Eğitim-Bir-Sen İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı İdris Şekerci Fatih Altaylı'ya tepki göstererek ''“Tarihini bilmeyen bir milletin coğrafyasını başkaları çizer” sözü belli ki bu arkadaşlar için “geçmişin masalıdır. O yüzden Türkiye'nin, sınırlarından ibaret olmadığını anlatmak zordur bu arkadaşlara. Yazımızın başında, kullandığı klişe sözüyle başladığımız malûm gazeteciye, Tarihçi Murat Bardakçı’nın “Kuvayı Milliye neyse HAMAS odur.” sözünün, verebileceği ders var mıdır bilemiyorum. Bizim de ülkemiz işgal edilseydi ve kendi topraklarımızda ambargoyla açlığa ve susuzluğa mahkûm edilseydik gül mü atacaktık işgalcilere?!'' dedi

ŞEKERCİ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

BİZ NE ZAMAN ADAM OLURUZ DİYENLERE NOTLAR

Eğitim-Bir-Sen'den MEB'in Yeni Müfredatına Destek Eğitim-Bir-Sen'den MEB'in Yeni Müfredatına Destek

Bir gazetecinin, artık klişe haline gelmiş bir sorusudur “Biz ne zaman adam oluruz?” ifadesi. Soru doğru; lakin -bir dönem başörtüsü avcılığı yapan- malûm gazetecinin aynaya bakıp bakmadığı ise şüpheli. Zira soruyu bir ayna varsayarak mihenk aldığında mahcûbiyetine şahit olacağı kesindir.

Evet, biz ne zaman adam oluruz?!..

Gazetecisinen aydınına, siyasetçisinden sanatçısına, sade vatandaşından STK’na kadar herkesten ve her kesimden insana dönük sorudur bu. Bazı olaylar turnusol kağıdı olur ve yapıp ettiklerimiz bizi ele verir.

Tüm dünyanın diline pelesenk olan “Leve Palestina” şarkısını bir sosyalist sanatçıdan duyar da; bizim konserve sosyalistlerin, kılı kıpırdamaz. Amerika ve Avrupa'nın meydanlarında yüz binler siyonist israil'le lanet okur da bizim çağdaş arkadaşların esamesi okunmaz Türkiye'nin meydanlarında. Günlerdir meydanlardayız. Meydanların dili de inancı da aynı neredeyse! Sanatçılar el ele yürüse mesela İstiklâl caddesinde. Bir sefer de Cumhuriyet ile yaşıt partinin yürüdüğünü görebilsek meydanlarda.

Bir sefer de şaşırtın be kardeşim!

Beslenme kaynakları küresel egemenler olunca, sendikacısı “Biz ne İsrail'in yanındayız ne de Filistin'in burası Türkiye!” der, siyasetçisi ise ağababaları ABD ve İsrail'in diliyle konuşarak “HAMAS terör örgütüdür!” diyerek vazifesini yerine getirir. 12 canımızı yitirdiğimiz süreçte terör örgütü PKK’nın uzantıları ile DEM’lenen yüzyıllık partinin başkanı söylüyor bu talihsiz lafları. Cümle âlem biliyor ki, PKK’yı donatıp ülkemize musallat edenlerle işgal çetesi israil'i destekleyen aynı emperyalist ülke aynıdır.

“Tarihini bilmeyen bir milletin coğrafyasını başkaları çizer” sözü belli ki bu arkadaşlar için “geçmişin masalıdır. O yüzden Türkiye'nin, sınırlarından ibaret olmadığını anlatmak zordur bu arkadaşlara. Yazımızın başında, kullandığı klişe sözüyle başladığımız malûm gazeteciye, Tarihçi Murat Bardakçı’nın “Kuvayı Milliye neyse HAMAS odur.” sözünün, verebileceği ders var mıdır bilemiyorum. Bizim de ülkemiz işgal edilseydi ve kendi topraklarımızda ambargoyla açlığa ve susuzluğa mahkûm edilseydik gül mü atacaktık işgalcilere?!

Kurtuluş Savaşı'nda kazma-kürek düşmanın üzerine yürüyen bir milletin çocukları, ne Çanakkale'de kendisiyle birlikte şehadete yürüyen Gazze'li kardeşlerini unutur, ne de bize bileziğinden küpesine yardım gönderen Osmanlı bakiyesi milletleri kaderine terk eder.

Artık, “Dünya seyirci kalıyor, nasıl kalabiliyorlar nasıl?...Sesimizi yükseltmek lazım, şarkı söylemek lazım, Türkü söylemek lazım; bağırmak lazım, haykırmak lazım, paylaşmak lazım ve gündemden hiç düşürmemek lazım. Yaşasın hayat, yaşasın çocuklar, Yaşasın Filistin!” diyerek çağrı yapan, irade ortaya Okan Bayülgen gibi, tüm sanatçılar ses vermelidir. Kazandığı madalya sonrası üzerinden çıkardığı Filistin bayrağı ile “Live Palestine” ile meşhur olan Filistin dansı yapan Necmettin Erbakan Akyüz’lerin çoğalması lazım.

Rum Ortodoks Kilisesi Sebastia Başpiskoposu Atallah Hanna’nın bütün dünya Hrıstiyanlarına yaptığı çağrıda “İsa (as)’ın doğduğu coğrafyada kan gövdeyi götürürken yılbaşını kutlamanız doğru değildir.” sözü, bu coğrafyada barış içerisinde yaşayan azınlıklar başta olmak üzere olmak üzere hepimize ders olmalı. İspanya'da uğradığı zulümden Osmanlı’nın merhametine sığınan ve hâlâ barış içerisinde yaşayan musevi vatandaşlar adına din adamları, çocukları öldürmeye fetva veren siyonist hahamlara tepki açıklaması yapmalıdır.

Hülâsa-ı kelâm, adam olmanın yolu, mazlumun kimliğine ve memleketine bakmadan sahip çıkacak zihniyet ile hareket etmektir. Çocuklar ölürken sessiz kalmayacak bir insanlık ile irade ortaya koymaktır vesselam!..

İdris Şekerci

EBS İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı