Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, Habertürk Televizyonu’nda, Fatih Altaylı’nın sunduğu Teke Tek programında; “Pandemi Sürecinde Eğitim” konusunu değerlendirdiler.

“Pandemi Sürecinde Eğitim”, konu başlığı itibarı ile; içinde bulunduğumuz süreçte, eğitimci olsun olmasın hemen her evin gündemi, sorunu haline gelen bir konuydu. Bu konuda, iki farklı kulvarda yer alan sendikaların temsilcilerinin karşı karşıya iken ne diyecekleri merak konusuydu. Süreçte, her iki sendika da görüşlerini kamuoyuyla paylaşıyorlardı. Burada, eğitimciler açısından merak konusu olan; her iki sendika genel başkalarının ilk kez karşı karşıya geliyor olmasıydı. Bu tür programlar tüm eğitimcilerde aynı heyecanı oluşturmasa da sendikaların yönetim kademeleri, teşkilatları ve fanatikleri açısından adeta bir “derbi” havasında takip edilir. Yaklaşık 100 dakika süren programın tamamını çözümleyerek burada yayınlamak niyetinde değiliz. Ancak, genel başkanların pandemi sürecine ilişkin yaklaşımlarını, programın dikkat çeken anlarını, çarpıcı bulduğumuz ifadeleri, karşılıklı hamleleri burada değerlendirmek ve sizlerin ilgisine sunmak istedik.

Programın başında, Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un öğretmen maaşlarının eğitim bütçesine yük olduğu şeklinde anlaşılan açıklamasına;

Ali Yalçın: “Bakanımızın televizyondaki açıklamasına, Sayın bakanın açıklaması nasıl ifade edeyim yani usûlde mi esasta mı hata diye bakıyorum. Usûl de bir hata görüyorum. Esasta, sizin de ifade etmeye çalıştığınız gibi, aslında yani merkezi bütçedeki paydan ve eğitim bütçesi içerisinde de yeterli miktarda okullara bütçe ayrılamamaktan kaynaklı bir cümle olarak görüyorum. Yine de özensiz bir cümle. Çünkü, eğitim camiasını bu anlamda hakikaten üzdü. Ama, 2. rekâtta hemen toparladı. Sayın Bakan durumu toparlamaya çalıştı.” değerlendirmesini yaptı.

Ali Yalçın’ın: “Ama, 2. rekâtta hemen toparladı. Sayın Bakan durumu toparlamaya çalıştı.” ifadesi akıllara; Eğitim-Bir-Sen İstanbul 6 No'lu Şube Başkanı İdris Şekerci’nin Bakan Ziya Selçuk’a yönelik olarak twitter hesabında yaptığı: "Hadi Binamazsın, anladık, E peki, toplu sözleşmedeki Cuma namazı için izin hakkı elde edileceğinden de mi haberin yok?" paylaşımını hatırlattı. Bu durum eğitimciler tarafından tebessümle karşılandı. Böylece Ali Yalçın’da; şube başkanının Bakan Ziya Selçuk hakkındaki binamaz iddiasını 2. rekâtta toparlamış oldu.

Ali Yalçın: “Bakan Bey'in açıklamaları önceden biraz rahatlatıyordu. Ama şimdi kafa karıştırıyor. Yani, halbuki, Bakan’ın açıklamalarının rahatlatması lazım. Şunları yaptık. Bunlar hazır şeklinde rahatlatması lazım.” diyerek ilave etti.

Fatih Altaylı’nın siz nasıl bir eğitim öngörüyorsunuz sorusuna, Feray Aytekin Aydoğan:” Öncelikle öğretmenler olarak bir an önce yüz yüze eğitimin başlamasından yanayız, kesinlikle.” dedi. Fatih Altaylı’nın öğretmenler açısından riskli olmasına rağmen vurgusuna Feray Aytekin Aydoğan:” Kesinlikle” diyerek cevap verdi. Uzaktan eğitimin, öğrencilerin eğitimden kopuş sürecini hızlandırdığını ve eşitsizliğin giderek derinleştiğini vurguladı.

Feray Aytekin Aydoğan:” Okulların geldiği koşullar, okul aile birliği üzerinden finanse ediliyor. Biz peki neden vergi veriyoruz?” dedi.

İlerleyen saatlerde Ali Yalçın: “Okul aile birliklerinin bütçesi boş. Çünkü, 2. Dönem okullara zaten kimse gidemedi. Veli ile okul yüz yüze gelemedi. İnsanlar okula da telefon trafiği ile ya da uzaktan toplantılara katıldı. Şimdi, yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Kayıt döneminde de bazen biliyorsunuz, bir iki tane olumsuz vaka olur herkes bunun üzerinden terslenir. Okullara kayıt parası alınamayacak, alınmayacaktır, diye. Kayıt döneminde insanların bu konuda fazla katkıda bulunmadığı okullardan gelen bilgilerde gözüküyor. Öyleyse şu an okul idareleri stresin altında yığılmış kalmış durumda.” dedi.

Fatih Altaylı: Veliler mecbur mu? dedi.

Feray Aytekin Aydoğan, konuşmasının devamında; MEB’in altı aydır ihtiyaçları karşılayamadığını vurguladı. Eğitimin ihtiyaçlarının gerçekleşmeme gerekçesi olarak öğretmen maaşlarının yük olarak gösterilmesinin doğru olmadığını savundu.

Ali Yalçın, Covid-19 tedbirleri bütçesi konusunda; Bakanlığın, “Okullara resmi yazı yazdık, okullara bildirdik. Denilerek savuşturulacak konu değil. Mutlaka bütçenin gönderilmesi lazım.” dedi. Okulların açılması konusunda il pandemi kurullarına yetki verilmesini ve yerel kararlar alınmasını önerdi.

Ali Yalçın, Eğitim Sen’in Covid-19 vakası görülen okulların listesini yayınlamasını kargaşayı, kaygıyı, velilerin tedirginliğini artırmak olarak değerlendirip. “Bu durum okullardan bize; Eğitim Sen ne yapmaya çalışıyor? Provoke mi etmeye çalışıyor? şeklinde geliyor.” dedi.

Feray Aytekin Aydoğan, Ali Yalçın’ı: Bakan’ın ağzıyla konuşmakla suçlayarak, eğitim sendikalarının görevi iktidarların ya da karar alıcıların hoşuna giden cümleler kurmak değildir. Konuşmasına; “Bizim tarafımız emekçiden ve öğretmenden yanadır.” diyerek devam etti.

İlerleyen saatlerde; Ali Yalçın, Feray Aytekin Aydoğan’ın bir yandan yüz yüze eğitime geçilsin derken bir yandan da covid-19 vakası görülen okul listeleri yayınlamalarını bir çelişki olarak vurguladı.

Özel okullar konusu açıldığında da;

Ali Yalçın: “Biz sermaye düşmanlığı şeklinde yaklaşmıyoruz. Özel okullar konusunda alınabilecek mesafe varsa alınsın.” diyerek özel okullaşmayı savunurken;

Feray Aytekin Aydoğan:” Kesinlikle ve kesinlikle özel okulların sayısının artışı savunulamaz bir eğitim sendikası tarafından.” diyerek bir kamu sendikasının özel okullaşmayı savunamayacağını vurguladı. “Bir eğitim sendikasını sendika yapan temel sorumluluk; ayrımsız bütün çocukların eşit bir eğitim alması için mücadele vermektir. O yüzden bir eğitim sendikası özel okul sayısının artmasından rahatsızlık duyar.” dedi.

Ali Yalçın bu duruma:” O, sendikasına göre değişir.” cevabını verdi.

Programın sonunda, Fatih Altaylı:” Devlet her şeyi halletsin dedik, bir kez daha.” diyerek, inceden programı özetlemiş oldu.

Sendika genel başkanları sadece görüş ayrılıkları yaşamıyorlar. Aldıkları ve aldıkları iddia edilen maaşlarda da bir ayrım yaşıyorlar…

Sendika genel başkanı unvanını taşıyanlardan doğal olarak beklenti yüksekti. Ancak, genel başkanlar; profesyonel danışmanları ve yardımcılarının önlerine koyduğu raporları, verileri tekrar etmenin ötesinde bir vizyon ortaya koyamadılar, kanaatindeyiz. Genel başkanlık; sadece hitabet, sunum işi değildir, olmamalıdır. İş yoğunlukları arasında kitap okumaya da vakit ayırmalarını acizane tavsiye ederiz.

KAMUDAN HABER