EN BÜYÜK ENGEL ÖN YARGILARIMIZDIR…   

   Engellilik doğuştan ya da kaza veya uzun süren bir hastalık sonucunda oluşan bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yeteneklerin kaybı olarak tanımlanmaktadır. 3 Aralık günü Birleşmiş Milletlerin kararıyla Dünya Engelliler Günü olarak kabul edilmiştir. Farkındalık oluşturmak adına engellerin kaldırılması, yaşam kalitesinin yükseltilmesi için çeşitli etkinlikler yapılıyor. Ya sonrasında.. Bir adamsendecilik, bir duyarsızlık devam edip gidiyor.  Maalesef, her an engelli olabileceğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Yaşadığımız şartlar sağlıklı insanları bu kadar zorlarken, engellilerin verdikleri mücadeleyi görmek çok daha üzüntü verici. Bugün sağlıklı olsak da yarının birer engelli adayıyız oysa ki..

    Biraz duygudaşlık yapmak yeterli aslında. Biraz karanlıkta kalalım, biraz kulaklarımızı tıkayalım, bırakın koşmayı yürümekte bile zorlanalım dünya ne kadar dar gelecek, ne kadar kısıtlı kalacağız. İşte o zaman bir parça da olsa onları anlayıp, onlarla bağ kuracağız. Bağımsız yaşamak, her insan kadar yaşamlarını idame ettirmek onların da hakkı. Himaye edilmek değil, hayata tutunmak, mutlu olmak, maddi manevi kazançları sağlayabilmek onların da amacı. Üretmeyi, herkesle her şartta eşit bireyler olabilmeyi, bunu hissedebilmeyi istemelerinden daha doğal ne olabilir ki.

    Çevre şartlarını, okullarımızı, yollarımızı, evlerimizi ve daha birçok yaşamsal alanlarımızı daha kullanışlı hale getirmek, şartlara göre düzenlemek çok önemli. Bunu sağlamak adına topyekûn destek vermeli, duyarlılık oluşturmalıyız. Bir gün, bir hafta değil 365 gün aynı hassasiyeti göstermeliyiz. Ailelere, özellikle öğretmenlere büyük görevler düşüyor bu noktada. Öğrencileri, engelliler ve yaşadıkları zorluklar üzerine daha çok bilinçlendirmeliler. Farklılıklara saygı göstermeyi, sevgiyle yaklaşmayı aşılamalılar. Devletin bütün imkânları seferber edilmeli. Maddi ve manevi bütün destekler verilmeli. Engelliler neyi başaramadılar ki...Biraz katkı, biraz cesaretle hangi kapıları açamadılar ki.. Klasik Batı Müziği bestecilerinden gelmiş geçmiş en önemli besteci Beethoven duyma engellidir mesela…“Ben giderim adım kalır/Dostlar beni hatırlasın” diyen; ülkemizin yetiştirdiği büyük halk ozanı Âşık Veysel… İstanbul’un son elli yılda tanıdığı en ünlü hafız ve mevlithanlardan Kani Karaca… Ümrandan Uygarlığa, Işık Doğudan Gelir, Kültürden İrfana diye aklımıza ilk gelen bu kitapların ve daha pek çok kitabın yazarı Cemil Meriç… Gözleri görmeyen yürekleriyle görüp hisseden, dile gelenlerdendi. Harvard Üniversitesi’nin; beynini incelemeye aldığı görme engelli ressam Eşref Armağan. Tablolarını fırça kullanmadan parmaklarıyla yapan Armağan “Bir görmez olarak, görselliğin öncelikli olduğu bir sanatı yapıyorum, bakıp göremeyenlere bir şeyler anlatmayı seviyorum’’ diyordu. Engelleri engel değildi üretmelerine, ilerlemelerine..

    En büyük engel ön yargılarımızdır. Zihinlerdeki ve gönüllerdeki engelleri ortadan kaldırmalı. Acımak yerine hayatlarını kolaylaştırmanın yollarını aramalıyız. Bir arada yaşayabileceğimiz daha güzel daha mutlu bir dünya için, engelsiz bir yaşama ulaşmak için çabalamalıyız. Her an ‘’bende bir engelli adayıyım’’ gerçeğini unutmadan halden anlayan insanlar olmalıyız.

Neşe VURAL

Eğitimci-Yazar