Tanıl KARAKUŞ kaleme aldığı yazıda şu ifadelere yer verdi:
Yıldırım Demirci, mahkeme kararı ile Eğitim Bir Sen’e geri dönmüş. Umarım Eğitim Bir Sen; çölde kaybettiği eşeğini on ay sonra bulmuş bedevi gibi sevinmiştir. Anlaşılan deve inadı ile sendikaya dönmeye çalışan meşhur şube müdürümüz, mahkeme sürecinin ilk ayağını kazanmış, hayırlı olsun. Nur topu gibi üye, bu zamanda zor bulunur!
Üst mahkemede kaybettiğinde ne yapacağı şimdiden belli, susacak ve bir süreliğine ortadan kaybolacak. Teşkilatına ihanet ettiği, kendini adam eden sendika yöneticilerine iftira attığı için her türlü kullanıma uygun hale geldiğinden olsa gerek yazdıkça yazan zavallı, daha önce sorduğumuz hiçbir soruya cevap vermedi çünkü.
Mahkeme ile dönsen, bacadan girsen, kanalizasyondan sızsan neye yarar, bir kere kovulmuşsun. Utancınla salondan çıkarılmış, olmayan itibarın yerle bir olmuş ve oy birliği ile tart olunmuşsun. Bir de kalkmış, bütün yüzsüzlüğünle zafer kazanmış gibi millete cevap yetiştiriyorsun. Değil mahkeme kararı bu lekeyi alnından en keskin kezzap bile çıkaramaz.
Ey Yıldırım Demirci, unutma! Ülkelerin, partilerin, sendikaların, derneklerin, vakıfların velhasıl teşkilatların, ihanetçilerinin kaderi hep aynıdır: Önce meşhur olurlar, kullanıcıları onlara ne büyük kahraman olduklarını söyler hep. Çevrelerine daha önce hiç görmedikleri acayip tipler toplaşır. Dönülmez bir yola girdiğini anlayınca iş işten geçmiş, eline kardeşkanı bulanmıştır. Kimin kucağına düştüğünü bile fark edemeyecek kadar meşhur olmuştur bizimki. Sonra işi biter ve sifonu çekerler.
Yıldırım Demirci’nin meslek ve sendikal hayatının finali, insana adeta, haddini bilmek ne büyük bir nimetmiş dedirtiyor. Saçını taramaktan, pantolonunu ütülemekten aciz zavallı bir insan, eline yüzüne bulaştıracağı bir ilçe müdürlüğü uğruna; ömrünü teşkilat çalışmalarına adamış, yıllarca evinden, çocuğundan fedakarlık etmiş insanlara, aylardır iftira atıyor, saldırıyor, tahrik ediyor.
Ey Yıldırım Demirci’yi kullanan sözde medyacılar! Bırakın, adamın kimyasını bozdunuz. Böyle giderse sendikanın yolunu bulayım derken evinin yolunu şaşıracak. Büyük teşkilatların zamanla böyle problemi olur. Teşkilatlar yürür gider, yüreği yetmeyenlerse yolda kalır. Bir gün hak yerini bulur ve yarım milyona yakın Eğitim Bir Sen üyesi kimi baş tacı, kimi de kapı dışarı edeceğini iyi bilir. Mahkeme kararının hükmü kağıt üzerinde, teşkilatın kararı ise kürsülerde, alanlarda, insanların gönüllerindedir. Keşke bunu anlayabilseydiniz.
A. Tanıl KARAKUŞ