EĞİTİM BİR-SEN ÜYESİ OLMAK…   

 

    Genel yetkili sendika Eğitim Bir Sen, üyeleri adına ne yaparsa, hangi çalışmaları ortaya koyarsa, hangi başarıyı elde ederlerse etsinler kulp takmak isteyenler bir yolunu bulup takıyorlar. Yöneticilerini ayrı, üyelerini ayrı ayrı kaynatıyorlar. Eğitim Bir-Sen’e bu denli karalama propagandası yapanların, hesap ortadayken başka hangi hesapların peşinde olduklarını merak etmekteyiz. Nerde bir göreve gelmiş Eğitim Bir-Sen'li görseler hiç irdelemeden, peşin hükümlerle yadırgar ve yargılarlar. Sanırsınız ki, üyelerin eğitim düzeyleri çok düşük. Hiçbiri yetkin değil. Hiç biri makam mevkiyi hak edemez. Hiçbiri görevini hakkıyla yapamaz, liyakatdan uzaklar. Eğitimleri onları bir yere taşımaz. Bu ülkenin insanı, çalışanı değil gibi yok sayılırlar. Bireysel çalışmalarıyla bir yere gelemezler, başarılı olamazlar, alın teriyle hak ettikleri bir şey olamazmış gibi hemen torpilden, hemen yandaşlıktan, hemen kopyacılıktan bahsedilir. Akıl, fikir, zeka, beceri onların tekelindeymiş gibi megalomanlık içersinde, gerçeklere kör bakarlar. Eğitim Bir Sen üyesiysen etiketleri arka arkaya yapıştırıverirler. Diğer sendikalarca türlü türlü hakaretlere, tacizlere maruz bırakılırlar. Sizde çalışın sizde üyeleriniz adına kazanımlar edinin. Ama mağduru oynamayın. Hak aramak adına haksızlık yapmayın. Eleştrilerinizi hakka hukuka uygun dillendirin. Her şeyde en iyinin adresi sizmişsiniz gibi, kibirle hedef saptırmayın. Dönün kendinize, geçmişinize bir bakın. Bakın ki yiğidin hakkını yiğide vermeyi de unutmayın. Başarısızlıklarınızın nedenini irdeleyin, üyelerinizi değerlendirin..Bireylerin kendi hür iradeleriyle her ne sebepten olursa olsun üye oldukları sendikayı yıpratma çabalarınızın meyve vermeyeceğini anlayın artık.

    Sendikacılık hak arama ve hukuk mücadelesi yoluysa; bütün sendikalar için amaç aynı kullanılan yol ve yöntemler, araçlar farklıdır. Her sendika kendi iç dinamiklerine göre, kendi düsturu doğrultusunda mücadelesini verir. Yetkili olduğunuz dönemlerde sizler, Eğitim Bir-Sen’liler için ne yaptınız. Hak ve hukuku ararken önceliğiniz kimlerdi? Memnuniyet ölçütlerinizi belirlerken, kendi üyelerinizle beraber diğer sendika üyelerinin de ihtiyaçlarını, sorunlarını dikkate aldınız mı? Onların dertleri sizin derdiniz olmuş muydu?  28 Şubat mağduru eğitimciler görevlerinden uzaklaştırılırken sizler hangi saflarda yer tutmuştunuz? Sorunları çözmek için atılması gereken adımları atmaktan sizleri alıkoyan neydi diye sorarız aynen.Sizlerin döneminde çalışanların beklentilerini topyekûn sahiplenebilseydiniz, dün çizdiğiniz yollardan bugün gidilmezdi. Haklara ve hukuka saygı, çalışma barışı, adalet beklentisi birilerinin tekelinde olmayıp hepimizin ortak değerleridir. Sendikadan sendikaya göre şekillenmez.

    Menfaat çetesi, örgütü, yalakalar, hak ve hukuk tanımazlar tarzında ağızlarınıza pelesenk olmuş bu söylemlerle Eğitim Bir-Sen üyelerini yıpratmak istiyorsunuz ama aslında yüksek sesle kendinizi anlatıyorsunuz. Söylemler söyleyenin aynasıdır. Özünü yansıtır. Hiç kimse düşüncelerinden dolayı suçlanamazsa, düşünceleri, duyguları ve hayata bakış açıları doğrultusunda yaptıkları seçimlerden dolayı da suçlanmaları, hakarete uğramaları kabul edilemez. Bu durum kişilik haklarına ve değerlerine saldırıdır. Bu şekilde konuşan kişilere ‘’ Kişi kendinden bilir işi’’ ya da Mevlana’nın dediği gibi ‘’ Bizi bilen bilir. Bilmeyen de kendi gibi bilir’’ tarzında cevaplar verilir. Aklı ve gönülleri sizde olup, sarı sendikacılıkla suçladığınız Eğitim Bir-Sen’e, menfaatleri uğruna üye olanlar da sizlerin içinizden çıkanlardır. Beslendikleri kaynak bellidir. İnsanların gelişimi değişimle şekil alır. Fikirlerimizin kölesi değil sahibiyiz. Eğitim-Öğretim de sendikacılığı siyasallaştıran söylemler havada uçuşurken, doğru ve en doğru, dürüst ve en dürüst, en ilkeli sendika biziz diyerek Eğitim Bir-Sen üyelerini ağır hakaretleriyle kazanlarda kaynatanlar, saygı ve sükûtla bekleyen Eğitim Bir-Sen üyelerini küçültemez aksine daha bir sıkı bağlarla sendikalarına bağlar ve yüceltirler. Sizden olan, size yakın olan iyi derken, diğerlerine topyekûn tu kaka diye etiketlemek hiç de etik bir davranış değildir. Biliriz ki, meyve veren ağaç taşlanır. Ama söylemler ve eleştirilerin dozunu iyi ayarlamalı, sınırları aşmamalıyız.''Mazi, okumasını bilenler için, istikbale dair ne sırlarla doludur'' diyenler ne de haklıdır.

   Ateşten gömlek giyenler, sıcaktan şikâyet etmesinler. Bulaşmadan, bulandırmadan yollarına devam etsinler. Kimsenin kişiliğine, seçimlerine, değerlerine de hakaret ederek kazanacaklarını düşünmesinler.

 

 

Neşe VURAL