MARİFET İLTİFATA TABİDİR…

      Başarı neden ödüllendirilmez. Kamuda olsun özel sektörde olsun ödüllendirmenin önemi vurgulanır, kriterleri düzenlenir ama uygulamaya sıra gelince kırk dereden su getirilir. Oysa başarısızlığı cezalandırmakta bir an tereddüt etmeyenler başarıyı ya görmezden gelirler ya da yeterli göremezler.

     Şeffaflık içinde, hakkaniyetle yaklaşmak, emeğe saygı duymak, çabayı fark etmek ve takdir etmek erdemli bir tutumdur. Başarılı olanları yüceltmek, maddi ve manevi olarak desteklemek, imkân sunmak, hedef yükseltmek işverenlerin yararınadır. Ödüllendirmek kurumun stratejik hedeflerine varmasına, insanları düzenli çalışmaya özendiren en temel motivasyon araçlarından biridir. Övgü ve takdir, kişiye fark edildiğini ve başarılı olduğunu hissettirir. Zamanında ve yerinde yapılan ödüllendirme, yetki ve sorumluluk yüklenme, ilerleme ve yükselme imkânlarının oluşumuna inanma adına, kişilere iyi bir geri bildirim yoludur ve aynı zamanda onları daha çok çalışmaya güdüler.

     Özellikle eğitimde objektif ve adil bir ödüllendirme sisteminde performans değerlendirmesi olmalıdır. Performans değerlendirme, kişinin elde ettiği başarıları belirleyen temel süreçleri izleyen bir sistemdir. Eğitim-Öğretim sistemi içerisinde okul müdürleri öğretmenlerinin performansını belirlenmiş kriterlere göre, değerlendirebilmeli, öneri verebilmeliler. Özellikle son yıllarda İlçe Milli Eğitim Müdürlerinin yaptırım ve ödüllendirme gücü sınırlı hale gelmiştir. Bir müdür, personeline niye ödül veremesin ki? Bu kadar projelerin hayata geçirildiği bir ortamda, eğitimde iyi örnekler derken, okullar ve çalışanlar hayırda, başarıda yarışırken; daha ne kadar görmezden gelinecek, ödülü hak edenler.

      Ödül vermeye yetkili mülki amirlerin, çalışanını yeterince tanıma şansı olmadığı için, öneri getirilen isimler için, okul idaresine itibar etmelidirler. Bazı mülki amirlerimiz, sanki cebinden veriyormuşçasına ve cebinde de akrep varmışçasına bu konuda ketum davranmaktadırlar. Valilikler, ilçelerin başarı performansını belirlerken dağıtılan ve olumlu yansımalarıyla eğitim öğretime artı değer katan ödül sayısına da bakmalılar. Verilen ceza sayısı değil, takdir edilen ve ödüllendirilen, yönetici ve öğretmenlerin sayısı sorgulanmalıdır. İlçeden ilçeye büyük farklar gösteren istatistiksel veriler neden sonuç ilişkisiyle irdelenmelidir. Günümüzde ödül sisteminin etkilediği birçok alan varken, hem çıtayı yükseltmeliyiz diyeceğiz hem de en etkin motivasyon aracı olan ödülden çalışanımızı mahrum bırakacağız. Üstelik sadece başarı değil, başarı adına verilen emekler, çabalar da takdir edilmeli. Sonuç kadar sonuca götüren süreç de ödüllendirilmeli. Bazen öncesinde bazen de sonrasında, edilecek takdir ve verilecek ödül motivasyon sağlamada çok etkili olacaktır.

     Ödülün, puansal değeriyle kariyer basamaklarında yükselme, özgüven sağlama, az da olsa maddi imkan yaratma gibi birçok pozitif etkileri vardır. Zamanında ve yerinde edilen takdirin, verilen ödülün bir anlamı olur. Ödüllendirme de, kişiselleştirmeden herkesin ortak paydada buluşabileceği bir uygulama esas alınmalıdır. Kişiden kişiye, ilçeden ilçeye göre değişen yaklaşımlardan çıkarıp, standardize edilmelidir.

Marifet iltifata tâbidir.  İltifat edilmeyen marifetse, zayiidir.

Neşe VURAL