Örnek Olay:İş bırakma…

657.S.DMK:

Madde 125.C/b) Özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek: Aylıktan kesme

***

Örnek Olay:Kılık kıyafet…

657.S.DMK:

Madde 125.A/g) Belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranmak: Uyarma

***

Örnek Olay:Nöbet tutmama…

657.S.DMK:

Madde 125.C/a) Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek: Aylıktan kesme

 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. Maddesi “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” Diye tanımlar.14. maddede ise “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz” diye hak ve özgürlüklerin kullanımını belirtir. 51. Maddede “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir.Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz.” Diyerek sendikal işlemi belirtir.

90. maddede Milletlerarası andlaşmaları uygun bulmayı açıklayan “Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır. Ekonomik, ticarî veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde bu andlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur. Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticarî, teknik veya idarî andlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu yoktur; ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticarî veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz.Türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır.Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” Hükmü açıklanır.

Devlet Memurları Kanununun 7. maddesinde “Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar.Devlet memurları her durumda Devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamazlar, bunlara yardım edemezler” şeklinde memuriyetin sınırlarını çizmektedir.

4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun 20. maddesi “Bu Kanuna göre kurulan sendika ve konfederasyonların yönetim ve işleyişleri Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı olamaz.” Anayasını 14.maddesine atıfta bulunur.

2821 Sayılı Sendikalar Kanununun Temel yasakları açıklayan 37. Maddesinde “Sendika ve konfederasyonlar T.C. Anayasasının 14 üncü maddesindeki yasaklara aykırı hareket edemeyecekleri gibi yönetim ve işleyişleri Anayasada belirlenen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı olamaz. Sendika ve konfederasyonlar, amaçları dışında faaliyette bulunamazlar.” Diyerek sınırlar konusunda Anayasaya atıfta bulunur.

1999 / 44 sayılı Başbakanlık Genelgesinde “…Sendikal çalışmaları nedeniyle sendika yöneticilerine ve üyelerine karşı disiplin cezası uygulanmaması…” 2003/37 sayılı Başbakanlık Genelgesinde “…657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 15’inci ve 399 sayılı KHK’nin 17’inci maddesi hükümleri gereği sendika yöneticisi kamu görevlilerinin, kamu görevleri ile ilgili olmayan konularda yapacakları basın açıklamaları ve mesai saatleri dışında sendikal faaliyetlere katılanlar hakkında disiplin soruşturması yapılmayacaktır…” 2005/14 tarih/sayılı Başbakanlık Genelgesinde“Demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin en önemli gereklerinden biri örgütlenme özgürlüğünün sağlanmasıdır. Örgütlü toplum, demokratik toplum düzenini ve katılımcı yönetimi gerçekleştirmenin vazgeçilmez şartı olarak değerlendirilmektedir. Devletimizin de taraf olarak onayladığı uluslar arası sözleşme ve belgeler ile Anayasa başta olmak üzere iç hukuk düzenlemelerimizde, memurlar dahil tüm çalışanların sendikal örgütler kurabilmeleri, kurulmuş bulunan sendikalara üye olabilmeleri, sendikalar ve üst kuruluşlarının amaçları doğrultusunda faaliyette bulunabilmeleri örgütlenme özgürlüğü kapsamında güvence altına alınmıştır…” şeklindeki açıklamalarıyla, çalışanların lehine mevzuat yorumlanmıştır.

Anayasanın 90.maddesi esas alınarak dış hukuk yönünden; 87 ve 151 sayılı İLO Sözleşmeleri’nin 3/1, 8/2 ve 3. maddeleri, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 11. maddesi, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 28. maddesi, AİHM Karaçay-Türkiye 27/03/2007 tarih, Satılmış ve Diğerleri-Türkiye 17/07/2007 tarih, Urcan ve Diğerleri-Türkiye 17/07/2008 tarih, Enerji Yapı Yol Sen-Türkiye 21/04/2009 tarihli kararları gereğince; sendikal eylemlerde disiplin cezası verilemeyeceği bağlayıcı bir nitelik kazanmıştır.

Özetle 87. sayılı İLO Sözleşmesinin 3/1 fıkrasında, “Çalışanların ve işverenlerin örgütleri tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler.” 98.sayılı İLO Sözleşmesinin 8/2 fıkrasında Bu Sözleşme iki üyenin onama belgeleri Genel Müdür tarafından tescil edildikten ancak on iki ay sonra yürürlüğe girer. 151.sayılı İLO Sözleşmesinin 3 maddesinde “Bu Sözleşmenin uygulanması bakımından “Kamu Görevlileri Örgütü” deyimi oluşumu ne olursa olsun amacı kamu görevlilerinin çıkarlarını savunmak ve geliştirmek olan herhangi bir örgüt anlamına gelir.”  Özetle;87,98,151 sayılı İLO sözleşmeleri birlikte değerlendirdiğimizde,kamu çalışanlarının hak ve özgürlükler konusunda ciddi dayanaklar oluşturmaktadır ve bu kararlar bağlayıcıdır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. Maddesi Sendikal faaliyetlerle ilgili olarak “Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü:1. Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, demek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir. 2. Bu hakların kullanılması, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabilir. Bu madde, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler, kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel değildir.”şeklinde beyan edilmiştir.

Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı 28.Maddesinde “ Toplu sözleşme görüşmeleri yapma ve eylem hakkını açıklayan maddede ise “İşçiler ve işverenler veya bunların ilgili kuruluşları, topluluk mevzuatı ve ulusal yasalar ve uygulamalara göre uygun düzeylerde toplu sözleşmeler müzakere etme ve imzalama ve menfaat ihtilafı olması halinde grev eylemi dahil olmak üzere kendi çıkarlarını korumak için ortak eylem yapma hakkına sahiptir.” Şeklinde belirtilmektedir

Devlet Personel Başkanlığı 14.5.2003/9665 tarih/sayılı  görüş yazısında Özetle;Sendikal bir faaliyet amacını taşıdığını belirterek bir gün süreyle göreve gelmeyen kamu görevlisi hakkında, 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesi gereğince “Aylıktan Kesme” cezası uygulandığından bahisle, söz konusu bir günlük iş bırakma eyleminin sendikal faaliyet kapsamında değerlendirilip değerlendirmeyeceğine ilişkin yazısında sonuç kısmında özetle; “bir günlük iş bırakma eyleminin ise mezkur Kanunun izin verdiği  sendikal faaliyetler kapsamında değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı mütalaa olunmaktadır.” İfadesinin bulunduğu,

Devlet Personel Başkanlığı 12.05.2010/8525 tarih/sayılı görüş yazısında özetle; Üyesi olduğu sendikanın çağrısı üzerine iş bırakma eylemine katılması nedeniyle görevine gelmeyen personel hakkında herhangi bir disiplin incelemesi yapılıp yapılmayacağı hususundaki yazısının sonuç kısmında özetle; mahkemelerin almış olduğu kararların sadece ilgili idareyi değil tüm kamu kurum ve kuruluşlarını bağlayıcı niteliğe sahip olması için Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunca alınması veya düzenleyici bir işlemin iptaline ilişkin olması gerekmektedir. Bu nedenle, sendikanın çağrısı üzerine bir günlük iş bırakma eylemine katılan ve görevine gelmeyen personel hakkında zamanaşımı süreleri de dikkate alınarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun disiplin hükümlerinin uygulanmasının gerektiği düşünülmektedir.” İfadesini bulunmaktadır.

MEB Hukuk Müşavirliğinin 27 Şubat 2012 tarih ve 17848 sayılı sendika eylemi konulu Muş Valiliğine yazılan yazısının son paragrafında özetle; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararların bağlayıcılığı karşısında yasal olarak gerçekleştirilen sendikal faaliyetlere katılımın özgür olarak kabul edilmesi gerektiği düşünülmekle birlikte; bu konuda ilgili kanunlarda yasal düzenleme yapılması gerekmektedir.

Son olarak; İş bırakma eylemine katılan öğretmenler adına açılan ve 17 Temmuz 2008 günü karara bağlanan başvuruda (Urcan ve Diğerleri – Türkiye) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuran kişiler arasında sendika üyesi olmayanlar da vardır. Mahkeme sendikalara üye olsun olmasın herhangi bir ayrım yapmamıştır.

Kırıkkale İdare mahkemesinin 2012/ 116 esas no,2012/368 karar nolu kararında özetle:”… Söz konusu işe gelmeme eylemine katılan ve sendika üyesi olan veya olmayan hiçbir öğretmene disiplin cezası uygulanmadığı, sendikal faaliyet olarak kabul edilen işe gelmeme eylemine destek vermek amacıyla bir gün göreve gelmemesi fiilinin mazeret olarak kabulü  gerekmekte olup,125C-b maddesinde öngörülen fiilin sübuta ermediği sonucuna varıldığından,disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka ve hakkaniyet ilkelerine uyarlık bulunmadığı” belirtilmektedir.

 

Sonuç olarak;

Sendikal Eylemin niteliği disiplin hukuku açısından önem arz etmektedir. Şu an ortada bir yasal boşluk gözükmektedir.Sendikal eylemlerin Anayasanın 14. Maddesinde belirtilenler hariç cezai müeyyide uygulanamaz.Ancak bu eylemlerin üst sınırı ve tanımlamalar net olarak yasal mevzuatta belirlenmediği için belirsiz durumlar ortaya çıkmaktadır. Devlet mekanizmasındaki yetkililerde meriyetteki uluslar arası ve ulusal mevzuat ile mahkeme kararlarına uymak zorundadırlar. Hal böyle iken, MEB Hukuk Müşavirliğinin görüşünün son cümlesinde belirtilen “ sendikal faaliyetlere katılımın özgür olarak kabul edilmesi gerektiği düşünülmekle birlikte; … ilgili kanunlarda yasal düzenleme yapılması” gerektiği açık olarak görülmektedir.

Ayrıca aynı eylemi yapan iki kişinin, mevzuatında belirttiğinden sendikalı olanın ceza almaması, diğerinin alması yönünde cezanın hukukiliği ve hakkaniyet ilkelerine uygun olmadığı yönündeki Kırıkkale İdare Mahkemesinin kararının yerinde olduğu, ancak bağlayıcılığının şu an için yetersiz olduğu düşünülmektedir. Her ne kadar çalışanlar için sendikal-örgütlü yapılanmaya bir özendirme olsa da mevzuatlar içinde çelişkiler barındırmamalıdır.

Belirtilen Yasal metinler ve mahkeme kararları bir bütün halinde değerlendirildiğinde; Sendika yönetim kurulu(Yürütme kurulu belirli sürelerde eylem kararı alır ve üyelerde ilgili birime, eylem kararı ve üyeliklerine ait belgelendirme yaparsa disiplin cezası uygulanamaz. Sendika üyesi olmayan eyleme destek veren-katılan kişilerin ceza almamasına onay veren ve açıklayan ulusal ve uluslar arası mahkeme kararları olmasına ve AİHS’nin 11. Maddesinde dayandırılmasına rağmen kesinlik kazanmadığı, ulusal açıdan içtihadı birleştirme kararı oluşmadığı, uluslar arası açıdan içtihat-görüş oluşturacak nitelik ve nicelikteki kararların henüz oluşmadığı düşünülmektedir.

Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı ile devletin çalışma düzeninin sağlanması arasındaki sürtünmelerin devam edeceği, toplumsal ve demokratik gelişmenin gereği olarak ortaya çıksa da yasal düzenlemelerin yapılmaması, rastlantısal, yoruma dayalı farklı idari- hukuki uygulamalar ile karşılaşılabilir ve devlet mekanizmasını ayakta tutan HUKUK devleti anlayışı yıpranma gösterir. Devlet yapılanmasının ve onun en etkili aygıtı olan çağdaş hukuk normlarının, hak ve özgürlüklerin önünü açması beklenir. Anayasa çalışmalarının olduğu bu günlerde bu hususunda diğer sendikal ve yasal metinler ile uluslararası metin ve mahkeme kararlarını da hesaba katarak acilen bir düzenleme yapması yerinde olacağı aşikardır.

 

Adnan UÇKUN

Eğitimci