Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK ve TÜBİTAK gibi kurumlar eliyle akademik insan kaynağının geliştirilmesine ayrılan desteklerin Türkiye yükseköğretiminin mevcut ve yakın gelecekteki ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu belirterek, “Türkiye’nin katma değeri yüksek ürünler üretebilmesi ve ekonomide bir sıçrama yapması, mevcut AR-GE kapasitesini artırmasına bağlıdır. Bundan dolayı hem doktoralı insan kaynağının hem de üniversite ve sanayi arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi önem arz etmektedir” dedi.

İstanbul Medeniyet Üniversitesi, “Yükseköğretimin Dönüşümü ve Geleceği” konulu bir panel düzenledi. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. İhsan Karaman’ın moderatörlüğünü yaptığı panele, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi konuşmacı olarak katıldı.

Panelde, üniversitelerin sorunları ve yükseköğretimin dönüşümü konusunda bir sunum yapan Latif Selvi, akademik özgürlüğün garanti altına alınması ve bunun için yeni mekanizmalar kurulması gerektiğini ifade ederek, “Modern üniversitenin en önemli unsuru akademik özgürlüklerdir. Üniversitelerde görev yapan öğretim elemanlarının ve eğitim alan öğrencilerin görüşlerini serbest bir şekilde ifade edebilmeleri ve üniversiteden keyfi olarak atılma gibi bir endişe taşımamaları adına yükseköğretim mevzuatı, akademik özgürlüğünü koruyacak bir şekilde yeniden düzenlenmelidir. Yükseköğretim kanunu bütün eğitim sistemini belirleyen ideolojik korku ve dürtülerden arındırılmalı, eğitim sistemi daha akılcı ve yenilikçi bir temelde yeniden tasarlanmalıdır. Akademik atama ve yükseltmelerde liyakat esas alınmalı, ideolojik, haksız ve keyfi değerlendirmeler yapan hakemlere uygulanacak akademik yaptırımlar net bir şekilde tanımlanmalıdır” şeklinde konuştu. 

Şeffaflık, hesap verebilirlik ve denetim mekanizmaları güçlendirilmelidir

Yükseköğretim kurumlarında akademik pozisyonlara yapılan atama ve yükseltmelerde sadece akademik liyakatin gözetilmesi gerektiğini kaydeden Selvi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yükseköğretimde ideolojik kadrolaşma ve kamplaşmaların önü alınmadan kalitenin, liyakatin ve demokratik yönetimin sağlanması mümkün görünmemektedir. Başarılı üniversiteler kalitelerini kendi üniversitelerinde çalışan kaliteli öğretim üyeleriyle ilişkilendirmektedir. Akademik liyakatin dışında din, mezhep, etnik köken, cinsiyet ve diğer hususlarda ayrımcılık yapılıp yapılmadığı izlenmelidir. Türkiye yükseköğretiminde hemen her düzeyde şeffaflık, hesap verebilirlik ve denetim mekanizmaları güçlendirilmelidir. Bu bağlamda üniversite içinde herkes kendisiyle ilgili karar verebilen mercilere itirazını götürebilmeli, öğrenciye veya öğretim elemanına herhangi bir açıdan ayrımcılık yapılması durumunda ilgililere akademik ve idari tedbirler uygulanmalıdır.”


Nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesine önem verilmelidir

“Nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesine özel önem verilmelidir” diyen Selvi, “Yükseköğretimde yaşanan büyümenin nitelikli bir yönelimle sürdürülebilmesi amacıyla doktora mezunu öğretim üyesi sayısını artırmayı temin edecek programların güçlendirilmesi önem taşımaktadır. Türkiye’de yılda 6 bin civarında doktora mezunu verilirken, ABD’de 69 bin, Çin’de 55 bin, Rusya’da 30 bin, Almanya’da 29 bin, Birleşik Krallık’ta 27 bin kişi doktoradan mezun olmaktadır. Bu ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’deki doktora mezun sayısının ne kadar az olduğu görülmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK ve TÜBİTAK gibi kurumlar eliyle akademik insan kaynağının geliştirilmesine ayrılan desteklerin Türkiye yükseköğretiminin mevcut ve yakın gelecekteki ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu açıktır. Türkiye’nin katma değeri yüksek ürünler üretebilmesi ve ekonomide bir sıçrama yapması, mevcut AR-GE kapasitesini artırmasına bağlıdır. Bundan dolayı hem doktoralı insan kaynağının hem de üniversite ve sanayi arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı.

Üniversitelerin hem sanayi hem de toplumla ilişkileri iyileştirilmelidir

Selvi, açık öğretimin ve ikinci öğretimin yükseköğretim sistemi içerisindeki payının azaltılması gerektiğini dile getirerek, şu önerilerde bulundu: “Türkiye’de yükseköğretime artan talebi karşılamak üzere üniversite sayısı artırılmalıdır. Yüksek lisans ve doktora yapanlara yönelik destek ve teşvik programları çeşitlendirilmeli ve daha da geliştirilmelidir. Türkiye’nin öğretim üyesi ihtiyacı dikkate alınarak yıllık doktora mezun sayısı 2023 yılına kadar en az 15 bin seviyesine çıkarılmalıdır. Yükseköğretim kurumlarındaki engelli öğrenci sayısının artırılması için, kampüslerin engelli dostu kılınmasına yönelik tedbirler alınmalıdır. Hem yurt içinde hem de yurt dışında öğretim üyesi yetiştirme programlarının etkin şekilde uygulanması için tedbirler alınmalıdır. Türkiye’nin yükseköğretim sistemini genişletme eğilimi ve gereği dikkate alındığında, yükseköğretime ayrılan kamu kaynakları artırılmalıdır.  Üniversiteler AR-GE, gelir getirici veya toplumsal destek projeleri, danışmanlık, uzaktan eğitim ve hayat boyu öğrenme gibi alandaki faaliyetlerini artırmalıdır. Türkiye’deki üniversitelerin gerek kalitesini artırmak gerekse dünyadaki üniversite sıralamalarında daha görünür kılınmaları için, Türkiye üniversitelerini uluslararası kaliteli araştırmacı ve öğrenciler için cazip kılmaya yönelik özel tedbirler alınmalıdır. Üniversitelerin hem sanayi hem de toplumla ilişkilerinin iyileştirilmesi söyleminin bir temenni olarak kalmayıp gerçekleşebilmesi için yükseköğretim yönetimi ve üst yönetiminin topluma hesap verebilir kılınması gerekmektedir.”


Panelde, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, “Yükseköğretimin dönüşümünde girişimcilik ve inovasyonun rolü; 4. nesil ve dönüşümde 4. neslin etkisi”; İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk ise, “Yükseköğretimin geleceği ve Türkiye’nin mevcut durumu” başlıklı birer sunum yaptılar.  
 

Üniversite temsilciliği bürosunun açılışı

Panelin ardından, Eğitim-Bir-Sen Medeniyet Üniversitesi Temsilciliği’nin bürosunun açılışını yapan Latif Selvi, daha sonra ağaç dikme etkinliğine katıldı.