Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa, çalışma hayatının geleceğini garanti altına alacak istikrarı, güvenceyi ve milletin değerlerini yaşatmayı, eğitimin geleceğini kurmayı da kurgulamayı da kendilerine hedef olarak belirlemeleri gerektiğini ifade ederek, “Eğitim, maarif davamız; ahlaki iyileşme, gerçek hedefimizdir. Bunları besleyen kadim köklerimiz, damıtan da çeyrek asrı aşan tecrübemizdir. Biz sadece bir sendika değiliz. Eğitim çalışanlarının hak ve menfaatlerini korumanın ve geliştirmenin yanı sıra, dünya mazlumları için iyiliğin iş gören elleri olmak gibi bir sorumluluğumuz da var” dedi.

Kolukısa, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, eğitim çalışanlarının mali, özlük ve sosyal haklarında bir kazanç, çalışma şartlarında iyileştirme sağlamayacaksa, şiddet konusunda koruyucu tedbirler getirmeyecekse, edebi methiyeler düzen bir metinden öteye geçemeyeceğini söyledi.

Şükrü Kolukısa, Denizli’de bazı etkinliklere katıldı. İlk olarak, Denizli şubelerin merkez ve ilçe kadın komisyonu yönetimleriyle bir araya gelerek, sendikal çalışmalara ilişkin istişarelerde bulunan Kolukısa, daha sonra Çivril İlçe Temsilciliği’nin açılışını yaptı, ardından 1 ve 2 No’lu şubelerin genişletilmiş il divan toplantısına katıldı.

Kadın örgütlenmesinin önemine dikkat çeken Kolukısa, “Kadınlarımız eliyle sendikamız daha da büyüyecek, emekleriyle birçok sorun çözülecektir” ifadelerini kullandı.

 

Çok daha derin meselelerimiz olmalıdır

“Bizim sendikacılığımız her ne kadar üyemizin, eğitim çalışanlarının özlük ve mali haklarını iyileştirmek olsa da bununla yetinemeyiz, yetinmiyoruz” diyen Kolukısa, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok daha derin meselelerimiz olmalıdır. Çalışma hayatının geleceğini de garanti altına alacak istikrarı, güvenceyi ve milletin değerlerini yaşatmayı, eğitimin geleceğini kurmayı da kurgulamayı da kendimize hedef olarak belirlemeliyiz. Biz sadece bir sendika değiliz, eğitim çalışanlarının hak ve menfaatlerini korumanın, geliştirmenin, sorunlarına çözüm bulmanın, kazanım üretmenin yanı sıra, dünya mazlumları için iyiliğin iş gören elleri olmak gibi bir sorumluluğumuz da var.”

 

Üniversitelerdeki sınırsız yetkiler keyfî uygulamaları beraberinde getirmektedir

Üniversite kampüslerinin bir sınırı olmasına rağmen rektörlerin yetkilerinin bir sınırının olmadığını kaydeden Kolukısa, şöyle konuştu: “Rektörlerin yetkilerinin sınırsız olması, bazı üniversitelerde keyfî uygulamalara, adaletsiz tayin ve terfilere neden olmaktadır. Bu, hem çalışma barışını bozmakta hem de kamu vicdanını yaralamaktadır. Bunun yanı sıra, görevde yükselme sınavlarının ya hiç yapılmaması ya da zamanında yapılmaması, yer değişikliği isteğinin muvafakat şartına bağla olmasından dolayı çok zor şartlarda gerçekleşmesi, akademisyenlerin çalışma şartlarındaki eksiklikler, idari personelin emeğinin karşılığını tam olarak alamaması üniversitelerimizde çalışma hayatının verimliliğini, öğretimin niteliğini düşürmektedir.”

 

Eyleme geçme, somut adımlar atma vaktidir

Vizyon belgesine de değinen Kolukısa, “Haklı bir beklenti oluşturdu ama hâlâ somut bir şeyler yok. Artık eyleme geçme, somut adımlar atma vaktidir” şeklinde konuştu.

Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, eğitim çalışanlarının mali, özlük ve sosyal haklarında bir kazanç, çalışma şartlarında iyileştirme sağlamayacaksa, şiddet konusunda koruyucu tedbirler getirmeyecekse, edebi methiyeler düzen bir metinden öteye geçemeyeceğini ifade eden Kolukısa, şöyle devam etti: “Verilen sözler, yerine getirilmesi gereken vaatler, acilen çözüme kavuşturulmayı bekleyen sorunlar var. Çözümü zamana yaymak, huzursuzluğu artırmaktan, moral ve motivasyonu bozmaktan başka bir işe yaramaz. Ek gösterge başta olmak üzere, atılması gereken adımlar ivedilikle atılmalı, beklentiler karşılanmalıdır.”

 

Darbe ürünü yönetmelik gömülmelidir

Hâlâ kıl, tüy ile uğraşan, küçük hesapların peşinden koşan bürokratların olduğunu belirten Kolukısa, sakal, bıyık, pantolonun kumaşı gibi terzilik ve berberlik özentisi bürokratlara seslenerek, öğrencinin istediğini giymeye hakkı varken, eğitim çalışanlarının ne giyeceğine kılıf uydurmanın, darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliğini uygulamakta ısrar etmenin doğru olmadığını vurgulandı. Sendika olarak, 2013 yılında aldıkları kararla, serbest kıyafet eylemi başlattıklarını dile hatırlatan Kolukısa, “Eylemlerimiz ile aslında bu yönetmeliğin sonu gelmiştir. Gelin, tarihin çöplüğüne attığımız bu yönetmeliği hep birlikte gömelim” diye konuştu.

 

Öselmiş: Baskı ve zulüm ortamını yeniden filizlendirmek isteyenlere müsaade etmeyeceğiz

DESKİ Genel Müdürü Mahmut Güngör, Abdullah Gül Üniversitesi Doğa Yaşam Fakültesi Dekanı Alaattin Şen, şube yönetim kurulları, ilçe millî eğitim müdürleri, şube müdürleri, ilçe ve işyeri temsilcileri ve üyelerin katılımı ile gerçekleştirilen programın açılışında konuşan Denizli 1 No’lu Şube Başkanı Feyzullah Öselmiş, Türkiye’nin karanlık günlerden geçtiği, korku ve zulmün kol gezdiği; insanca yaşamaya tahammül dahi edilemediği günlerde zulme karşı hakkı haykırmak, zalime karşı ‘adalet’ düsturuna inanmış birkaç güzel insanın Eğitim-Bir-Sen ile tüm Anadolu’yu saran bir iradenin çelikleşmiş gövdesini oluşturduğunu söyledi. Siyasi iklimi fırsata çevirmek isteyenlerin olduğuna değinen Öselmiş, 90’lı yıllarda kurdukları korku imparatorluklarını, baskı ve zulüm ortamını yeniden filizlendirmek isteyenlere asla müsaade etmeyeceklerini kaydetti.

 

Baysal: Hem üyemize hem de ülkemize kazandıran bir sendikayız

Denizli 2 No’lu Şube Başkanı Mehmet Baysal, hem üyesine hem de ülkesine kazandıran bir teşkilat olduklarını belirterek, dayatmacı anlayışa karşı Eğitim-Bir-Sen’in özgürlükçü bir ortamın sağlanması için sorumluluk aldığını, bu uğurda emek veren, ter kıtan bir teşkilat olduklarını dile getirdi.

Toplantının sonunda, Denizli 1 No’lu Şube tarafından düzenlenen voleybol turnuvasında başarılı olan takımlara kupaları verildi.