ÖZELE VAR DA, BİZE YOK MU?

    Bakanlığımız  çocuğunu özel okullara gönderecek velilere destek olmak , özel okullara gitmeyi daha bir özendirmek  gibi sebeplerle yaptığı teşvik amaçlı para yardımında gözümüz yok desek yalan olur. Bal gibi de gözümüz kalıyor işte.  Devlet kendi okuluna fakir edebiyatı yapmaya devam ederken, okullar ekonomik sıkıntılar içindeyken ister istemez ahlanıp vahlanmak derdimizi çözmüyor. Bu kadar duyarsızlığı anlamak mümkün değil.

     Bir ilkokula veya ortaokula elektrik, su, doğalgaz faturalarının ödenmesinin dışında hiçbir katkı sunulmuyor.. Çözüm okul idaresinin becerisi ve bakanlıkça tüm yasaklamalara karşın birkaç duyarlı veliye kalmış durumda. İşin mutfağında olanlar bilirler. Sabah kapıyı açmak ve akşam o kapıyı kapatmanın zorluklarını, verilen mücadeleleri.  Üstüne birde, bin bir emekle yetiştirdiğin öğrencilerinin kapanın elinde kalırcasına özel okullara kaymasına, başarının gururunu onların hanesine yazılmasına ne demeli.. Okullarımızı birkaç duyarlı velinin desteğine bırakmak yerine, öğrenci başına ufak bir miktarda olsa kaynak aktarılması çok mu zor. Devlet okulları yılların getirdiği kanaatkarlık içinde, çok da bir şey istemiyorlar. Asgari düzeyde giderleri karşılayabilecek katkı yeter diyorlar. Maddi giderler için tasalanmadan, karalar bağlanmadan eğitim öğretim yapmak her kurumun hakkı değil midir? Eğitim seviyemizi yükseltmek, akademik başarıya odaklanmak, projeler üretmek istiyorlar.  Sporda, sanatta öne çıkalım deseler şartlar ortada. Spor salonu olmadan, branşa özel derslikler donatılmadan hangi yüksek başarı beklenebilir. Fedakarca çalışan öğretmenler, okul idarecileri de olmasa vay ki vay hallerine.. Bir tarafı yükseltirken diğer tarafı görmemek, sesini duymamak, yaralı parmağa ilaç olmamak ama Lokman Hekim edasıyla reçeteler yazmak, işin kolayına kaçmaktır. Üstelik artık devlet okullarındaki sınıflar da kalabalık değil. Özel okullara verilen teşvik, devletin okullarına da verilsin ki; aradaki makas daha da açılmasın. Şartlar eşitlensin.

    Okullarda ki bu sıkıntıların bir an önce yetkili ellerce çözülmesi gerekiyor. İnsanımız yalnızlığa düşüp kendi çözümlerini üretmeye kalkınca, işte kaos orada başlıyor. Gemisini kurtaran kaptan sayılıyor. O engin deniz, kimleri kimleri yutuyor.. Her şey okulum için, daha yüksek performans için diyerek iyi niyetle çıktığın yolda ne badireler yaşanıyor. Eğitim öğretim yuvası dediğimiz okullar ticarethaneye döndürülüyor. İş bilenin kılıç kuşananın sloganının yıldızı işte böyle parlıyor.. Zor değil, hiç değil. Okullarımızı küçük bir dokunuşla rahatlatabilir, çalışanlarının motivasyonunu yükseltebilirsiniz.. Görün ve duyun, değer verin yeter..

 

Neşe VURAL

Eğitimci Yazar