YAVUZ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Şehitlerimiz var ve yıllar öncesini hatırlatır gibi tek saldırıda çok şehit vermeye başladık. Son iki saldırı yeniden eski dönemleri hatırlattı. Uzun zamandır ülkemizin güvenliğini sınırlarımızın dışında almaya başlamıştık ve yerli silahlarımızla önemli başarılara imza atıyorduk.
Genel kanaat, teröristlerin daha etkin teknolojik destek aldıkları ve bu desteğin Gazze’deki direnişe verdiğimiz destek yüzünden yapıldığı yönünde. Güvenlik uzmanları ve yetkililerimiz bu konuları etraflıca değerlendirir ve gereken önlemler mutlaka alınır. Ancak terör ve sınırlarımıza dayanan küresel savaş tehdidi karşısında insanımız ne düşünüyor, nasıl tepki veriyor, işin ne kadar farkındayız?
Terörle mücadelede ve vatan savunmasında başarı için kamuoyunun sağlıklı oluşması, zamanında ve doğru tepki vermesi en az yerli silahlarımız kadar önemlidir. Bu konularda ne yazık ki kamuoyu eskisinden çok daha ileri düzeyde profesyonellerin tehdidi altında.
Bir ülkenin hatırı sayılır aydınından sanatçısına, spor kulübü yöneticilerinden bazı sendika ve konfederasyonlarına kadar kalburüstü insanlarının hala en kritik dönemde ya sesi çıkmıyor ya da çatlak ses çıkıyorsa bunun anlamı nedir? Hala batıyı medeni kendi insanını hor ve hakir görenler varsa bu iş nasıl olacak?
Hala ders kitaplarında “şehit, şehadet, cihat” kavramlarının yer alması, masalcı batının sahte pedagojisine uygun mudur değil midir tartışması mı yapacağız? Elli yıldır canımızı yakan terörü ve sapkınlığın her türlüsünü savunanlar mı bu ülkenin gençlerinin aklında, fikrinde, gönlünde yer bulacak? Bu konuları sadece şehitlerimizin olduğu bir iki gün konuşacak sonra da unutacak mıyız?
Yöneticilerimiz daha cesur ve daha feraset sahibi olmalıdır. Bahsettiğimiz konular elbette birkaç yüz yıllık geçmişi olan derin konulardır. Ancak bu dönem her konu başlığıyla önemli ve kritik hale gelmiştir. En önemli kaynağımız insanımız ve bizi bu topraklara bağlayan değerlerimizdir. Muhatabımızın toplumsal karşılığı, makamı, şanı şöhreti değil tek ölçümüz durduğu yer ve hizmet ettiği tarafıdır.
Yaşadığımız bu dönem, bize tarihi bir bilinçlenme ve yeniden toparlanma şansı veriyor. İnanıyoruz ki şehitlerin verildiği yerde rahmet vardır. “Size ne oluyor ki düşmanlarınızla savaşmıyorsunuz?” diyen ilahi emir her alanda büyük bir mücadeleyi işaret ediyor. Dünyaya hükmeden devletlerin yetkilileri kendilerini dinleri ile ifade ederken biz hak dinin mensupları olarak susacak mıyız?
Bu yolda değişen şartlar ve günün ihtiyacı, sendikal mücadelemize çok derin sorumluluklar yüklemektedir. Toplumun aklı ve feraset sahibi vicdanı olarak üzerimize düşeni yaptık, yapıyoruz ve yapacağız. Her kritik süreçte aldığımız inisiyatifle çığır açtık, açmaya devam edeceğiz.
Sendikamıza “davamız”, mücadelemize “kavgamız” derken bugünleri görerek söyledik. Davamız uğruna verdiğimiz kavgamız, duruşumuz, adanmışlığımız, şehit ailelerinin ve milletimizin en büyük gücü olmaya devam edecek. Sadece şehitlerimiz olduğunda değil her an bu bilinçte olduk ve buradayız.
Talat YAVUZ
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri