Toplumsal mücadele veren herkesin en çok kullandığı söz: Birlikten kuvvet doğar. Yine çok bilindik bir söylem: Örgütlü beş kişi, örgütsüz beş yüz kişiyi yönetir. Yani istediği gibi çekip çevirir, beş yüz kişinin iradesi beş kişinin emrine girer.

Modern zamanlar; mutlu, elit azınlıkların geniş yığınları nasıl zulümle yöneterek sömürdügünün hikayesidir bir bakıma. Zalim elitler hiçbir şekilde geniş yığınların bir organizasyon etrafında birleşmesine izin vermek istemez. Başka çare kalmadığı zaman kendi eliyle birçok örgüt kurar, kurduğu örgütleri milis kuvveti gibi kullanır. Bir yerde muhalif örgütler varsa onları manipüle etmek için özel çaba gösterir, küçük küçük gruplara ayırır, onları birbirine düşürerek kendi zulüm değirmenini çevirmeye devam eder. Kısaca büyük devletlerin küçük devletlere karşı işlediği stratejiyi birçok ülke de halkına karşı izler. Aslında bu durum global operasyonun bir parçasıdır ve global operasyona tabi tutulan devlet ve örgütler başarı hikayesi ortaya koyamazlar.

Irak, Suriye, Yemen vb. örneklerden hareketle önümüzdeki süreçte örgüt devletçiklerinin sayısının artacağı anlaşılıyor. Toplumsal barışını sağlayamayan her ülke, örgüt devletçiklerinin potansiyel adayı konumunda. Örgüt devletçikleri birbiriyle en vahşi yöntemlerle mücadele yürütürken istikrasızlaştırılan coğrafyaların geleceği ipotek altına alınıyor.

Türkiye'nin bütün toplumsal kesimleri dünyanın getirildiği bu noktayı doğru okumaz, arka planda yer alan güçleri ve stratejilerini iyi tahlil etmezlerse ülkeye acıdan başka bir şey yaşatmazlar. Bazen devletin ya da siyasî partilerin yapamadığını bir aydın grubu ya da vatansever bir teşkilat yapabilir. Eğer yeniden Büyük Türkiye ideali hayata geçecekse; Türkiye, derinleşme eğilimi gösteren toplumsal ayrışma sorununu ivedilikle çözmelidir.

Türkiye'nin barış ve huzuru adına Büyük Türkiye idealine gönül vermiş her bir fert ve örgüte sorumluluk düşüyor. Her birimizin elini taşın altına koyması şart. Etrafımızdaki ateş çemberine düşmemek ve gönül coğrafyamızda yaşanan yangının söndürülmesi için buna mecburuz.

Özetle ülkemiz ve içinde bulunduğumuz coğrafya büyük acılar yaşadı. Önlem alınmazsa daha büyük acılar bizi bekliyor. Öncelikle benzer kesimlerin ardından bütün kesimlerin biraraya gelmesi, bütün sorunları iyi niyetle, samimiyetle ortaya koyması ve çözüm yolu bulması gerekiyor. Hem devlete hem de Türkiye geneli örgütlenmesi bulunan büyük teşkilatlara bu manada vazife düşüyor.

Geç olmadan sorumluluk almaya var mıyız?