"Onlar, zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman, dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost, düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu."
Bu yazıma O'nun dilden dile dolaşan çok popüler ve etkileyici sözleriyle başlamak istiyorum. Emevi ve Abbasi dönemlerinin halk kahramanı olan Ebu Müslim el-Horasani'ye atfefilen sözlerle, aslında müthiş tespit ve uyarılarıyla.
Demek ki, zaman ve mekan değişse de tutumlar, tavırlar, karakterler ve duruşlar pek de değişmiyor. Dün de aynıydı, bugün de farklı değil durum. 
İktidarın gücünden güç devşirenler dün de vardı, haliyle bugün de var, yarın da olacak. Bu güçten nemalananlar dün de kendilerine küçük küçük iktidar alanları kurmuştu, bugünküler de aynı yolun yolcuları. Değişen sadece zaman ve insan suretleri...
Bugün için iktidarın nimetlerinden faydalanarak kendi mahallelerinde kendi iktidarlarını kuran, kerameti kendinden menkul olanlara seslenmek istiyorum.

Sesimi duyarlar mı? Emin değilim. Duyarlarsa, dikkate ve gündemlerine alırlar mı? İnanın, ondan da emin değilim. Ama, ben yine de uyarmak, uyarma görevimi yapmak istiyorum.

"Nerede ve hangi konumda olursa olsun, hasbe'l-kader iktidarı, yönetimi, güç ve yetkiyi elinde bulunduran kardeşim (!)
Zor zamanlarda, herkesin hakkı ve hak bildiğini konuşmaktan kaçındığı, sırtını güç ve iktidara dayayarak fikrini ve tavrını açık etmekten bile çekindiği zamanlarda etrafında fırıldak gibi dönenlere değil de, "ne pahasına olursa olsun hakkı, hak bildiğimi ve inandığımı söylerim, kimsenin kınamasına da aldırmam, beğenilme kaygısı da taşımam" diyenlere kulak ver. Zira, birinci gruptakiler "sen onların sahte gülücükleriyle memnun ol ki, onlar da senin uhdende tuttuğun iktidarından nemalansınlar, menfaatleri sürsün" derdinde iken, ikinci gruptakilerin derdi ise hakk ve hakikatin ortaya çıkması, gerçeklerin yalın haliyle konuşulmasıdır. 
Sonra, senin elinde öyle bir test ve tespit imkanı var ki, turnusol kağıdı gibi etrafında fırıldak misali dönenlerin aslında ne olduğunu hemencecik anlayabilirsin, basit bir kaç test ile hem de...

TEST-1: Yanında bulundurduğun adamlar 28 Şubat sürecinde hangi mahallede, kimin borazanlığını yapıyordu?

TEST-2: 15 yıllık güçlü iktidar dönemlerinden önce bunlar hangi pozisyonlardaydı?

TEST-3: 7 Haziran 2015 seçimleriyle iktidarın kaybedilmesi ve koalisyon durumu söz konusu olduğunda tavırları nasıl olmuştu?

TEST-4: 15 Temmuz darbe gecesi ve takip eden bir kaç gün içinde tereddütsüz meydana mı koştular, yoksa sinecek bir delik mi aradılar?

Her biri 25 puanlık dört zor soru sadece...

SONUÇ, % 100 çıkmazsa ben de bi şey bilmiyorum!

              *              *               *               

Günümüzün geçer akçesi ve makbul olanı;

-Biraz İslamcı, biraz sosyal, biraz da demokrat,

-Biraz milliyetçi, biraz muhafazakar, biraz da liberal,

-Biraz dindar, aslında seküler,

-Biraz batıcı, yerine ve zamanına göre (maslahat icabı) ise ümmetçi,

-İslam'ın ılımlısını tercih eden, olması gerekenini radikallik olarak gören,

-Görsellere bakarsan kamil bir müslüman, ama gerçekte "light" bir yaşam biçimini özümseyen, 

-Karda yürüyüp izini belli etmeyen, samanın altından ise suyu gayet iyi yürütenler.

Hafife almayın, gözde karakterler bunlar...

Selam ve dua ile Allah'a emanet olun.