Günlerdir İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Yeşim Meltem Şişli isimli kadının, İSMEK'te çalışan başörtülü kadınlara yönelik hakaretlerini konuşuyoruz.
Meltem Şişli'nin 15 kadın bölge sorumlusuna "Bekâr olanları itfaiyecilerle buluşturalım" dediği söyleniyor.
Yani "Kadın" diye tanımladığımız bu ucube varlık, karşısına dizdiği kadınlara, "Siz yıllardır bekâr olduğunuz için ateşiniz başınıza vurmuştur. Bari sizi götürelim de itfaiyeciler ateşinizi söndürsün" demeye getiriyor.
Sonra ben, "Sapıkları, tecavüzcüleri ve tacizcileri başka yerde aramayın. Sapıklar da sapkınlar da sizin içinizde" deyince de çıldırıyorlar.
Haksız mıyım kardeşim?
"En iyisi bu" diyerek seçip İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı yaptığınız kadının söylemleri sapıklıkta nirvana değil de nedir?
Önceki gün kendi içinde yaşanan sapıklıkların, tecavüzlerin ve tacizlerin listesini açıkladım diye deliye döndüler. 
Küfürler, hakaretler havalarda uçuştu.
Ama nasıl küfürler anlatamam.
Bir bakıma tacizci olduklarını, tecavüze meyilli olduklarını ve sapık zihniyetli olduklarını kendi yazdıkları küfürlü yorumlarla tescillemiş oldular. 
Bekliyordum bunu...
Seçim otobüslerinde sapkınlık içindeyken toplu hâlde basılanlardan bekliyordum bu hakaretleri. 
Kıyıda köşede değil...
Seçim otobüsünde küçük yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunanları savunan zihniyetten başka ne beklersin ki...
Deniz Baykal’ın Nesrin Baytok ile kocasının ve partililerin gözü önünde yaşadığı iğrenç ilişkiyi anlatamayınca küfredecekler tabii…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun sapık akrabasını nasıl koruyup kolladıklarını anlatamayınca küfredecekler tabii ki…
Parti teşkilatlarında ve belediyelerinde yaşanan yüzlerce sapıkça tacizi ve istismarı anlatamayınca küfredecekler tabii ki…
Sapık zihniyeti savunanlardan başka ne bekleyebiliriz ki?
Neyse, geçelim bunları ve yazının başında bahsini ettiğim İSMEK'teki rezalete dönelim.
Gözden kaçan bir ayrıntıyı dün Fuat Uğur köşesinde dile getirdi.
Bahsini ettiğimiz mesele geçtiğimiz yıl ağustos ayında meydana gelmiş. Yani neredeyse 6 ay önce. 
Peki şimdi ortaya çıkıp şikâyetçi olan kadınlar bugüne kadar niye sesini çıkarmamış? 
Orasını ben de anlamadım.
Anlamadığım bir şey daha var.
Bu kadınlara yapılan hakaretlerin binde biri muhalif kesimden birine yapılmış olsaydı, şu anda Türkiye'de bildiğiniz kıyamet kopuyor olacaktı. Bu meseleyi yeni bir Gezi tarzı eyleme dönüştürmek için ellerinden geleni ardına koymayacaklardı.
Ama bizim kesime bakıyorsunuz.
Herkes teneşir uykusundaymış gibi sessiz. Bir iki cılız ses dışında ne milletvekillerinden ne de teşkilatlardan ses eden yok. Âdeta ağızlarını mühürlemiş gibi suskunlar.
Sanırım harekete geçmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın birkaç kelam etmesini bekliyorlar!

 
Kızılay ve para aktarma meselesi

Başkent Doğalgaz'ın Kızılay üzerinden Ensar Vakfı'na para aktarması üzerine Türk Kızılay'ına haksızlık yapıldığını daha önce dile getirmiştim.

Yazının Devamı İçin TIKLAYINIZ