasal süresinde yapmak mecburiyetindeyiz ve bu süre, darbe girişimcilerinin dayatmaya çalıştığı tarih değildir. Bu nedenle 6. Olağan Genel Kurul delegelerinin hür iradeleriyle, 4 yıllık süre için seçilen Genel Merkez Yönetimimiz, görev süresini tamamlayacaktır. Günü ve saati geldiğinde de usulüne uygun bir şekilde 7. Olağan Genel Kurulu’nu yapacaktır.
Tüm bunların yanısıra 4 Genel Merkez Yöneticisinin, bir araya gelerek Genel Yönetim Kurulu kararı alması da tüzüğümüze göre mümkün değildir. Çünkü Genel Yönetim Kurulu, tüzüğümüzün 21. maddesine göre, Genel Yönetim Kurulu üyelerinin salt çoğunluğunun katılımıyla olağan toplanır.
Tüzüğümüzde iki tür toplantı ve karar yeter sayısı belirlenmiştir; salt çoğunluk ve oy çokluğu.
Salt çoğunluk, uygulamaya ve yerleşmiş içtihatlara göre yarıdan bir fazlası olarak nitelikli çoğunluktur. Oy çokluğunda ise nitelikli çoğunluk aranmaz. Toplantılarda toplantı yeter sayısı dikkate alınmak kaydı ile en çok oy alınmasını ifade eder. Genel Yönetim Kurulumuz 7 üyeden oluştuğuna göre 7 kişi için salt çoğunluk 5, oy çokluğu ise 4’tür.
Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere tüzüğümüz ayrı durumlarda farklı toplantı ve karar sayıları belirlemiştir. Aksi takdirde, tüzüğümüzde salt çoğunluk veya oy çokluğu ifadelerinin ayrı ayrı düzenlenmiş olmasının anlamı olmayacaktı.
15.11.2022 tarihinde, 4 gündem maddesini görüşmek üzere bizzat şahsımın başkanlık ettiği Genel Yönetim Kurulumuz, ben dahil 6 üyenin katılımıyla gerçekleşmiş ve bahse konu 4 karar, 6 üyenin imzasıyla imzalanmıştır.
4 yöneticimiz, bu toplantının haricinde kendi aralarında gizlice yaptıkları toplantıda ise Karar Defterine, 7. Olağan Genel Kurulun Ocak 2023’te yapılacağına dair sözde kararı yazarak imzalamışlardır. Üstelik bu toplantıya benim başkanlık ettiğim iftirasını atmaktan da geri durmamışlardır.
Tüzüğümüzün 21. maddesine göre Yönetim Kurulu toplantılarında kararlar, toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğunun imza atmasıyla alınabiliyor. Buna rağmen darbe girişiminin tezgahlandığı gizli toplantıdaki sözde karara 4 üye imza atmış. Oysa tüzük gereği salt çoğunluk 5 kişi. Mevzuat böyle öngördüğü için de 4 üyenin katılımıyla Genel Yönetim Kurulu toplantısı yapılamaz, karar alınamaz.

Tüm bu nedenlerle, 4 Genel Merkez yöneticimizin, 7. Olağan Genel Kurul tarihine yönelik olarak Karar Defterine yazarak imzaladıkları metin; tüzüğe, kanuna ve hukuka aykırıdır. Karar Defterindeki bu illegal işlem, hukuken de ahlaken de yok hükmündedir.
Başka türlü de olamaz çünkü bu illegal girişime bugün rıza gösterip, yol verecek olursak, gerek sendikamızın geleceği gerekse şubelerimizin huzur ve işleyişi tehlikeye düşmüş olacaktır.
Şöyle ki ister Genel Merkezimizde isterse şubelerimizde olsun, kendi aralarında gizlice biraraya gelecek 4 yönetici, Karar Defterinde alıp imzalayacakları sözde kararlarla, başkanları devirmekten şubeleri bölmeye kadar her türlü iş ve işleme yol açabileceklerdir. Açıkçası bu kapının aralanması, sendikamızın bütünlüğü açısından kaostur, bitmek bilmeyen kirli oyunlardır.
Bizim açımızdan normal şartlarda, 7. Olağan Genel Kurulun 1 ay önce veya iki ay sonra yapılacak olmasının hiçbir önemi bulunmuyor. Biz delegelerimizin iradesine sahip çıkarak, darbe girişimiyle sendikamızda aralanmak istenen hukuksuzluğa ve bunun yol açacağı tehlikeler karşı çıkıyoruz.
Üzüntü duyduğum bir noktada yapılan muamelenin çirkinliğidir. Yıllarca yüz yüze baktığımız 4 arkadaşımız kendi aralarında Genel Kurul tarihiyle ilgili bir karar alıyorlar ve bunu bana yani Genel Başkana, bir çalışan aracılığıyla imza için gönderiyorlar. Bu olacak bir iş değildir. Şahsi olarak da temsil ettiğim makamın gereği olarak da bu muameleyi kabul etmem mümkün olamaz.
Diğer bir husus da aldıkları sözde kararın içerik olarak da bir şeye benzememesidir. Karar Defterine yazmış oldukları sözde kararda tarihin dışında hiçbir şey bulunmuyor. Genel Kurul kararı böyle mi yazılır! Ne gündem yazmışlar, ne Genel Kurul’un yapılacağı yeri yazmışlar. Açıkçası yazmış oldukları sözde karar sendikal bilgi ve vizyonlarını da ortaya koymaktadır.
Çok değerli Başkanım; mensubu olduğumuz onur ve gurur duyduğumuz Sağlık-Sen, hiçbir kimsenin veya hiçbir odağın kirli oyunlarıyla dizginlenemeyecek ölçüde hür irade ve kudrete sahiptir. Böyle olmaya da devam edecektir.
Genel Başkan olarak bana düşen, bu iradeye sahip çıkmak ve kudretli teşkilatımızdan aldığım güç ve yetkiyle, tezgah peşinde olanlara karşı dimdik ayakta durmaktır.
“Erdemi pazara kadar değil, mezara kadar” götürecek dava arkadaşlarımı, çok daha güçlü bir şekilde birlikte yol yürümeye, sinsi tezgah peşinde olanlara karşı “dur” demeye davet ediyorum.

Selam ve saygılarımla…